Koca ülke “duygu dünyası ile” kan gölüne dönmüş; bu kızıl gölde küçük bir kız çuval içerisinde günlerce kalmışken Hulusi Akar eğitimle ilgili “Allah korkusu ve kuldan utanma” konularına dem vurdu. ..
Okul açıldı diye “Kırmızı balık gölde” şarkısını söyleyecek değil ya koca koca bakanlar, vekiller ve diğer siyasi kişilikler! Öyle ya, kırmızı balık çoktan terk etmiş o kanlı gölü, dereyi, suyu. O su ki balıkların değil küçük kızların mezarı artık, ta ki şans eseri bulunana dek…
Gündem şu an okulda olması gereken Narin değil ama Narinsiz de olsa gündem eğitim. Akar, “Eğitimin amacı ne? Eğitim bilgi değildir arkadaşlar, bilgi üniversitede oluyor, bilgi meslekte oluyor. Eğitimin amacı, bir Allah korkusu, iki kuldan utanma…” dedi.
Allah korkusu demişken Kuran’da korku kelimesi Türkçe karşılığına denk gelen “Havf, takva, haşyet, rub, feza, rahbet, rav, işfak, vecel ve vecs” olmak üzere 10 farklı kelime ile ifade edilmektedir. Her ne kadar Akar’ın söylediği korku Kuran’daki korkuyu anlatmak için kullanılmış olsa da alakası yoktur. O korku; sakınma, üzüp kırmaktan çekinme korkusudur. Akar’ın anlatırken anladığımız bu korku aslında Nâzım Hikmet’in “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu” sözündeki akıbet korkudur.
Küçük bir kız çocuğu henüz ispat edilmemiş olsa da küçük bir köyde yakınlarınca öldürülmüş, günlerce saklanmıştır. “Görmeyenin, duymayanın ve bilmeyenin” bolca olduğu bu köydür burası. İslamı anlatırken ahlaki değerleri unutan, cenneti sürekli cinsel motiflerle ifade ederek anlatan sözde din adamlarının kafasıyla hareket etmiş bu cinayete ortak olan kişi. Şaşırmıyoruz, toplumun değişim dönüşüm sürecinde edindiği, öğrenip uyguladığı anlayışa uygun hareket etmiş belli ki. Yaşananların dinle alakasının yok ancak uydurulan İslam, ahlaki değerlerden arınmış, yalnızca şekli şeylerden ibaret olarak sunulmuştur insanlara. Narin’i çuvala koyup dereye atan kişinin ifadesinden öğreniyoruz ki tüm bunları yaptıktan sonra namazını kılıp aramalara katılmış. İşte bu hale geldik yazık, çok yazık…