Dünyanın patronu ABD Merkez Bankası FED’in aldığı kararlarda bir panik havası hissediliyor. 4 kez faiz artışı yapıldığı halde enflasyonda belirlenen düşüş gerçekleşmemektedir...
Değişik kanalları izliyorum, yorumları okuyorum. Dünyada ekonomik durumun sürekli alarm verdiği yönünde görüşlerin ağırlık kazandığını görüyorum.
Dünyanın patronu ABD Merkez Bankası FED’in aldığı kararlarda bir panik havası hissediliyor. 4 kez faiz artışı yapıldığı halde enflasyonda belirlenen düşüş gerçekleşmemektedir. Normalde fonlama faizi %2,5’lar düzeyinde ancak enflasyon 8.5, dolayısıyla (-) 6 gibi negatif faiz var. Ekonomi durgunluğa gidecek endişesiyle faiz fazla yüklenemiyor.
Enflasyonun durmamasının temel nedeninin ülkede ekonomik durgunluktan kaynaklandığı ifade ediliyor. Yani diğer bir ifade ile resesyondan söz ediliyor. Resesyonun tanımına göre; bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinde en az altı ay süreyle gerileme yaşaması nedeniyle reel gayrisafi yurt içi hasılatının düşmesi demektir. Oysa ABD’de iki yıldır büyüme negatif yönlüdür. Ancak ABD tarafından bu gerçek gizlenmektedir.
2017 yılında piyasada dolar bir trilyon iken 2020 yılının başlarında 3 trilyona geldi. Yani üç yıl içinde üç kat arttı. 2020 yılının sonu, 2021 yılının başlarında ise 9 trilyona çıktı. Yani bir yılda üç kat arttı. Şimdi FED (ABD Merkez Bankası) sıkılaştırmaya başlayacağını sürekli söylüyor. Ancak yılbaşından bu yana sadece 100 milyar dolar piyasadan çekebildi. Yani toplamın %1’i gibi. Çok anlamsız bir sıkılaştırma. Öyle görünüyor ki resesyon içinde piyasadan para çekmek krizi daha da derinleştirecektir. Bunu bildikleri için sıkılaştırma yapamayacaklardır. Görünen o ki böyle giderse resesyonun depresyona dönüşme olasılığı da gözlenmektedir. Bu duruma düşmemek içinde, bırakın sıkılaştırmayı piyasaya daha çok para pompalamak zorunda kalabilirler. Bu da daha fazla enflasyon demektir.
Dünyaya ve bizim gibi ülkelere bunun yansıması çarpan etkisiyle olacağı tabiidir. Görünüyor ki başta ABD ve diğer ülkeleri ciddi bir global kriz beklemektedir.
Bugün Ukrayna – Rus savaşına, İskandinav ülkelerinin NATO kapsamına dahil edilmesine, ABD’nin Yunanistan’ın sınırımıza yakın bölgelerinde askeri yığınak yapmasına bir de bu açılardan bakmak gerektiğini düşünüyorum.
ABD kendi ekonomik sisteminin içinde doğan olağan krizlerin bedelini başkalarına ödetmeyi bugüne kadar hep becerdi. Aynı stratejiyi yine uygulama peşinde olduğu açıkça görülmektedir.
Yine bazı yayın organlarından aldığımız haberlere göre, ABD maliye bakanlığı tarafından Türk şirketlerine bir uyarı yapıldığı söyleniyor. Rus şirketleri ile ilişkiye girmeleri durumunda iyi olmayacağı yönünde şantaj kokan uyarılar yapılıyor.
Dünyaya böyle baktığımızda bizim ülke olarak en önceliğimiz bir ve birlik olmamızdır. Ayrımcılığı körükleyen, adaletten uzaklaşan tavırları bir yana bırakmalıyız. Yoksa gelecek nesillere bunun hesabını veremeyiz. Biz hala neredeyiz diye birilerinin düşünmesi zamanının geçtiğini görmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Kocaeli | Fikret Gökmen