Demokrasinin var olduğu ülkelerde, anayasa ve ona uygun yasalar vardır.

Yasaların dışında toplumca benimsenmiş örf adetler de varsa açıkların kapatılmasına yardımcı olur.

Dolayısıyla kişilerin, kişilerle ve devletle ilişkilerinde bu kurallara göre işlemler yapılır.

Tüm bu kuralların belirlediğine göre işlemler yürütülüyorsa, bir gariplik aranmaz ve vicdan sorgulaması yapılmaz.

Yapılan bir eylemin belirlenen normlara uygunluğunun en sağlıklı denetçisi kişi vicdanıdır. Eylem kamuya ilişkinse kamu vicdanıdır.

Bu temel koşulları belirttikten sonra, Engin- Dilan Polatların sürpriz şekilde tahliye edilmelerine bir bakalım.

Sahte bahis ve vergi kaçakçılığı suçları nedeniyle 40 yıl hapis cezası ile yargılanmaya başlandılar. Ama gördük ki garip bir şekilde tahliye edildiler.

Hiçbir şey olmamış gibi, yine video çekiyorlar şen şakrak oynuyorlar. Oysa enflasyon nedeniyle varlıklarını değerlendiren firmalar haksız ve yersiz vergi veriyor. Asgari ücrette çalışan bile bunlar kadar vergi verirken, halkla alay eder gibi milyon dolarları sağa sola saçıyorlar,

Bu kişilere bu hakkı hangi yasa, hangi örf ve âdet sağlamış olabilir ki?

Şahsen bir vergi mükellefi olarak söylüyorum, böyle bir kararı verenlerin topluma önemli bir vicdan borcu vardır. Tabii kendi vicdanları varsa.

Hiç kimse bana, orta ve uzun vadeli programlarında vergiye uyumlu mükellef masalını anlatmasın.

Diğer bir garip olay:

Narin kızımızın başına gelenler. Aradan 18-19 gün geçtikten sonra köye 2 km uzaklıktaki derede bir çuval içinde bulundu. Olay İçinde birçok gariplikleri taşımaktadır. Çok sayıda adliye muhabiri olan gazeteciden olayları dinledim. Böylesi olayların en geç 6-7 gün içinde aydınlandığını ifade ediyorlar.

Her ne kadar ceset bulunmuş olmakla beraber net bir şekilde katil veya katillerin kimler oldu bilinmiyor.

Tüm bunlara karşın konuya ilişkin yayın yasağı getirdiler. Neden?

Bu yayın yasağı sonrası insanın aklına acaba suçlular korunmak mı isteniyor? sorusu takılıyor.

Eğer böyle bir durumları varsa, gariplik daha da artmalıdır.

Tüm arzular bir an önce katillerin tespit edilip, kamu vicdanını rahatlatacak şekilde cezalandırılmasıdır.

Bir diğer garp olay da kiralar ile ilgili;

Vatandaşın biri, Maliye Bakanlığı’na bir dilekçe yazarak, evini 7 gram altın karşılığında kiraya verip veremeyeceğini soruyor.

Bakanlık verdiği yanıtta, hiçbir şekilde yurt içinde yurttaşların kiralama işlemlerini altın veya dövize endeksli yapamayacakları,

Ancak mülk sahibi yabancı olması durumunda ise, evini veya iş yerini dövize endeksli veya döviz olarak kiraya verebileceğini yazılı olarak bildirmiştir.

Kendi ülkesinde yabancı uyruklu kişiler kadar haklara sahip olmayan sanırım tek ülkeyiz. Kendi vatandaşına yasak, yabancıya serbest. Bu işte bir gariplik yok mu?