Ülkemizde kamuoyu gündemi çok hızlı değişiyor, değişen gündemi takip etmekte iyice zorlanır hale geldik. 10 gün önce “Ekonomi Reformu” ana gündem iken, şimdi T.C. Merkez Bankası’ndaki ani Başkanlık değişikliği ana gündem oldu. Tabi bu değişikliğe bağlı olarak faiz ve döviz kurlarındaki değişiklik beklentisi ve endişesi de.

Bugünden başlamak üzere çok sıcak bir hafta bizi bekliyor. Hem siyasette hem de ekonomide. Fazla zaman kaybetmeden özellikle ekonomi alanında önlem almakta fayda var.

Cumhurbaşkanımız Ekonomi Reformunun Ana Başlıklarını Açıkladı

Sayın Cumhurbaşkanımız 12 Mart Cuma günü ekonomi reformunun ana başlıklarını kamuoyuna açıkladı. Ancak, o günden bugüne açıklanan bu ana başlıklarla ilgili bir yasa teklifi henüz TBMM’ye verilmedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Lütfü ELVAN’ın bu hafta içerisinde (tahminen Salı ya da Çarşamba günü) ekonomi reformu ile ilgili bir yol haritası açıklaması ve her ana başlığın alt detaylarını vermesi bekleniyor.
 

Muhtemel Değişikliklerden Birisi de, Uzlaşma İle İlgili

Önümüzdeki günlerde Meclise verilecek yasa tekliflerinin birisinde, tarhiyat öncesi uzlaşma ile ilgili düzenlemelerin de yer alması bekleniyor. Şimdi, uzlaşmada ne değişecek diye merak ediyorsunuz değil mi? Daha fazla merak ettirmeyelim, hemen açıklayalım.
 

Uzlaşmanın Kapsamı Yeniden Genişletiliyor

Evet, uzlaşmanın kapsamı yeniden genişletiliyor. Nasıl mı? Özel usulsüzlük cezaları yeniden tarhiyat öncesi uzlaşmanın kapsamına dahil ediliyor. Gerçekten de mükellefler açısından çok önemli bir düzenleme!

Hatırlamakta fayda var, özel usulsüzlük cezaları daha önce tarhiyat öncesi uzlaşmanın kapsamına dahildi. Ancak, 7103 sayılı Kanunla daha önce talep edilenler hariç olmak üzere özel usulsüzlük cezaları 27 Mart 2018 tarihinden itibaren tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamından çıkarıldı. Yani, 27 Mart 2018 tarihinden itibaren özel usulsüzlük cezaları için tarhiyat öncesi uzlaşma yolu kapatıldı.
 

Cezalarda İndirim Oranı Artırıldı, Ancak Karşılık Bulmadı

Özel usulsüzlük cezaları 7103 sayılı Kanunla bir yandan tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamından çıkarılırken, diğer yandan Vergi Usul Kanununun 376. Maddesinde değişiklik yapılarak özel usulsüzlük cezalarında indirim oranı 1/3’den 1/2’ye (yüzde 50) çıkarıldı. Bu değişiklikle, mükelleflerin hukuki yollara başvurmadan özel usulsüzlük cezalarında indirim haklarını kullanmaları teşvik edildi.
 

Peki, bu düzenleme mükelleflerde bir karşılık buldu mu?

Hemen cevap verelim, HAYIR! Çünkü, mükellefler kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı indirim yerine doğrudan dava açma yolunu tercih ettiler. Özel usulsüzlük cezalarına karşı açılan dava sayısı söz konusu değişiklikten sonra oldukça arttı.
 

Kesilen Özel Usulsüzlük Cezaları Ödenebilir Olmaktan Çıktı

Gerek vergi incelemeleri sonucunda gerekse Kanunda belirtilen diğer haller nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezalarının miktarı ve sayısı oldukça arttı. Usule ilişkin cezalar, esasa ilişkin kesilen cezaların önüne geçti. Kesilen cezalar o kadar ağır rakamlara ulaştı ki, VUK 376. Madde ile yarısı bile indirilse, ödenebilir olmaktan çıktı.

Mükelleflere dava açmaktan başka bir yol kalmadı.
 

Fırsat Kaçırılmamalı, Uzlaşmada Kapsamlı Değişiklikler Yapılmalı

Evet, elimizde ekonomik reform paketi kapsamında yasalarda değişiklik yapma fırsatı varken, uzlaşma sisteminde de bazı değişikliklerin yapılması şart. Bu değişikliklere ilişkin görüşüm şu şekilde:

Tarhiyat öncesi uzlaşmadan hem mükellef hem de Maliye tarafı beklediği verimi alamıyor. Çünkü, cezalı tarhiyatın dayanağını oluşturan raporların yazıldığı birim, muhafazakar davranarak tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalarda indirime pek yanaşmıyor.

