Son günlerin en çok konuşulan konusu, yapılması düşünülen vergisel düzenlemelerdir.

Ekonomiyi bugünkü içinden çıkılmaz hale sürükleyenlerin keyifleri yerinde. Bakan sayın Mehmet Şimşek faturayı yine halka kesme hazırlığı içinde. Gelecekte günah keçisi olursa hiç şaşırmam.

Hazırlanan 2024-2026 orta vadeli programda tespit edilen ve önümüzdeki günlerde meclise getirilmesi beklenen vergisel düzenlemeleri şöyle özetlemek mümkün.

1-Kurumlar ve gelir vergisi mükelleflerine asgari vergi yükümlülüğü getiriliyor.

2-Harcama bildirimi istenecek böylece harcamalar ile gelirlerin uygunluğu sorgulanacak. ( NEREDEN BULDUN )

3-bazı meslek faaliyetlerde iş yeri hasılat tespitleri yapılacak.

4-kurumlar ve gelir vergisinde tevkifat uygulaması genişletilecek

5-borsa ve kripto paralar vergi kapsamına alınacak.

6-Basit usul kaldırılacak.

7-Konut kira istisnaları kaldırılacak.

8-Yurtdışı çıkış harcı 20 kat artırılacak.

9-Bağışlardan da vergi alınacak.

Bunlara benzer çok sayıda vergisel düzenlemeler yapılması beklenmektedir. Bunların tamamı mı, bir kısmı mı meclise sunulacak göreceğiz.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız vergisel düzenlemeler içinde, nereden buldun sorgulanması, borsa gelirlerinin vergilendirilmesi yap-işlet uygulamasına % 30 gibi vergi getirilmesi bizim de olumlu bulduğumuz düzenlemelerdir.

Ancak tasarlanan birçok düzenleme yine mevcut kazların yolunmasından başka bir şey değildir. Teknik açıklamalarını gelecek günlerde sizlerle paylaşacağım.

Düşünülen değişiklikler içinde dikkatimi çeken ve beni 40-50 yıl geriye götüren bir düzenleme yer almaktadır.

O da şu; bazı mesleki faaliyetlerde iş yerinde hasılat tespiti yapılması konusu.

Özellikle bu düzenleme doktorlarda, restoranlarda ve cafe gibi yerlerde uygulanmak istenmektedir.

Bu yöntem yanılmıyorsam 40 yıl önce de uygulanmıştı.

Bu yöntemi hatırladığımda gülümseten bir anım da var.

İzmit'te en az 30-40 yıl önce de var olanlar mutlaka bilecektir.

Mevcut PTT karşısındaki eski Kızılay binasının altında ADEM BABA diye bilinen ve rahmetli Adem Gül’ün işlettiği dönerci mekanı vardı.

Restorana girdiğinizde Âdem bey ve Yusuf ustayı döner başında, kasada da bir bayan ve genelde üç bölümde oluşan yerlere servis yapan garsonlar vardı.

Arkadaşlarla çok sık uğradığımız bir mekandı. Yine bir gün 3 -4 arkadaş restorana gittiğimizde mevcut kadronun dışında kasadaki bayanın yanında bir beyin oturduğunu gördük.

Siparişlerimiz geldi. Arkadaşlar ile birbirimize şaşkın şaşkın bakmaya başladık. Çünkü tabaklarımız her zamankinden en az 2 kat fazla döner olduğunu gördük. Etrafınıza baktığınızda aynı şaşkınlık tüm müşterilerde de vardı. Sonradan anladık ki, kasiyer bayanın yanında oturan kişi maliyenin görevlendirdiği bir memur olup, günlük hasılat tespiti için gelmiş. Eminim ki o gün hasılat her günün yarısı kadar olmuştur.

En önemli faydayı da o günkü müşteriler sağlamış oldu.

O nedenle diyorum ki, böylesi polisiye baskın tedbirleriyle vergicilikte bir yere gelinemez.

Böylesi düzenlemede hiç gerek yok. Alt yapısı oluşturulmuş NEREDEN BULDUN sorgulamasının yapılabildiği bir sistemin ısrarla oturtulması durumunda çok önemli adımlar atılmış olunacaktır. Belki 1 -2 yıl geçiş dönemi sıkıntıları yaşanacaktır.

Böylesi bile yapılmış olsa yine kesin bir çözüm olarak değerlendirilemez.

Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, delik cebe para koymanın bir anlamı yoktur. Önce en tepeden başlayarak, inandırıcı ve güçlü bir tasarruflar başlatılmalıdır. Buradan bakanlıklara ve en alt kamu kurumlarına kadar inilerek devam edilmelidir. Savurganlığın kesin sona ereceği güveni kamuoyuna verilmelidir.

Toplumun güvenmediği ve uyum göstermediği hiçbir polisiye tedbir yapılan düzenlemeleri başarılı kılmaz.

Vergicilikte SÜRDÜRÜLEBİLİRLİLİĞİN sağlanmasının olmazsa olmazı budur.