Sözleşmeler iki ya da daha fazla kişi arasında yapılan ve koşullarına uyulması yasayla desteklenmiş olan hukukî işlemlere denir. Sözleşmelerde ahde vefa ilkesi ve  güven unsuru çok önemlidir. Bu sebeple taraflar bütün çaba, gayret ve imkanları ile yükümlülüklerini yerine getirmektedirler

Sözleşme imzalanması aşamasında veya sonrasında öngörülemeyen şartlar veya olağanüstü durumların ortaya çıkması sonucu taraflar arasında itilaf meydana gelmekte, sözleşmede bu gibi durumların tahmin edilerek maddelerde yer verilmesi sorunu kısmen de olsa  tarafların  mutabık kalması şartı ile çözüme kavuşturmaktadır

İfanın yapılmasının güçleşmesi yerine getirilemeyecek şartların oluşması durumu  Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiştir.

Kanun maddelerine bakacak olursak :


İfa imkânsızlığı

MADDE 136-

Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.

Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
 

II. Kısmi ifa imkânsızlığı

MADDE 137-

Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.


III. Aşırı ifa güçlüğü

MADDE 138-

Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz  ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.  Sürekli edim li sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.

Borçlu aşırı ifa güçlüğünün kendisinden kaynaklı olmadığını ve ifasını yerine getirmesinin imkansızlığının gerekçelerini karşı tarafa bildirerek sözleşme koşullarının yeniden belirlenmesini isteme hakkına sahip olup  olumsuz cevap alması durumunda ise  konuyu yargıya intikal ettirerek çözüm arayabilir.

Her sözleşmenin kendine özgü bir  esas işlem temeli   vardır. Taraflar  doğruluk ve dürüstlük kurallarına ve genel kabul görmüş veri  tarife bilgi, vb veriler  ile  sonradan ortaya çıkan olumsuz şartları kanıtlayarak yeni ekonomik  koşullar çerçevesinde sözleşmenin  uyarlanmasını isteyebilirler.  Bütün tarafların menfaatlerini koruyacak şekilde sonuçlanması dileği ile,
 

Saygılarımla.
Memduh ÖZCAN
SMMM

 

25.12.2021

Kaynakça  : Türk Borçlar Kanunu

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)