Ülkemizde savunma sanayisine özel bağımsız fon düzeninin temeli 1985 yılında 3238 sayılı Kanun ile atılmıştır.

Zaman içinde değişiklik gösteren yapı, 2018 yılında 703 sayılı KHK ile T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı adını almıştır.

Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), 3238 sayılı Kanun ile oluşturulan ve Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK), Savunma Sanayii Başkanlığı ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ndan (SSDF) müteşekkil olan sistemin yürütme mekanizması olup Cumhurbaşkanı’na bağlı, tüzel kişiliği haiz, özel bütçeli bir kuruluştur.

Savunma sanayisine yeni gelir kaynakları arayışının sonucu olarak Meclis’e sunulan ve infiale neden olan yasa teklifine ilişkin değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Savunma Sanayii Destekleme Fonu’nun (SSDF) iki ana gelir kalemi mevcuttur:

A- 4842 sayılı Kanun gereğince Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na; Gelir ve kurumlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden %6, Veraset ve intikal vergisi tahsilat toplamı üzerinden %25, Motorlu taşıtlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden %20 oranında pay ayrılmaktadır.

B- 3228 sayılı Kanun kapsamında SSDF’ye aktarılan gelirler ise; her yıl bütçeye bu maksatla konulacak ödenekten, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçlendirmek amacıyla kurulmuş bulunan vakıflardan Fona yapılacak transferlerden, 25/8/1971 tarihli ve 1473 sayılı Kanuna göre belediye hudutları içindeki tüm sinema, tiyatro, konser, sirk, fuar ve panayır giriş biletlerinden bilet başına alınan 25 kuruş tutarındaki Türk Hava Kuvvetleri’nin güçlendirilmesine katılma payı, Kanunla (vergi kanunları hariç) kurulan fonlardan Cumhurbaşkanınca belirlenecek miktarda yapılacak aktarmalardan, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden modern silah, araç ve gereçler için ayrılan ödeneklerden, Fonun mal varlığından elde edilecek gelirlerden ve bağış ve yardımlardan oluşmaktadır.

2023 yılı bütçe verilerine göre; SSDF gelirlerinin yaklaşık %80’ini vergi gelirlerinden ayrılan paylar oluşturmaktadır.

İSRAİL SALDIRACAK AÇIKLAMASININ MÜREKKEBİ KURUMADAN YASA TEKLİFİ GELDİ

Kanun Teklifi ile 3238 sayılı Kanun ile bazı kanunlarda düzenlemeler yapılmaktadır.

Kanun teklifinin 4. maddesi ile beyannamelerden ilave damga vergisi, 100.000 TL ve üzeri limitli kredi kartlarından yıllık 750 TL “katılma payı” adı altında SSDF kesintisi yapılacak. Taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcı ayrı ayrı 750 TL, ilk defa tescil edilecek araçlarda 3.000 TL, ikinci elde 1.500 TL, noterlik ücreti alınan diğer tüm işlemlerde 75 TL SSDF uygulanacak. Bu düzenlemeler 01.01.2025’te yürürlüğe girecek.

Ayrıca elde edilecek hasılatın SSDF’ye pay verilecek olan motorlu taşıtlar vergisi ile ilgili düzenlemelere de yer verilmektedir. Hasılatından SSDF’ye pay verilen Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) Kanunu’nda yapılacak düzenleme ile motor silindir hacmi 100 santimetreküpün  altında olan motosikletlerle motor gücü 6 kW ve altında olan motosikletler de motorlu taşıtlar vergisi kapsamına alınıyor (Bu hüküm, Kanun’un yayımı tarihinden itibaren ilk defa kayıt ve tescil edilecek taşıtlara uygulanacak).

Teklifin yasalaşması halinde, özel tüketim vergisinin (ÖTV) kapsamına yeni ürünler eklenecek. İnsansız hava taşıtlarından (Drone) %20, 5.000 TL ve üzerindeki kol saatlerinden %20 ve yalnızca eğlence amacıyla tasarlanmış motorlu uçan oyuncaklardan (Drone) %20 oranında ÖTV alınacak (Bu konu ile düzenlemeler Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe girecek).

Teklif ile yıllık 75 ile 80 milyar TL gelir hedefi belirlenmiştir. Bu tutarın yarısından fazlası kredi kartı limitlerinden gelecek(62 milyon x 750 TL: 46.5 milyar TL), her ay muhtasar ve katma değer vergisi ile yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi veren mükelleflerden de ortalama 3.5 milyon mükellef x 14.000 TL: 5 milyar TL gelecektir.

TEKLİF, ANAYASAYA AYKIRIDIR

Yapılmak istenen düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu bilindiği için küçük cinlikler yapılmış. Vergi yerine “katılma payı” denilerek, Anayasa’nın 73. maddesindeki “mali güç” ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda yer alan ‘’adem-i tahsis ilkesi’’ güya saf dışı bırakılmış. Vergi denilse, kredi kartı limitinden mali güç ilkesi gereği vergi alınamayacak ayrıca vergiler tek bir gidere tahsis edilemeyeceğinden tahsil edilen tutarlar SSDF’ye aktarılamayacak, ciddi bir açmaza düşülecekti.

Adı katkı payı da olsa getirilmek istenen yükümlülükler, vergi benzeri mali yükümlülüklerdir. Dolayısıyla Anayasal vergileme ilkelerine uyulmak zorundadır.

Böyle bir teklifin 75 ile 80 milyar TL SSDF’ye ilave kaynak için Meclis’e getirilmesi, millete hakarettir. Nedenlerimi sıralayayım;

- Geçen yıl savunma ve güvenlik birimleri için ayrılan 529 milyar TL, bu yıl SSDF’ye ayrılan 162.5 milyar TL kaynak ile birlikte 1 trilyon 133.5 milyar TL’ye yani merkezi yönetim bütçe büyüklüğünün %10.2’sine (geçen yıl %8.8 idi) çıkartılmıştır.

- S-400’lere 2.5 milyar dolar ve F-35’lere alınamayan uçaklar için ödenen 2 milyar doların hesabını kim verecek?

- 31.08.2024 tarihi itibari ile tahsil edilemeyen bütçe geliri tutarı olan 2 trilyon 252 milyar TL’yi neden tahsil edemiyorsunuz?

- Bu yıl 7.4 trilyon TL vergi tahsil hedefi koyan bir devlet (2025, 2026 ve 2027 yıllarında toplam vergi tahsilatı hedefi 39 trilyon 383 milyar TL) 75 ile 80 milyar TL için kredi kartı limitinden (IBAN’a ödeme yapmayın, kredi kartı kullanın telkini yap, sonra kredi kartı limitinden katkı payı al) savunma sanayine katkı payı almanın dünya ve vatandaş nezdinde yaratacağı itibar kaybını nasıl göze alıyor?

- Sayıştay raporlarında yer alan kamu zararları bu tutarın 10 katı iken, niçin bu zararları sorumlulardan tahsil etmiyorsunuz?

Savunma sanayisine destek için bankalarda 1 milyon TL ve üzeri hesabı bulunan ve toplam mevduatın %76’sını oluşturan kişilere; her yıl için 10.000 TL katkı payı getirebilirsiniz. Daha adil olur.

Bu yasa teklifine karşı herkes sesini güçlü bir şekilde çıkartmalıdır. Yasa teklifi geri çekilmelidir. Aksi taktirde bir sonraki yasa teklifi “nefes alma vergisi” olacaktır.