Modern kölelik, gözler önünde gizlenmiş durumda ve dünyanın her köşesinde hayatla derinlemesine iç içe geçmiştir.

 Her gün, insanlar kandırılarak, zorlanarak veya zorla istismar edici durumlara sokulmakta ve bu durumlardan kaçamamakta veya ayrılmamakta. Her gün, onların zorla yaptıkları ürünleri satın alıyor veya hizmetleri kullanıyoruz ve bunun gizli insan maliyetini fark etmiyoruz. 

2021’de herhangi bir günde tahmini olarak 50 milyon insan modern kölelik içinde yaşıyordu ve bu 2016’dan bu yana 10 milyon kişi artış gösterdi. Walk Free’nin hazırladığı Küresel Kölelik Endeksi (GSI), 160 ülke için modern kölelik konusunda ulusal tahminler sunmaktadır. Walk Free’nin hazırladığı son raporda Türkiye ile ilgili tespit ve değerlendirmelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. 

2023 Küresel Kölelik Endeksi’ne göre, 2021’de herhangi bir günde Türkiye’de 1.3 milyon kişinin modern kölelik içinde yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu, ülkedeki her bin kişi başına 15.6 modern kölelik yaşayan insanın bulunduğu anlamına gelmektedir. Ayrıca, bölgede modern kölelik içinde yaşayan en yüksek toplam insan sayısına sahip ikinci ülke olup, küresel olarak ilk 10 arasında yer almaktadır. Bu tahmin, çocukların silahlı çatışmalarda kullanılması veya organ ticareti amacıyla insan ticareti gibi konuları içermemekte olup, bu tür olayların Türkiye’de gerçekleştiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’da değerlendirilen 47 ülke arasında modern köleliğin en yüksek yaygınlığa sahip olduğu ülke olup, küresel olarak da en yüksek yaygınlığa sahip ülkelerin arasında 5. sırada yer almaktadır.

İTHALAT VE KÖLELİK 

Modern kölelik riski taşıyan ithal ürünler, Türkiye sınırları içinde modern kölelikten etkilenmekle kalmamakta; dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olarak, diğer G20 ülkeleri gibi ithal ettiği ürünler aracılığıyla modern kölelik riskine maruz kalmaktadır. Tüm zorla çalıştırma vakalarının neredeyse üçte ikisi, küresel tedarik zincirleriyle bağlantılı olup, işçiler çeşitli sektörlerde ve tedarik zincirinin her aşamasında sömürülmektedir. Zorla çalıştırmanın çoğu, tedarik zincirlerinin en alt kademelerinde, yani ham maddelerin çıkarılması ve üretim aşamalarında gerçekleşmektedir. 

Türkiye yıllık olarak 5.3 milyar ABD Doları değerinde zorla çalıştırma kullanılarak üretilmiş olma riski taşıyan ürünler ithal etmekte ve G20’nin bir parçası olarak küresel ekonomide önemli bir etkiye sahip olmasına rağmen, hükümet ve iş dünyası tedarik zincirlerinden modern köleliği ortadan kaldırmak için herhangi bir adım atmamıştır. Örneğin; işletmelerin risk minimizasyonu politikalarını uygulama eylemleri hakkında rapor vermelerini veya zorunlu insan hakları durumu değerlendirme yasalarını uygulamalarını gerektiren yasalar veya politikalar getirilmemiştir. 

Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’da modern köleliğe karşı en savunmasız ülkeler arasında yer almaktadır. Bu savunmasızlık, büyük ölçüde devam eden Suriye çatışması gibi çatışmaların etkileriyle tetiklenmekte ve yoksulluk, göçmenler ve azınlık gruplarına yönelik ayrımcılık ve son yıllarda kadın hakları ve korunmalarının kötüleşmesi ile birleşmektedir. 

Türkiye 2022’de, kadınlara yönelik şiddetle mücadele etmek için Avrupa Konseyi’nin bir antlaşması olan İstanbul Sözleşmesi’nden, bunun Türkiye’nin “sosyal ve aile değerlerine” aykırı olarak eşcinselliği “normalleştirmek” amacıyla kullanıldığı gerekçesiyle çekilmiştir. Türkiye’deki kadınların yaklaşık yüzde 40’ı aile içi şiddete maruz kalmış olup, 2020 ile 2021 yılları arasında aile içi şiddet vakalarında yüzde 65 ve kadın cinayetlerinde yüzde 14 artış bildirilmiştir. Son yıllarda zorla evliliklere karşı korumaları zayıflatma girişimleri de olmuş, örneğin, mağdurlarıyla evlenen tecavüz faillerine af önerilmiştir.

Mücadele Yetersiz...

Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’da modern köleliğe yanıt verme konusunda en az eylem yapan ülkeler arasında yer almakta olup, değerlendirilen 52 ülke arasında en alt çeyrekte yer almaktadır. 

Walk Free’nin Küresel Kölelik Endeksi çerçevesinde Türkiye değerlendirmesinin eksik kaldığını fark ettiğinizi düşünüyorum. Bu eksikliği biz tamamlayalım. Türkiye, çalışabilir nüfus 65 milyon iken, kayıtlı çalışanı 22 milyon 800 bin, kayıt dışı 10 milyon kişinin istihdam edildiği, nüfusun %25’inin devlet yardımı ile hayatını idame ettirdiği, en düşük ve ortalama emekli aylığı ile asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülke. Türkiye, Avrupa’da 15-24 yaş arası nüfusta, ne eğitim ne de iş hayatında yer almayan 2.6 milyon gence (ev genci ) sahip olması nedeniyle birinci sırada yer alıyor. Buna karşılık nüfusun %1’inin yaratılan gelirin %14,6’sına tek başına sahip olduğu bir ülke. 

Eğitim ile sınıf atlamanın imkansız hale getirildiği, barınma ve beslenme sorunu yaşayan insanların yaşadığı bir ülke haline gelmesi de vahim. 

Sonuçta Türkiye nüfusunun %80’nin modern kölelik koşullarında yaşadığı, geleceğe ilişkin hayal bile kuramayanlar ülkesi haline geldi.

Yaşasın Türkiye Yüzyılı!