Bugün sizlere, otomobil sahibi olmak zenginlik göstergesi mi, otomobil alanların bütçeye katkılarını ve neden birinci el otomobil bulunamıyor konularındaki görüşlerimi paylaşacağım.
Geçen hafta kabine toplantısından sonra açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin kötü olduğunu iddia edenlere “2001-2022 yılları arasında araç sayısının 3 kat arttığını ve birinci el otomobil bile bulunamadığını “ifade ederek karşılık verdi.
Bugün sizlere, otomobil sahibi olmak zenginlik göstergesi mi, otomobil alanların bütçeye katkılarını ve neden birinci el otomobil bulunamıyor konularındaki görüşlerimi paylaşacağım.
ÜÇ KAT ARTIŞ DOĞRU
Ülkemizde 2001 yılında 8.521.650 adet taşıt aracı var iken bu rakam 2022 yılı Mayıs ayı verilerine göre 25.704.749'a ulaştı. Bu rakamın bugün itibari ile %54.2'si otomobillerden oluşmaktadır. Her yıl ortalama 1 milyon yeni aracın trafiğe çıktığı ülkemizde, elektrik ve hibrit aracın toplam araç içindeki payının %10.7'ye ulaşmış olması da sevindirici.
Otomobil alanlar Maliye'nin en çok sevdiği grubu oluşturuyorlar. Neden mi?
Sıfır otomobil alıyorsanız; 2002'de silindir hacmine göre değişen %27 ile %50 arasında Özel Tüketim Vergisi ödüyordunuz. Bugün alırsanız; silindir hacmi ve otomobilin fiyatına göre %45'ten başlayıp %220'ye kadar çıkan oranlarda Özel Tüketim Vergisi ödüyorsunuz. Burada bitmiyor tabii ki, araç bedeli ve Özel Tüketim Vergisi üzerinden %18 de Katma Değer Vergisi ve aracınız için her yıl ocak ve temmuzda 2 taksit halinde Motorlu Taşıtlar Vergisi ödüyorsunuz. Bitti mi, hayır. Kullandığınız aracın yakıtı üzerinden Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi de ödeyerek, bütçeye katkılarınızı sürdürüyorsunuz. Bugün itibari ile 1 litre motorinde, Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi olarak toplam 6.5 TL ödediğinizi hatırlatmak isterim.
Maliye, motorlu araçlardan alınan Özel Tüketim Vergisi olarak 2020 yılında 46.6 milyar TL, 2021 yılında 66.3 milyar TL ve 2022'nin ilk altı ayında 60.6 milyar TL tahsilat yaptı. Ek bütçe ile konulan yeni hedef ile yılsonunda tahsilat hedefi ise 142.1 milyar TL oldu.
Geçen yılın ocak-haziran döneminde motorlu araç Özel Tüketim Vergisi olarak 31.2 milyar TL tahsil edilmiş iken, bu yılın aynı döneminde tahsilat %94'lük bir artış ile 60.6 milyar TL oldu. Otomotiv pazarı aynı dönemde %9 daralıyor iken nasıl oluyor da Özel Tüketim Vergisi tahsilatı %94 artıyor diye sorabilirsiniz. Özel Tüketim Vergisi aracın değeri ve motor silindir hacmine göre alındığı için ve son iki yılda otomotiv sektöründe fiyatlar en az %300 artmış olduğundan; araç satışları azalmış olmasına rağmen, vergi matrahı yükselmiş ve vergi tahsilatı artmıştır.
Scrap Car Comparison adlı İngiltere merkezli şirket, geçen yıl dünyada en ucuz otomobil alınacak ülkelerle ilgili bir araştırma yaptı. Bu araştırma kapsamında; her bir ülkenin yıllık ortalama kazançlarıyla yakıt ve sigorta ücretlerini karşılaştırarak, sadece araba satın almanın değil, araba kullanma maliyetlerini de hesapladı. Buna göre; dünyada en ucuza araç satın alınabilecek ülkeler olarak Avustralya, ABD ve Danimarka ilk üçte yer aldı. Avustralya'da otomobil satın almak için yıllık ortalama gelirinin sadece %49.48'i yeterli olurken, bu oran ABD'de %54.87 ve Danimarka'da ise %60.34 olarak hesaplandı.
Araştırmada ayrıca en pahalıya araç satın alınan ülkeler de açıklandı. Türkiye zirveye oynarken, Arjantin ve Kolombiya bizi takip etti. Yayımlanan listeye göre; Türkiye'de otomobil satın almak isteyen bir kişi, yıllık ortalama gelirinin %652.29'una yani 6.5 katına ancak orta sınıf bir otomobil alabiliyor.
EKONOMİ KÖTÜ İSE NEDEN OTOMOBİL TALEBİ VAR?
Dünya genelini kapsayan 1.000 kişiye düşen araç sayısı istatistikleri, Türkiye'de 1.000 kişiye 250 araç düştüğünü gösteriyor. Yani ülkemizde her 4 kişiden birinde araç var. Bu sonuç bizi dünyada 189 ülke arasında 64'üncü yapıyor. Her seferinde bizi kıskanıyor dediğimiz Almanya ‘da ise 1.000 kişiye düşen otomobil sayısı 628.
Türkiye, 2015 yılında dünyanın en büyük 16'ncı ekonomisi iken, bu yıl 21'inci sıraya geriledi. Kişi başına düşen milli gelirimiz 2013 yılında 12.500 dolar iken bugün ise 9.000 doların altına düşmüş durumda.
Bu şartlarda neden otomobil talebi var sorusunun birçok nedeni var. Enflasyonun daha da yükseleceğini ve bir daha otomobil alamayacağını düşünenler ya yeni otomobil almayı ya da otomobillerini yenilemeyi tercih ettiler. Negatif reel faize karşı otomobili yatırım aracı olarak görüp, araç satın alanları da unutmayalım. Türkiye'de kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ile gelir dağılımındaki adaletsizlik nüfusun 8 milyonluk bir bölümünün talebinin, hiçbir şeyden etkilenmemesi sonucunu doğurmuştur. Otomobil talebinin çok büyük bir kısmı nüfusun bu bölümüne aittir. Bu nedenlere pandemi etkisini de eklememiz gerekmektedir. Pandemi nedeniyle toplu taşımayı kullanmak istemeyenler de otomobil talebinde artışa katkıda bulundular.
Birinci el otomobil bulunamamasının nedeni; hem çip krizi hem de otomobil ithalatının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından idari zorluk çıkartılarak engellenmesidir. Distribütörler dışında ithalat yapmak imkânsız hale getirilerek, binlerce araç gümrük kapılarında bekletilmektedir. Çok kısa zamanda ithalat sorununun çözüleceğini düşünüyorum. Aksi takdirde; bütçedeki motorlu taşıt Özel Tüketim Vergisi hedefi tutmaz.
Otomobil zenginlik sembolü değil bir ihtiyaçtır, özgürlüktür. Ülkeyi yönetenlerin, işlerin yolunda gittiğini söylemek için “her evin önünde bir araba var” söyleminin içi boştur. Satılan otomobillerin çok büyük bir bölümünün şirket aktiflerine kayıtlı olduğunu da unutmayalım. Vatandaş para kazanmış, bedelinin üç katına varan vergi ödemiş araç almış. Sizi neden rahatsız ediyor? Bedelini siz mi ödediniz?
Siz önce dünyada en pahalı otomobilin neden Türkiye'de satıldığını açıklayın.
Sözcü | Nedim TÜRKMEN