Bu yeni bir şey değil, önceden de böyleydi. Özellikle 2018 yılından itibaren yazılı olmayan bir Bakan talimatına dayanılarak tarhiyat öncesi uzlaşmalarda önceden belirlenen standart oranlar dışında bir indirim yapılmıyor. Vergi asıllarında indirim yapılmıyor, vergi ziyaı cezalarının ise yüzde 80’i kaldırılıyor. Uzlaşılacak oran konusunda tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarının herhangi bir inisiyatifi bulunmuyor. Bu durumda da, tarhiyat öncesi uzlaşma yapmaya gerek kalmıyor.

Bu nedenle, raporun yazıldığı birimlerde uzlaşma olmaması gerektiği düşüncesinden hareketle, tarhiyat öncesi uzlaşmanın mümkünse kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.

Uzlaşmada etkinliğin sağlanabilmesi ve dava yolunun büyük ölçüde kapatılabilmesi için, özel usulsüzlük cezaları hem tarhiyat öncesi hem de tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına alınmalı. Bu cezaların yeniden sadece tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınması yeterli değil.

Hatta usulsüzlük cezaları da her iki uzlaşma kapsamına alınmalı.

Uzlaşma komisyonlarının önceden belirlenerek kendilerine bildirilmiş oranlar dışında uzlaşma oranı belirlemeleri mümkün değil. Bu komisyonların vergi aslı ve cezalarında uzlaşılacak miktar ve indirim oranları konusunda herhangi bir yetkisi bulunmuyor. Yani, uzlaşmalar standart bir hale geldi, belirlenmiş oranlara ise mükellefler pek rağbet etmiyorlar. Uzlaşma müessesesinin etkisi yok denecek kadar azaldı dersek abartmış olmayız. Bu nedenle, söz konusu komisyonlara gerekli yetki ve inisiyatif verilerek, uzlaşma müessesesi etkin bir şekilde uygulanmalı, mükellefler dava yoluna itilmemeli.

Yıllardır mükellefleri şaşkına uğratan konulardan birisi de, uzlaşılan vergilerin gecikme faizi ile ilgili. Mükellefler tarh edilecek ya da edilen vergi ve kesilen cezalara karşı uzlaşma yoluna başvurarak uzlaşıyorlar ve konunun burada kapandığını düşünüyorlar. Ancak sonradan uzlaştıkları verginin bir de gecikme faizi olduğunu ve bunun uzlaşma kapsamına girmediğini öğrendiklerinde ise başlıyorlar veryansın etmeye. Haklı olmasına haklılar da, yapılacak bir şey yok, çünkü yasal düzenleme böyle!

Bize göre, hazır uzlaşmanın kapsamının genişletilmesi hususu konuşulurken, gecikme faizi de uzlaşma kapsamına alınmalı, uzlaşma sonrasında mükelleflere faiz sürprizi yapılmasından artık vazgeçilmeli.

Gerek tarhiyat öncesi ve gerekse tarhiyat sonrası uzlaşmalarda dosyaların bekleme süresi yasal olarak düzenlenmeli, yasal bir süreye bağlanmalı. Bu şekilde, hem mükelleflerin hem de Maliye’nin hak kayıpları önlenmeli.

Bazı konular da, açılan tüm davalar Maliye aleyhine sonuçlanmış olabiliyor. Buna rağmen, bu konularda yine raporlar yazılabiliyor, cezalı vergi tarhiyatları yapılabiliyor. Mükellefler ise, emsal kararlara dayanarak dava açıp, söz konusu tarhiyatları kaldırıyorlar. Bize göre, bu konularda yazılan raporlara karşı uzlaşma yoluna başvurulduğunda, uzlaşma komisyonu, ilgili konuda verilmiş yerleşik yargı kararlarını dikkate alarak yüksek oranlar üzerinden uzlaşma yapabilmeli, mükellefleri dava açmaktan vazgeçirilebilmeli.

Şu anki düzenlemeye göre, uzlaşma sonucu kesinleşen vergi ve cezaların uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesi gerekiyor. Uzlaşmaya varıldıktan sonra üzerinde uzlaşılan tutar kesinleşmekte olup, söz konusu tutarın süresinde ödenmemesi halinde uzlaşma geçersiz sayılmıyor, ancak, kesinleşen tutarlar üzerinden gecikme zammı hesaplanıyor.

Üzerinde uzlaşılan vergi ve cezanın öngörülen sürelerde ödenmemesi uzlaşmadan beklenen amacın gerçekleşmemesine neden oluyor. Uzlaşma sonucunda mükellef ödeyeceği vergi ve cezayı önemli tutarda azaltırken, Maliye alacağını erkenden tahsil edemiyor.

Bize göre, uzlaşma sonucunda kesinleşen vergi ve cezaların süresinde ödenmemesi halinde uzlaşmanın geçersiz sayılacağına ilişkin bir düzenleme yapılmalı.

Dünya | Abdullah TOLU