Ülkemizde, Vergi Usul Kanunu‘nun 5. maddesine 1964 yılında eklenen ve vergi mahremiyetinin ihlali sayılmayan en çok vergi ödeyenlerin ve 1998 yılında yine 5. maddeye eklenen belirli tutarın üzerinde borcu olan mükelleflerin açıklanması uygulaması, son yıllarda ciddi problem yaşıyor.

Ülkemizde en çok vergi ödeyen ve belirli tutarın üzerindeki vergi borçlularının ilan edilmesi düzenlemelerinin ihdasında temel amaç; mükellefleri psikolojik baskı altına alıp, sosyal baskı unsurunu kullanarak vergiye gönüllü uyumun sağlanmasıdır.

Vergi Usul Kanunu'nun 5. maddesinin hem en çok vergi ödeyen hem de belirli tutarın üzerinde borcu olanların ilan edileceğine ilişkin düzenlemeleri yürürlükte olmasına rağmen; en çok borcu olanlar 3.5 yıldır ve 2020 yılında en çok vergi ödeyenler ise 2021 yılı gelirleri için beyanname verme süresinin başlamasına 1 aydan az süre kalmasına rağmen halen açıklanmadı.

SONUÇLARIN TARTIŞILMASINDAN KORKMAMAK LAZIM

Gelir İdaresi Başkanlığı'nca önceki yıllarda vergi rekortmenleri listeleri genelde önceki takvim yılına ilişkin beyanlar verildikten hemen sonra izleyen yıl nisan ayı içinde açıklanırdı. İlk kez 2019 takvim yılı sonuçları oldukça geç olarak Nisan 2020 yerine 20 Ocak 2021 tarihinde açıklanmıştı.

Çok güçlü teknolojik altyapısı olan Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 2020 takvim yılı sonuçlarını, 7 Şubat 2022 tarihini geride bıraktığımız bugüne kadar açıklamamasının nedenini, 2019 yılı sonuçlarında bulabiliriz.

Gelir İdaresi Başkanlığı'nca 2019 yılı gelir vergisi rekortmenlerine ilişkin olarak yapılan açıklamadan özetle aşağıdaki çarpıcı sonuçları çıkarmıştık:

Türkiye genelinde 2019 vergilendirme dönemi yıllık gelir vergisi beyanlarına ilişkin olarak, 3 milyon 475 bin 38 mükellef tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmişti.

– Verilen yıllık gelir vergisi beyannameleri ile 99 milyar 579 milyon 102 bin 329 TL matrah beyan edilmiş ve beyan edilen bu tutar üzerinden 27 milyar 791 milyon 50 bin 939 TL gelir vergisi tahakkuk ettirilmişti.

– Türkiye genelinde 2019 vergilendirme dönemi için, her bir mükellef ortalama 28 bin 656 TL matrah beyanında bulunmuş ve bu matrah üzerinden ortalama 7 bin 997 TL gelir vergisi tahakkuk ettirilmişti.

– Vergilendirilmiş kazancın kutsal olduğu fikri, daha ilkokulda beyinlere kazılmaya çalışılan ülkemizde, vergi rekortmenliğinin vatanseverliğin göstergesi ve diğer mükelleflerce de örnek alınacak gurur verici bir durum olması gerekirken; Gelir İdaresi Başkanlığı'nca açıklanan 2019 yılı Türkiye çapında Gelir Vergisi Rekortmenleri listesine giren ilk 100 mükelleften 67'sinin adının açıklanmasını istememiş olmasının (2018 yılı için bu sayı 42 kişi) nedenlerinin ise çok iyi analiz edilmesi ve Türk Vergi Sistemi'nin sağlıklı temellere oturabilmesi açısından tartışılması gerekir iken, hiç tartışılmamıştır.

– Gelir Vergisi Rekortmenleri listesine giren ilk 100 mükelleften çok büyük bir kısmının şirketlerinden kâr payı elde eden mükelleflerin menkul sermaye iradlarından oluşması, ticari, zirai veya mesleki faaliyetlerden gelir elde edenlerin bu listede çok az sayıda kişi ile temsil edilmesi de çok önemli bir konudur.

Sistem de değişmek zorunda

İktidar, adaletsiz dolaylı vergiler üzerine kurulu Türk vergi sisteminin en az tartışılması için; rekortmenler listesini ve en çok borcu olan mükellefleri, birimlerin faaliyet raporlarını ve sektörler itibariyle ortalama ödenen gelir vergisi tutarlarını ısrarla ve inatla açıklamıyor.

Bilgileri paylaşmamak, aşağıda saydığım gerçekleri maalesef ortadan kaldırmıyor!

– 2021 yılında tahsil edilen vergi gelirleri toplamı 1 trilyon 164 milyar 809 milyon Türk Lirası'dır. Tahsilatların vergi türleri arasında nasıl dağıldığına baktığımızda; her 100 liralık vergi tahsilatının; 19 lirasının gelir, 15 lirasının kurumlar, 33 lirasının katma değer ve 18 lirasının özel tüketim vergisinden oluştuğunu görüyoruz.

– 2022 yılı bütçesinde her 100 liralık vergi tahsilatının; 55 lirasının katma değer vergisi ve özel tüketim vergisinden alınacağı,

– Beyan esasına dayanan Türk vergi sisteminde beyanname veren gelir vergisi mükelleflerinin toplam gelir vergisinin sadece %6'sını ödediği,

– Gelir vergisi sistemimizde kaynakta kesinti yöntemi ile tahsil edilen gelir vergisi oranının, toplam gelir vergisinin %92'si olduğu,

– Bir milyona yakın kurumlar vergisi mükellef sayısına rağmen, toplam kurumlar vergisinin %85'ini 1.700 şirketin ödediği,

– Alkol ve tütün tüketenlerin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi olarak bütçe vergi gelirlerine %10 katkı yaptıkları…

Veriler açıklansın ya da açıklanmasın tek bir gerçek var: Türk Vergi Sistemi adaletsiz dolaylı vergiler üzerine kurulu yapısı nedeniyle, Anayasa'nın 73. maddesinde belirlenmiş olan Anayasal vergileme ilkelerine birçok aykırılık içermektedir.

Gelişmiş ülkelerde nüfusun yarısı kadar vergi mükellefi var iken, bizde 84 milyon nüfusa karşılık 6 milyon mükellef olmasını da ayrıca tartışmak zorundayız.