Maddede bazı kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilecek kazanç olarak tanımlanmamış. Bu kazançlardan birisi de tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkartılmasından doğan kazançlar.
Özetlediğim düzenleme, hisse senetlerinin elden çıkartılmasından doğan kazancın vergiye tabi olup olmadığının tespitinde, hisse senedinin iktisap tarihini önemli hale getiriyor. Çoğu özellikli durumda hisse senedinin iktisap tarihi konusu netleşmiş ve belli bir anlayış çerçevesinde uygulanıyor. Ancak limited şirketin nevi değişikliği yoluyla anonim şirkete dönüşmesi halinde, anonim şirketin ortaklarının hisse senetlerinin iktisap tarihiyle ilgili konu çoktandır tartışmalı.
Konuyu 18 Ağustos 2021 tarihli makalede ayrıntılı olarak yazmıştım. Söz konusu makalede özetle, limited şirketlerin nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi durumunda, anonim şirket pay senetlerinin iktisap tarihi olarak, Gelir İdaresinin;
- 2008-2018 döneminde verdiği özelgelerde, ortakların limited şirket sermayesine katıldıkları tarihin
- 2018 sonrasında verdiği özelgelerde ise anonim şirkete ait hisse senetlerinin bastırıldığı tarihin,
esas alınması gerektiği yönünde görüş verdiğini, tespit edebildiğim özelgelere dayanarak ifade etmiş, konuyla ilgili bir yargı kararı tespit edemediğimi belirtmiştim.
Makalenin yayınlanması sonrasında İdare’nin görüşünde bir değişiklik olmadı, 2018 sonrası görüş devam ettirildi (25.05.2023 tarih 577449 sayılı ve 06.11.2023 tarih 1238228 sayılı özelgeler.)
Yakın zamanda gördüğüm, konuya ilişkin bir yargı kararı, hem gördüğüm ilk karar olması hem de içeriğinde yer alan birden fazla konu nedeniyle ilgimi çekti ve paylaşmak istedim. Yargı sürecini ve kararı özetleyeyim.
Dava konusu: 2006 yılında kurulan limited şirketin payları 2009 yılında el değiştirmiş. Şirket 18 Kasım 2014 tarihli Genel Kurul kararıyla tür değiştirerek anonim şirkete dönüşmüş. 2 Aralık 2014 tarihli Genel Kurul kararıyla, şirketteki payların tümünü temsil eden tek bir kupür halinde nama yazılı geçici ilmühaber çıkartılmasına karar verilmiş. Şirketin yüzde 99 paylı ortağı payını, 13 Nisan 2015 tarihli noter onaylı Anonim Şirket Pay Devri Sözleşmesi’yle bir vakfa devretmiş. İki yıldan kısa süre elde tutulan hisselerin satışından doğan kazancın beyan dışı bırakıldığı yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak tarh edilen gelir vergisinin kaldırılması istemiyle dava açılmış.
Vergi Mahkemesi kararı: İstemi inceleyen Vergi Mahkemesi, devir işleminin hisse senedi niteliğindeki geçici ilmühabere bağlandığı ve hisse senedinin iktisap tarihi olarak ise hisse senedi niteliğindeki geçici ilmühaber bastırılmasına karar verilen 02 Aralık 2014 tarihinin esas alınmasıyla, hisse senetlerinin elde tutma süresinin bu tarihten itibaren hesaplanması gerektiği sonucuna ulaşmış, hisse senetlerinin iki yıllık elde tutma süresi dolmadan devredildiği ve elde edilen değer artış kazancının beyan dışı bırakıldığı sonucuna ulaşarak tarh edilen gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş.
Bölge İdare Mahkemesi kararı: İstinaf başvurusunu inceleyen Bölge İdare Mahkemesi, Vergi Mahkemesi kararını uygun bulmuş ve istinaf başvurusunu reddetmiş.
Danıştay kararı: Temyiz talebini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, Gelir Vergisi Kanunu mükerrer 80. maddesine göre şirketteki hissenin devri nedeniyle elde edilen kazancın değer artış kazancı olduğu, hisse senedinin devrinde ise iki yıldan kısa süreyle elde tutulan hisse senedinin elden çıkartılmasından doğan kazancın değer artış kazancı olduğu, ayrıca Türk Ticaret Kanununa göre, pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkartılabileceği ve ilmühaberlere, nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanacağı, nama yazılı pay senetlerinin devrinin ise ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile gerçekleştirileceği tespitinden sonra;
- Somut olayda, 02.12.2014 tarihli genel kurul kararıyla, nama yazılı geçici ilmühaber çıkarılmasına karar verilmişse de, Anonim Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nden de anlaşıldığı üzere, devir işleminin, hisse senedi devri değil, hisse devri, yani çıplak payın devri olduğu,
- 29.04.2015 tarihinde devre ilişkin tescil edilen hususun, hisse devri olduğu, yapılan devir işleminin pay devri şeklinde gerçekleştirildiği,
sonucuna varmış ve şirket hisselerinin elden çıkartılmasından doğan değer artış kazancı üzerinden tarh edilen gelir vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görmemiş ve temyiz istemini reddetmiş, yazılı gerekçelerle Bölge İdare Mahkemesi kararını onamış.
Değerlendirme
Yukarıda özetlediğim Vergi Mahkemesi kararı ve Danıştay kararı farklı gerekçelerle aynı kararı vermiş. İki karar özünde yorum olarak çelişmiyor.
Her iki kararda da hisse senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkartılabileceği belirtiliyor, hisse senedinin iktisap tarihinin ilmühaberin edinimiyle başlayacağı kabul ediliyor. Ancak Vergi Mahkemesi ilmühaber bastırılmasına ilişkin karar tarihini hisse senedi iktisap tarihi olarak kabul ederken, Danıştay elden çıkartılan varlığın hisse senedi devri olmayıp hisse (hisse senedine veya geçici ilmühabere bağlanmamış pay) devri olduğunu kabul etmiş.
Geçici ilmühaber basım tarihinin hisse senedi iktisap tarihi olarak kabul edilmesi konusunda aslında farklı bir yorum yok. Gelir İdaresi de aynı görüş ve uygulamaya sahip.
Özetlediğim karar sonrasında, limited şirketlerin tür değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi durumunda, anonim şirket pay senetlerinin iktisap tarihi olarak, anonim şirkete ait hisse senetlerinin bastırıldığı tarihin esas alınması gerektiği noktasında durum daha da netleşmiş oldu.