Ülkemizde son 25 yılın en yüksek enflasyonlu dönemlerinden birini yaşarken, enflasyon ve vergi düzenlemeleri iş dünyasının gündeminde geniş yer tutuyor.

Bu konularla ilgili olarak Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı, YMM Yılmaz Sezer, Asomedya Dergisi'nin Temmuz-Ağustos 2024 sayısında yayımlanan yazısında, söylem ve eylem birliğinin hem bireysel hem de kurumsal yaşamda önemli bir erdem olduğunu vurguluyor.

Sezer, enflasyon ve vergilendirme süreçlerinde söylem ve eylemin uyumsuzluğunun güven kaybına yol açabileceğini belirtirken, bu konudaki iki önemli gelişmeye de dikkat çekiyor.

Enflasyon Muhasebesi: Ne Durumdayız?

Son yılların en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, enflasyon muhasebesi yeniden gündeme geldi. Vergi Usul Kanunu’na göre, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)'nin son üç yıl içinde %100’den fazla artması, enflasyon muhasebesini zorunlu hale getirdi. 2023 yılı mali tablolarında enflasyon düzeltmeleri yapılmış, ancak vergisel yön göz ardı edilmiştir.

2024’te Vergilendirme: Yeni Bir Dönem

2024 yılına gelindiğinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı, enflasyon düzeltmelerinin olumlu farklarından vergi alınacağını duyurdu. Bakanlığın yaptığı simülasyonlar, bu farkların zarardan çok, ilave vergi yaratacağını gösteriyor. Bu durum, iş dünyasında özellikle mali tablolarda belirsizlik ve karmaşıklık yaratmaktadır. İşletmelerin mali tablolarının gerçeğe uygun hale getirilmesi hedeflenirken, 2024 yılı içinde vergi gelirlerinde artış bekleniyor. Ancak, birçok işletme sahibi, enflasyon muhasebesi uygulamalarından dolayı zarar eden ya da faaliyet göstermeyen işletmelerin bile vergi ödemek zorunda kalmasından şikayetçi.

Enflasyon Muhasebesinde Müzakereler

Muhasebe meslek mensupları (Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler) ise, enflasyon muhasebesinin geçici vergi dönemlerinde uygulanmasının imkânsız olduğunu ve sağlıklı sonuçlar vermeyeceğini dile getirdi. Bu süreçte yapılan itirazlara rağmen, Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi beyannamesi sürelerini yalnızca geçici olarak uzattı.

Vergilendirme Reformları: İhtiyaç Var Mı?

Vergi sisteminin daha adil ve anlaşılır hale getirilmesi gerektiğini her platformda dile getiriyoruz. Dolaylı vergilerin (KDV, ÖTV) yüksek payı, doğrudan vergilerin (Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi) arka planda kalmasına neden olmaktadır. Vergi reformları yapılmazsa, yalnızca kısa vadeli çözümler üretilecektir. Oysa ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için uzun vadeli ve kapsamlı vergi düzenlemelerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Sonuç: Söylem ve Eylem Birliği

Vergi sisteminde söylem ve eylem birliği sağlanmadan bu sürecin inandırıcı ve başarılı bir şekilde yürütülmesi zor olacaktır. Bürokratlar durumu iyi biliyor olsa da, siyasi tercihler nedeniyle gereken adımları atmakta zorlanıyorlar. Vergide adaletin sağlanması, hem ekonomik güvenin yeniden tesis edilmesi hem de işletmelerin sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, iş dünyasının ve vergi mükelleflerinin taleplerinin karşılanması için kapsamlı ve adil bir vergi reformu hayata geçirilmelidir. Aksi halde kısa vadeli çözümlerle ekonomik kaosun derinleşmesi kaçınılmaz olacaktır.