Beyanname Gözetim Çalışması’nın özünde, kurumlar vergisi mükelleflerinin gönüllü uyumunu artırma amacı var. Bu çalışma çerçevesinde VDK, belirlediği kurumlar vergisi mükelleflerini, önce yazılı ardından -görevli vergi müfettişi tarafından telefonla arama yoluyla- sözlü şekilde “2024 hesap dönemine ilişkin hangi konularda risk analizi çalışması yaptığı konusunda bilgilendiriyor”. VDK’nın mükellefe mesajı açık: risk analizi çalışması yaptığım konulardan bir veya birkaçını sende görüyorum, incelemeye alınabilirsin. Dolayısıyla, kurumlar vergisi beyannameni “tam ya da sınırlı incelemeye alınma ihtimalin olduğunu” bilerek ver ya da halihazırda verdiysen o zaman bir düzeltme beyannamesiyle eleştiri yapılabilecek hususları ortadan kaldır.
Riskli mükellef saptamasında gizli protokoller
Riskli, başka bir deyişle yasaya aykırı davrandığı yüksek ihtimal dahilinde olan mükellefler, esas itibariyle denetim yoluyla saptanır. Teknoloji bu kadar gelişmeden önce bu denetim manuel yapılıyordu. Ancak, artık veriye ulaşmak çok hızlı ve kolay. Veriye ulaşma konusunda Dünya’nın en “şanslı” idarelerinden biri ise, “Türk Vergi İdaresi”. Çünkü, hem yasada kendisine çok geniş bir “bilgi toplama yetkisi” verilmiş, hem de onun bu yetkiyi inanılmaz genişlikte uygulamasına mükellefler ses çıkarmıyor.
Vergi idarelerinin en önemli bilgi kaynağı, bizzat mükellefin kendisidir. Verilmesi zorunlu beyanname ve ekleri ile bildirimleri, ayrıca tutulması, saklanması ve ibrazı zorunlu defter, kayıt ve belgeleri yoluyla mükellef “kendisi, işletmesi, işleri, mesleği, yaptığı işlemler, hesap durumu, serveti” hakkında pekçok bilgiyi bizzat verir. Bu bilgilerin neredeyse tamamı günümüzde elektronik ortamda verildiğinden, bunlarınişlenmesi, üzerinde çalışılması günümüzde çok kolay.
Mükellefe ek olarak, Türk Vergi İdaresi vergilendirmeyle ilgili olduğu sürece herkesten (gerçek kişi ya da tüzel kişi, özel kurum ya da kamu kurumu) bilgi talep etme yetkisine sahip. Talep edilen bilgi verilmek zorunda, müşteri sırrı gibi özel yasalardaki mahremiyet düzenlemeleri burada uygulanamıyor. İdare, belli bir olaya ilişkin bir seferlik bilgi talep edebileceği gibi, kendisinin belli aralıklarla sürekli bilgilendirilmesini de isteyebiliyor ki, işte burada çok sayıda kurum ve kuruluşla yaptığı “protokoller” devreye giriyor.
Bu protokoller gizli, çünkü kiminle yapıldığı kadar içeriğinin ne olduğu konusunda da mükelleflerin hiçbir bilgisi yok. Gelir İdaresi Başkanlığı ve Vergi Denetim Kurulu, yıllık faaliyet raporlarında bazı kurumlarla yaptıkları protokollerden söz ediyorlarsa da, elde tam bir liste yok. Herhangi bir protokol örneği ise hiçbir yerde yok. Dolayısıyla, vergi mükellefleri, hangi bilgilerinin nerelerden hangi kapsamda ve ne zaman elde edildikleri konusunda tamamen kör durumdalar.
Gizli protokoller işletmelere açıklanmak zorunda
Karşılaştırmalı hukukta (hukuk devletlerinden söz ediyorum), böyle bir durum mümkün değil. Nedeni ise, bizim de Anayasa’mızda yer alan özel hayatın gizliliğine saygı ve bu bağlamda kişisel verilerin korunması hakkıdır. Bu hakka sadece gerçek kişiler değil, AYM ve AİHM kararlarıyla ortaya konulduğu üzere, işletmeler de sahiptir.
Bizim Anayasa’mızdaki (md.20) düzenleme şu şekilde:, “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”.
Anayasa’da bahsi geçen kanun, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK). Bu Kanun (md.28), “Kişisel veri işlemenin bütçe, vergi ve mali konulara ilişkin olarak Devletin ekonomik ve mali çıkarlarının korunması için gerekli olması halinde”, veri sahibinin haklarını oldukça sınırlandırıyor. Belli ki, Türk Vergi İdaresi bu düzenlemeye dayanarak rahat davranıyor Ancak, söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya uygunluğunun tartışmalı olması bir yana, KVKK sadece “gerçek kişi mükellefler” için geçerlidir. Yani, üçüncü kişilerden verileri alınan işletmeler için geçerli değildir.
İşletmelere tavsiye: Önce hakkınızdaki verilere ulaşın!
Beyanname Gözetim Çalışması kapsamında vergi idaresinden yazı ve telefon alan kurumlar vergisi mükelleflerine, harekete geçmeden önce kendileriyle ilgili İdare’nin elindeki verilere ulaşmaya çalışmalarını tavsiye ediyorum. Önce verileriniz sorgulayıp neden böyle bir yazı/ telefon aldığınızı ve buna gerek olup olmadığını anlamak, ona göre atılacak adımları planlamak için yararlı olacaktır.