Her şey çocuklarımız için, “Çocuk üniversitesini bitirse, çocuk askerden bir gelse, çocuk işini bir bulsa, ah bir evlendirsem…”, her şey daha rahat yaşamak için, her şey işi biraz daha büyütebilmek için, “Şu borcu da bitireyim daha borç yapmayacağım.”…
İnsanlık maalesef finansal problemlerini çözdüğünde bütün sorunlarını çözeceğine inanarak çalışır ve aldanır. Sonunda hayatını hiç istediği gibi yaşamadığını fark ederek pişmanlık duymaya başlar.
Yaşamımızı hıza ve haz’ a harcıyoruz. Sürekli telaş içinde bir o yana bir bu yana yalpalayan, et ve kemik torbalarına ve robotlara döndük. Neden yapıyoruz, niçin yapıyoruz bilmeden, düşünmeyi unutarak, sadece yapıyoruz, yıkıyoruz, tekrar yapıyoruz.
Sürekli bir şeyleri yetiştirmekten, telaşlı ve aceleci olduk. Şu güzelim hayatı bir kâbusa çevirdik. Şimdi gel, bu yazıyı acele etmeden telaş içinde değil de sakin sakin oku, sana diyeceklerim var.
Sen de aceleci olmuş ve telaş içerisindeysen tek yapman gereken kendini anlayıp telaşlı olmayı yenmek için bir karar vermek ve kendini geliştirmenin yolarını aramak. Ara ki sen de seni sana emanet edebilmeyi başar.
“Artık telaşlı ve aceleci davranmak istemiyorum.” Haydi söyle!
Meşgul olmak bir erdem gibi görünür ama işin içine acelecilik ve telaş girdiğinde hatalar birbirini kovalar ve yaptığın her işe bulaşarak kalitesini bozar, senin de değerini düşürür ve seni sıkıntı içine sokar.
Aslında gün, ay, yıl gerçekte çok uzundur ama insanın aceleciliği ve telaşı onları kısaltır. Sonunda ‘acele işe şeytan karışır’ “yetişmeyecek, yetiştiremeyeceksin” der ve vesvese verir, insanların huzurlarını bozar.
Sabır ise tam tersidir, insanı olgunlaştırır. Aceleciliğin, telaşın tam tersidir. Neticede dostlar, su damlaya damlaya delmez mi o sert mermeri?
Öğrenmek yavaş yavaş olur. Başarılı olmak yavaşlık ister. Önce çırak olur insan, sonra kalfa, sonra usta…
Yemeği çok hızlı mı yersin? Çoğunlukla karşındakinin sözünü keser misin? Fark et ve yavaşla.
Zamana hep bir şeyler sığdırmak için hızlı hızlı koşarcasına çalışıyor, yazıyor, az mı uyuyorsun ve sonunda kayıp mı ediyorsun? Yavaşla.
Maalesef günümüzde herkes büyük bir yarış içerisindeymiş gibi yaşıyor hayatı. Ne dersin, yoksa zaman kıymetini bilmediğimiz ve anlamadığımız için acelecilik ve telaşla bizden intikam mı alıyor da biz fark edemiyoruz?
Unutma! Çağımızda en çok artma eğilimi gösteren ruhsal bozuklukların başında panik atak geliyor.
Dilerim birazdan yazacaklarım acele ve telaştan kurtulmak konusunda sana biraz olsun yardımcı olabilir.
* Sorgulama alışkanlığı edinmeye çalış; önüne çıkan her fırsata ve teklife hemen hep olumlu tarafından veya hep olumsuz tarafından bakma sorgula. Neden yapacaksın? Neden yapmayacaksın? Yaparsan ne kazandıracak? Yapmazsan ne kaybettirecek? Düşün!
Hemen “evet” ya da “hayır” deme.
* Yeteneklerinin veya kapasitenin üzerinde iş almamayı öğren; kendine zaman tanımaya çalış, hayatın sadece işten ve çalışmaktan ibaret olmadığını hatırla, eskiden geziyor ve eğleniyordun. Başkalarının yerine düşünmekten vazgeç. Bırak başkaları kendi işini kendi yapsın. Mükemmeliyetçi olma.
* Aynı anda birçok işi yapmak başarı değil, başarısızlık getirir düşün; acaba gerçekten elindeki bütün işleri aynı anda mı bitirmen gerekiyor? Bir iş planlaması yapsan, sıraya koysan ve sadece bir tanesine odaklanarak, işleri tamamlasan daha iyi olmaz mı?
* Önceliklerini belirleyerek, zaman yönetimi yaparak, işlerini daha iyi yapabilirsin; bu sana stres altına girmeden çalışma imkânı verir. Böylece sağlığını tehlikeye atmamış olursun. En önemliden en önemsize doğru sıralamak faydalı olacaktır.
* Ne zaman hızlanacağını, ne zaman durman gerektiğini öğren; çalıştığın zamanlarda kısa kısa molalar ver, kendini ödüllendirmeyi öğren. Beyin büyük hediye ile küçük hediye farkını gözetmez.
* Motivasyonunu her daim yüksek tutmaya çalış, bugüne kadar başardıklarını hatırla ve rahatla; kişisel gelişimine önem ver, kapasiteni yavaş yavaş arttır, kendine birden yüklenme, küçük şeylerle mutlu olmayı öğren.”
Küçük bir anektod; Eflâtun 'a iki soru sormuşlar. Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?
Eflatun tek tek sıralamış;
- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki büyüdüklerinde çocukluklarını özlerler...
- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de kazandıklarını öderler...
- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü, ne de yarını yaşarlar...
- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...
Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun?"
Eflatun yine sıralamış;
- Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
- Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır."
Faydalı olması ümidiyle...
ÖZKAN ÇİNAR
Mali Müşavir/SPK Denetçisi
Yönetim Danışmanı/Eğitmen
Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)