Eğer bir ülkede ekonomik anlamda temel felsefe üretim yerine borçlanma ve ithalatı öne çıkarmaya dayanıyorsa böylece bir sonuç kaçınılmazdır.
Almanya'da katıldığı bir söyleşiden dönen CAN BABA’ya (Can Yücel) “Almanya’yı nasıl buldun?” Diye sorarlar.
Can baba sinirle cevap verir. “Nasıl olacak ulan her şey öyle düzgün ki. İnsanın kafası karışıyor.”
Bu aralar benim de kafam karışıyor, ama her şeyin düzgün olmasından değil.
Tam tersi, kimin neyi niçin yaptığını tam olarak anlayamadığımdan kafam karışık.
Son günlerde kafe ve restoranları fahiş fiyat uyguladıkları gerekçesiyle protesto çağrıları yapılmaktadır.
Protesto çağrılarını haklı kılacak bazı spesifik olaylar da yok değil. Örneğin belirli bölgelerde bir lahmacunun 500 TL, kahve fiyatlarının 200 TL olduğu gibi.
Ancak bu abartılı fiyatları örnek göstererek genele yaymak doğru olmadığı kanaatindeyim.
Çünkü böylesi protestoların genel olarak tüm hizmet sektörünü temsil ettiği ve fiyat artışlarında bu sektörün neden olduğu görüşünün doğruluğu düşünülemez.
O nedenle böylesi protesto çağrıları bence hedef saptırma olup, gerçek hedefi göz ardı etmektir.
Örneğin ben hafız şerif sokakta yer alan Bursa İskender’den döner yemeyi çok severim. Yaklaşık bir yıl önce sandeviç içine yarım döner 40 TL idi. Kısa sürelerle 60 sonra 80 sonra 120 diye devam etti ben de yemeği seyrekleştirdim. Ancak hiçbir zaman işletmeye kızmadım. Çünkü işletmenin de böylesi fiyat artışlarından çok mutlu olduğunu düşünmüyorum.
Eğer bir ülkede ekonomik anlamda temel felsefe üretim yerine borçlanma ve ithalatı öne çıkarmaya dayanıyorsa böylece bir sonuç kaçınılmazdır.
Çok somut bir örnek vermek istiyorum. Bu ülkede şeker fabrikalarının neden satıldığını, hangi ülke çıkarına uyduğunu bana kimse anlatamaz. Bu üretim tesisleri sadece şeker üretmiyordu. Köylüyü kalkındırmada ve pancar küspesi olan melas ile hayvancılığın gelişmesinin bir numaralı nedeni oluyordu. Trakya köylüsünde her hanede 4-5 büyükbaş ve bazı küçükbaş hayvan besleniyordu. Bu durum şeker fabrikasının bulunduğu yöreler için de böyleydi. Bugün gidin köylülerin % 10’ da bir veya 2 tane büyükbaş hayvan görebilirsiniz.
Bunu Sümerbank’ta demir çelik fabrikalarında kâğıt fabrikalarından vesaire üretim tesislerinde de görmek mümkün.
Böylesine üretimden uzaklaşmamızı görmeden fiyatları yükselmesini esnafa bağlayıp protesto yaparsak tam bir hedef saptırma olur. İzmir iktisat kongresinde alınan karma ekonomi ilkesinden uzaklaşarak sırf tüketip toplumu noktasına gelirsek bugün geldiğimiz durum çok şaşırtıcı değildir.
İşte sorgulanması gereken budur. Esasen bu tablo ENAK araştırma yöneticisinin dediği gibi “fiyatlar yüksek değil, siz fakirsiniz “sözünü de doğruluyor.
Can baba, bugün yaşasaydı bu düzensizliği ve karmaşık durumu görseydi “evet şimdi kafam yerine geldi “derdi sanırım.
Çünkü hiçbir şey düzgün gitmiyor.