Her ticari işletme kuruluş amacı gereği maksimum kârlılığı hedefler. İster üretim işletmesi olsun, ister alım satım yapan ticari bir işletme olsun ticari ve teknik icapların gereği kendileri için bir zarar ve israf kalemi olan fire ve kayıpları en aza indirgemek ister.
Vergi mevzuatımızda fire konusu izaha muhtaçtır. Maalesef ki, "fire" kavramına ilişkin olarak Vergi Mevzuatımızda her hangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Net olarak daha çok envanter sırasında kayıtlarından tam olarak tespit edilen fireler, mükellef ile vergi idaresini sürekli karşı karşıya getirmektedir. Her ne kadar meslek odalarınca hazırlanmış fire oranlarını gösteren kaynaklar bulunsa da uygulamada tüm kuruluşlarca kabul edilen ve Vergi İdaresi tarafından geçerliliği onaylanan standart fire oranları bulunmamaktadır.
Kanunundaki bu boşluğu yıllar içerisinde gerek çeşitli muktezalar ve gerekse Danıştay Kararları doldurmuştur. Vergi mevzuatımızda fire oranlarının hangi kurumlar tarafından nasıl tespit edileceği ve firelerin vergi matrahını nasıl etkileyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmasa da, yargı kararlarına, Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından yayınlanan fire oranlarına itibar edilmektedir.
Kapsam olarak çok geniş bir alanı ilgilendiren fire konusu sadece 60/2011-1 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu Sirkülerinin 8.1.3.3. bölümünde "Fire, bir malın imalat sürecinde veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı fiziksel kayıp olarak tanımlandığından, makalemizin odak noktasını bu tanımda geçen fire konusu oluşturacaktır.
İmalat sürecindeki kayıplar(fireler) :
Üretim tesislerinde, imalat faaliyeti sonucunda ham maddeden son ürüne (mamule) kadar olan süreçlerde meydana gelen, ürün için kullanılamayan ve ekonomik değeri olmayan üretim artıklarına “fire” denmektedir. Kısaca “fire” boşa giden ekonomik değeri olmayan ilk madde malzeme kayıplarıdır.
Burada üzerinde ısrarla durulması gereken konu; imalat faaliyeti sonucunda mamullerin yanı sıra üretim artıkları, yan ürünler ve hurdalar ile firelerin karıştırılmaması gerektiğidir. Neden mi?
Çünkü imalat faaliyeti sonucunda ortaya çıkan ve mamullere nazaran ekonomik değerleri oldukça düşük olan hurda, üretim artığı, tali ürün vb. kalemler satılabildikleri veya işletmede kullanılabildikleri ölçüde fire kavramı dışında kalmaktadırlar. Örnek vermek gerekirse;
“Taş kömüründen kok kömürü elde edilmesi sırasında oluşan katran, ham benzol ve naftalin yan ürünken, marangoz atölyelerinde ağaçların işlenmesi aşamasında ortaya çıkan tahta parçaları üretim artığı, bu aşamada oluşan toz ise firedir. Yine dokuma tesislerindeki tarak artıkları vb. ile konfeksiyon işletmelerindeki kumaş kırpıntıları ise hurda, ıskarta, deşe veya döküntü olarak adlandırılmakta olup, bunların "fire" kapsamında değerlendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır. ” (Kaynak: T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Sayı: B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-267-67 Tarih: 01.03.2012)
Üretim işletmelerinde fire konusu doğru bir maliyetlendirme açısından özel bir yere sahiptir. Bu sebeple randıman hesaplamaları da büyük bir önem arz etmektedir. Bilindiği üzere randıman;” üretime sevk edilen belli miktar ve nitelikteki hammaddeden, belli üretim tekniğiyle, belli miktarda mamul üretilebilmesidir.”
Fireler herhangi bir ekonomik değere sahip olmadığından, diğer bir ifadeyle değerlendirme imkânları bulunmadığından, ( sipariş ve safha maliyet sistemlerinde de görüldüğü üzere) bunlara ilişkin maliyetler üretilen mamullere kendiliğinden yüklenmektedir. Bu sebeple muhasebeleştirilmelerine de gerek bulunmamaktadır.
Ticari mallarda meydana gelen kayıplar:
Yukarıda kaynak olarak gösterilen özelgede “Stokta bekleme esnasında paslanma, kırılma, bozulma veya üretiminde kullanılacağı aracın veya modelinin üretimden kalkması vb. nedenlerle kullanım özelliğini yitirmesi nedeniyle hurda malzeme olarak satışı düşünülen hammadde / malzemelerin de "fire" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.” Diye görüş bildirilmiştir. Aynı konu ticari mallar için düşünüldüğünde;
Satışa hazır bir malın, satışı esnasında veya nakliye aşamasında çürüme, kırılma, bozulma, ambalaj patlaması, çekme, uçma, gibi sebepler ile değer kaybı yaşaması, stokta halen az da olsa ekonomik bir değer ifade ettiği için bu mallara fire değil de zayi olan veya değeri düşen mal ifadesini kullanmak gerekir. Aynı şekilde stoklar arasında yer alan malların beklenmedik bir şekilde iklimsel koşullar, deprem, sel, yangın gibi sebeplerle fiziksel olarak tamamen yok olması ya da fiziksel olarak yok olma meydana gelmese bile ekonomik değerlerinin ya da kullanım değerlerini tamamen ya da kısmen kaybedilmesini de fire olarak değil, zayi olan veya değeri düşen mal olarak nitelendirmek gerekecektir.
Ticari kayıp olarak nitelendirilebilecek değer kayıpları aşağıdaki gibi bir mal dengesi oluşturularak tespit edilebilecektir:
Dönem Başı Emtia Stok Miktarı (+) |
22.000 |
Dönem İçinde Alınan Emtia Miktarı (+) |
48.000 |
Dönem İçinde Satılan Emtia Miktarı (-) |
50.000 |
Dönem Sonu Emtia Stok Miktarı (-) |
18.500 |
Dönem İçinde Oluşan Fire Miktarı (=) |
1.500 |
Faydalı olması ümidiyle…
Özkan Çinar
Smmm/SPK Denetçisi
Yönetim Danışmanı/Eğitmen
Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)