Karadenizde Zaparog kazaklarının taa boğazda Yeniköy'e kadar yaptıkları baskın ve yağmalardan bahsetmiştim. Tarihimizde yine buna benzer bir başka korsanlık vakası da Adriyatik denizinde olmuştur.
Bu yazının ne alakası var, nereden çıktı bu yazı dediğinizi duyar gibiyim. Daha önce de ZAPAROG KAZAKLARI VE YENİKÖY BASKINI konulu bir yazı yazmış ve paylaşmıştım. Osmanlının en güçlü olduğu devirlerde Karadenizde Zaparog kazaklarının taa boğazda Yeniköy'e kadar yaptıkları baskın ve yağmalardan bahsetmiştim. Tarihimizde yine buna benzer bir başka korsanlık vakası da Adriyatik denizinde olmuştur.
Deniz tarihçimiz Prof. Dr. İdris Bostan ilk önce bu konuyu dile getirmiş, çeşitli dergi ve yayın organlarında yazıları çıkmış ve hatta bir de kitap yayınlanmıştır diye hatırlıyorum. İşte bu korsanlık olayını da bir yazı konusu yapayım, hem de değişiklik olsun dedim.
Prof. Dr. İdris Bostan'ın uzun yıllar süren araştırmaları sonucu ortaya çıkan Adriyatik'te Korsanlık kitabı korsanlığın geçmişine ışık tutuyor. Zannediyorum Tarih dergilerinden birinde de Uskoklar konusu işlenmişti. Yine Bilim ve Ütopya dergisi de Adriyatikte korsanlık ve Uskoklar’ı bir sayısına almıştı diye anımsıyorum.
16 ıncı yüzyılda denizcilik ve gerek Batı ve gerekse Osmanlı korsanlarını incelediğimizde aslında korsanlığın devletlerce kabul edilen bir iş olduğunu, İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz ve Hollandalı korsanların krallar tarafından atandığını, buna karşılık Osmanlı lehine korsanlık yapanları haydut olarak nitelendirdiklerini görüyoruz. Halbuki Osmanlı da aynı Batılı ülkeler gibi korsanları bir araya toplamış ve özellikle Cezayir, Tunus ve Libya’da Garb ocakları adı altında teşkilatlandırmıştır. Garb ocakları yüzyıllarca Akdenize hakim olmuş ve bugünün en güçlü devleti Amerika Birleşik Devletleri, Cezayir beyi veya dayısı ile ilk defa Türkçe bir anlaşma yaparak kendini korumaya almıştır.
Osmanlılar Adriyatik denizinin doğu sahilinde üsler kurmuşlar, denizciliği geliştirmişler, Batı sahili yani İtalya sahilleri ise Venediklilerin hakimiyeti altında kalmıştı. İşte burada bir bela ile karşılaşmışlardı. Uskoklar.
Adriyatik’in zorlu korsanları: Uskoklar
XVI. yüzyılın başlarından itibaren Venedik ve Osmanlılar dışında Adriyatik’te görülen önemli bir korsan grubu Uskoklar’dır. Uskoklar, Osmanlı imparatorluğu gemi, liman, kale ve tüccarlarına saldırıyorlardı. Öyle ki Osmanlı tüccarlarının korkulu rüyası olmuş ve Osmanlı Tüccarlarının ticaretine mani olmuşlardı.
Uskok dene bu korsanlar Avusturya imparatorluğu hizmetinde Türklere karşı baskınlar ve yağmalar yapıyordu. Bir iddiaya göre Türklere baskınlar yaptıkları için Batılı halklar ve devletler tarafından Hristiyanlığın koruyucusu sayılıyorlardı. Uskoklar, Balkanlardaki Türk fetihleri esnasında Osmanlının aldığı toprakları terkeden mültecilerden oluşuyorlar ve Avusturya İmparatorluğu tarafından yerleştirildikleri Hırvatistan, Slovenya bölgesinde bulunuyorlardı.
Osmanlı arşiv belgelerinde Uskoklar için “harbî kâfir, hırsız ve eşkiyâ” tabirleri kullanılırken üsleri olan Seng için de “harbî kal’a” veya “dârü’l-harb karası” ifadeleri kullanılıyordu.
Uskoklar tabii ki Osmanlının düşmanı Venedik tarafından da destekleniyordu. Venedik ada ve bölgelerini de kullanıyor ve Osmanlıya büyük zararlar veriyorlardı. Öyle ki Osmanlı tüccarları Adriyatik ve çevresinde rahat gezemez, ticaret yapamaz olmuşlardı.
Bu bölgelerde Uskoklar haraç toplamaya da başlamışlardı. Osmanlı idaresindeki köyler, yağmalanmaktan kurtulmak için haraç ödüyorlardı. Buna inanır mısınız? Tarihimizde hakikaten böyle bir durum da olmuştu. Oysa Osmanlı denizcileri o tarihte hemen hemen bütün Akdenizi kontrol ediyorlardı ama Uskoklarla başa çıkamıyorlardı.
Sonunda bıçak kemiğe dayanmış olacak ki, Osmanlılar kendi sahillerini korumak için bölgeye gemi gönderme ve oralarda kale yapmaya karar vermişlerdir.
Tabii Uskok saldırıları sadece Osmanlıya değil, dolaylı olarak da Venedike de zarar vermiş oluyordu.
Nihayet 1614 yılında I. Ahmet, Venedik doçuna (devlet başkanına) tehdit içeren bir mektup göndermiştir.
Bu tarihlerden sonra Uskokların faaliyetlerinin azaldığı görülmüştür.
Tabii sonunda bir şekilde Uskok belası da sona ermiştir.
LifeBursa | Cevdet AKÇAKOCA