İnsan olmanın değerini belirten en önemli unsur, akıl, bilgi ve bilim ihtiyacına sahip olmasıdır.

İnsanları tüm canlılardan farklı kılan da budur.

İnsanlık, aklı sayesinde doğayı tanımıştır. Güneş sistemi, ay tutulması, yağmur ve fırtına oluşması, deprem vesaire gibi doğa olaylarını uzun yıllar sorgulayarak nedenlerini çözmüştür.

Sonrasında da kendine dönerek, ben neyim, ne yapmalıyım sorusunu sormuştur.

Dünyadaki diğer varlıklar gibi bir varlık mıyım, yoksa farklı mıyım sorgulamasını yapmıştır.

Örneğin, bir çiçeğe suyu zamanında verilirse, uygun güneş alırsa ve toprağı da uygunsa coşkulu şekilde büyümesini sağlar. Onun için bu yeterli olup, mutluluğunun sınırı sağlanmıştır.

İnsanlar içinde aynı şeyi söylemek mümkün mü?

Yani sadece karnının duyuyor olması, iyi bir ortamda yaşaması mutluluk için yeterli mi?

İnsanların bir bölümü için buna evet demek mümkün.

Ancak diğer insanlar mutlu olmak için bunlarla yetinmezler. Çevresinde, toplumda ve ülkede yaşananlar da onun derdidir.

Tüm insanların en az kendisi kadar mutlu olabilmesinin yöntemlerini sorgular araştırır.

Bu alana katkı koyması, onun yaşama olumlu duygular taşımasını sağlayabilir ve mutlu olabilir.

Dostum sayın İsmail Hakkı Nevzat Kaleli hocam da insan olmanın farklılığını toplumdaki birçok alanda nasıl olması gerektiğini sorgulamıştır.

TOPLUMSAL TANIMLAR VE FARKINDALIK (olympıa yayınları)

Adlı bir çalışmasını kitap haline getirmiştir.

Kitapta başta, eğitim-felsefe-inanç ve kültür-ahlak-milliyetçilik-ekonomi ve adalet gibi 15 alanda düşüncelerini paylaşmıştır.

Her bölümde yazılanlar hoca kimliği ile tam bir ders niteliğinde olduğu kolayca anlaşılmaktadır.

Örneğin, çevresel ahlak bölümünde verdiği bir örnek şöyledir.

(…. Bir çocuk sokakta bir arkadaşıyla kavga edip eve geldiğinde baba veya anne şöyle diyorsa “sen de ona vursaydın, sen de küfretseydin, sen de onun oyununu bozsaydın, ben onu sokakta görünce döverim, anne veya babasına şikayet ederim sen ağlama üzülme” gibi ya da “evladım arkadaş arasında böyle şeyler olur, belki yarın senden özür diler, belki de sen yanlış bir şey yaptın veya söyledin, ben onu ve ailesini tanıyorum o iyi bir çocuk, kavga ve küfür kötü bir davranıştır” gibi söylemler ve yaklaşımlar o çocuğun kişilik kazanmasında davranışının olgunlaşmasında önemli bir şekil değişikliğine götürecektir.

Kitabın her bölümünde özetlenen düşünceler onlara uygun güzel örneklerle desteklenmiş.

Değerli hocama, bu büyük emek verilerek toplumsal sorumluluğunu yerine getirme cabası için çok teşekkür ediyorum.

Dilerim bu güzel çalışma geniş kesimlere ulaşır ve toplumun aydınlanmasına katkılar sağlar.