1990 ‘lı yıllar. Henüz Yeminli Mali Müşavirliğe yeni başladığım yıllar. O sırada teşviklerin karşılığında nakit ödemeler yapılıyordu....

1990 lı yıllar. Henüz Yeminli Mali Müşavirliğe yeni başladığım yıllar. O sırada teşviklerin karşılığında nakit ödemeler yapılıyordu. Türkiye Kalkınma ve Turizm
Bankalarına raporlar hazırlıyoruz ve yatırım yapan firmalara raporumuzla nakit olarak teşvikler ödeniyordu.

O sırada, yatırımları teşvik amacı ile Türkiye Kalkınma Bankasınca, yatırımcılar tarafından gerçekleştirilmekte olan yatırımların özkaynaklardan fiziken gerçekleştirilen kısmına mevzuatta belirtilen oranda nakdi prim ödeniyordu. Yeminli Mali Müşavirlere de bir tebliğle yatırımları inceleme, raporlama ve Türkiye Kalkınma Bankasına başvurma görevi verilmişti.

Bankaya başvurular geliş sırasına göre, önce mali, sonra da fiziki olarak gerçekleşme durumları tesbit edilerek raporlanıyordu. Bankada ilgili komitece değerlendirildikten sonra prim tahakkuk ve ödemeleri yapılıyordu. (Mevzuatı hatırlatmak gerektiği kanaatiyle bu hatırlatmaları yaptım. Çünkü yıllar yıllar geçmiş olan bir konuyu da anlatmak gerekiyordu)

YMM olarak firmalarla inceleme ve rapor hazırlama anlaşması yaptıktan sonra, bana gelen yatırımcı taleplerini çok titiz bir şekilde inceleyip düzgün raporlar hazırlayıp bankaya sunuyordum. Banka uzmanları benim inceleyip bankaya sunduğum raporların çok düzgün olduğunu söylediklerinde mutlu oluyordum. (Bu biraz da öğünmek gibi oluyor ama yazdıklarım doğru, yani övünmek için değil)

Banka ilgilileri, çok güzel ve eksiksiz rapor hazırlayan iki YMM den biri sizsiniz diyorlardı.  O tarihte bankada prim uygulamalarının yani KKDF müdürü Durhasan Vural idi.

Neden mi bunları hatırladım, tabii daha yazacağım.

O tarihlerde Ankara’daki yetkili Sayın Durhasan VURAL. Geçen gün bir telefon çaldı. 30 yıl geçmesine rağmen beni unutmamış. Durhasan Vural emekli olmuş ve Bursa’ya yerleşmiş.
Facebookta beni ve son yazdığım kitabı görmüş ve beni buldu. İşte aşağıda Durhasan Vural. İki tane 80 lik adam. Ama her ikimiz de işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan ve korkacak hiçbir şeyi olmayan insanlardık. Gerek ben, gerekse de Durhasan bey, yıllar sonraki bu buluşmamızdan çok memnun olduk. Bunun üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Kendi açımdan ise Durhasan beyin beni yıllar sonra hatırlayarak araması çok da güzel bir anı idi. Yeminli Mali Müşavir olarak yazdığımız raporlar unutulmamıştı demek ki. Efendim, özellikle unutulmayan olay ise şimdi anlatacağım bir inceleme raporu ve bu raporun Ankara’ya ilgili Bakanlığa götürülüşü idi.

Bursa’daki otomobil firmalarından birisi, yeni bir yatırım yapmıştı. Bu yatırımın incelenerek raporunun yapılmasını ben üstlenmiştim. Yatırımın incelenmesi ve raporun hazırlanması 6 (altı) ay sürdü. Aynı anda bir rapor daha bitmişti. Biten rapor İstanbul’a teslim edilecekti.


Otomotiv firmasının raporu ise Ankara’ya teslim edilecekti. Ankara’ya teslim edilecek rapor 4 veya 5 bavul tutuyordu. Ne yapayım da bir gün kazanayım derken, Pazartesi günü İstanbul raporunu teslim etmeye, gece İstanbul’dan Ankara’ya yataklı tren ile gitmeye ve 4-5 bavulluk raporu da Salı günü teslim etmeye karar verdim.

İstanbul’daki raporu teslim ettim.

Solda ben Cevdet Akçakoca, sağdaki ise Durhasan Vural.

1-312-18

Bildiğiniz gibi Haydarpaşa garı aşağıdaki gibi idi. Bu arada tek başımayım. Raporla Haydarpaşa garına geldim. Ankara yataklısını bekledim ve bavulları trene yükledim. Gece uyudum ve sabaha karşı Ankara’ya Ankara garına indim. Bir taksiye bavullarla raporu yükledim ve ilgili bankaya gittim.

Haydarpaşa garı

3-14

İstanbul Ankara treni

4-9

4 veya 5 bavul

Valiz

Rapor teslimi ve Prof.Dr. Oktay Güvemli ile tanışma.

Bankanın önüne bir taksi ve 4-5 bavulla gelince herkes şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Neyse, raporu Durhasan Vural’a teslim ettim ve onlar bundan sonra gereğini yapacak ve onların incelemesinden sonra yatırımcı otomotiv firmasına parası ödenecekti.

Prof DR Oktay güvemli

6-2

Bu sırada hiç tanımadığım, ama dikkati çeken, kelli felli biri yanıma sokuldu. Sen Cevdet Akçakoca’sın değil mi dedi. Evet siz dedim ve Oktay Güvemli olarak kendini takdim etti. O da benim gibi İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi ve İşletme Enstitüsü mezunu idi. İsmini duyduğumuz çok çalışkan verimli, öncü bilim adamı, yazar ve akademisyendi. 1935 doğumlu olup Muhasebe ve Finans Tarih Vakfı kurucusudur. Bir çok kongreleri ve konferansları organize eden başkanlığını yapan bir bilim insaın. Beni tanımış olması ve ilgilenmesi ben çok memnun etti.

1982-1992 yılları arasında yatırım danışmanlığı yaptı. 1989 yılından itibaren de yeminli mali müşavir olarak çalışmalarını sürdürdü. Güvemli, bir yandan akademik alanda çalışmalar yaparken, öte yandan akademik hayatın dışında da aktif çalışmalarda bulunmuştur. Benim o otomobil firması raporunu yazdığım yıllar onun da Yeminli Müşavirlik yaptığı yıllara denk gelmişti.

Özellikle muhasebe tarihi konusundaki 4 ciltlik kitabına da hayrandım. Kendisini 2019 da kaybettik.