Toplumda insanlar kendilerini ifade ederken genelde ‘milliyetçiyim’ diye belirtirler. Milliyetçiliği “bayrak inmez, ezan dinmez” gibi genel sloganlara bağlarlar. Oysa milliyetçilik sadece bu sloganla bitmiyor. Milli bir toplum olmanın temel kuralları vardır.
Genelde bir toplumun milli olabilmesini belirleyen ilkeler şöyle sıralanabilir.
- Ortak bir dilin kullanılması…
- Şu anda bir arada yaşayan toplumun gelecekte de bir arada yaşama inancının var olması…
- Toplumun ortak bir geçmişe sahip olması…
- Toplumdaki bireylerin birlik ve beraberlik içinde ortak duyguları paylaşması…
- Toplumdaki kültürel ortaklığın bulunması…
Bu ilkeleri tam olarak uyguluyorsak toplum olarak milli bilinç oluşmuş demektir.
Öncelikle en önemli konu olduğunu düşündüğüm kendi öz Türkçemizi geliştirip toplum olarak kullanabiliyor muyuz? Türk Dil Kurumu’nun kuruluşundan önce misalli Büyük Türkçe sözlüğüne göre, kullandığımız 46.035 ana kelimenin sadece yüzde 32’si ‘Öztürk’çe kelimelerden oluşmaktadır. Yüzde 39’u Arapça, yüzde 12’si de Farsçadan oluşmaktadır. Türk Dil Kurumu’nun kurulmasından sonra yapılan yoğun çalışmalar ile Türkçe kelimelerin oranı yüzde 85’lere çıkarılmaya çalışılmıştır. Bugün geldiğimiz noktada Türkçe’de kullandığımız 111.000 sözcük bulunmaktadır. Bu sözcüklerin 6.467’si Arapça, yaklaşık 8.000’i de diğer dillerden sözcüklerdir.
Ne yazık ki kendini siyasette milliyetçi olarak tanımlayanların bu çalışmalara ve kurumlara karşı tavırları ortadadır.
Dünyadaki ülkelere baktığımızda özellikle adlar ve soyadları söylendiğinde hangi ülkeden olduğunu anlamak zor olmuyor. Örneğin “Dimitrov” ismini eminim herkes bilir. “Kahramanlis” veya “Mancini” gibi uzatmak mümkün. Bulgar, Yunan ve İtalyan isimleri olduğunu hemen anlarız.
Bizim için aynı şeyi söylemek mümkün mü? Kullandığımız isimlerin yüzde 60’ı Arapça, yüzde 19’u Türkçe. Soyadlarımızda da çok az kullanılan “oğlu” dışında bizi çağrıştıran bir durum bulunmamaktadır.
Millet olmanın temel ilkelerinden olan sadece dil konusunu değerlendirdiğimizde yapmamız gereken çok şeylerin olduğunu görüyoruz. Hâlâ bazı kesimlerce Arapçanın dayatılmış olması ve birçok yerde Arapça yazıların rahatça kullanılıyor olması bu anlamda beni rahatsız etmektedir.
Millet olmanın ilkeleri içinde yer alan diğer konularda da ilerleyen yazılarda görüşlerimi belirtmeye devam edeceğim.