Sümerbank Merinos, bana herhalde en az 4-5 yıllık bir tahsilde öğrenebileceğim bir takım bilgiler, eğitim bilgiler verdi.
3568 sayılı yasadan 20 yıl önce tek düzen hesap planını öğrendim. Uyguladım. Dünya yapak piyasasını öğrendim.
Tekstil ve floş piyasası hakkında bilgiler edindim. Okulda öğrendiğim bütçelemeyi burada en iyi şekilde uygulamayı gördüm.
Arkadaşlığın önemini de gördüm.
Özellikle arkadaşlarım İbrahim Uzan ve rahmetli Sami Balaban bütün bildiklerini hiç kıskanmadan bana öğrettiler. Ben de çok iyi bir talebeyim.
İthalat konusunda daha önceki bilgilerime ilaveten tekstil ve hammaddeleri ithalatını, tahsis almayı ve özellikle Ticaret Bakanlığında iş başarmayı öğrendim. Bu bilgiler ileride şirket kurma konusunda bana çok faydalı olmuştur. Ticaret bakanlığı ve Ankara deneyimi aynı zamanda Anonim şirketçilik konusunda çalışmamı sağladı.
Merinosta en yakın arkadaşım bir zamanların efsane kalecisi Acarlı, Merinoslu Erhan Erdener oldu. O tarihten bu yana 50 yıldır arkadaşız ve ailece de arkadaşız.
Erhan Erdener ve ailesinden bir fotoğraf, bembeyaz olan ailenin en büyüğü Erhan Erdenerin son resimlerinden biridir.
Biz, mahalle komşuluğundan apartman komşuluğuna geçen ilk nesillerdeniz ve apartman komşuluğu ve mahalle komşuluğunu birlikte yaşayan nesillerdeniz.
Erhanların evinde kiracıyız. 1970 li yıllarda su kesintileri yapılıyor.
Hanımlar sokak çeşmelerinden birlikte su taşıyorlardı. Bu unutulmaz bir anıdır.
O evde kiracı iken oğlum doğdu. Her iki aile çocuklarımızı birlikte büyüttük, birlikte sevdik.
ARABA SEVDASI DEĞİL, ARABA SEVDASININ ETKİLERİ:
O evde iken 110 bin km. de bir Murat 124 aldım. Turkuaz mavisi idi. Akşam eve geliyorum, arabayı park etmek için evin önündeki kaldırıma çıkamıyorum. Bütün apartman bana bakıyor, nasıl ter döküyordum bir bilseniz?
Araba sabah çalışmıyor. Ben direksiyona geçiyorum, hanım arabayı itiyor, aşağı doğru gidiyor ve arabayı çalıştırmaya uğraşıyoruz, araba bir kum yığınına saplanıyor. Ne günler, bu arada hanım o sırada 44-45 kg.
Erhan'ın ailesi ile birlikte Kumla'dan geliyoruz.
Kalabalığız.
Araba tam Kurtul köyünü geçince hararet yapıyor. Erhan bağırıyor, TEMP TEMP duruyor, arabayı dinlendiriyoruz ve sonra gülüyoruz. Aradan yıllar geçti, hala TEMP dediğimizde gülüyoruz.
Bir de ailece Çanakkale seyahatimiz var ki tam bir macera idi.
1970 li yıllarda Gelibolu'ya motor içinde, korkunç bir rüzgar altında geçtik.
Donduk, donduk.
Daha çook maceralarımız var, ama daha sonra bunları da sırası geldiğinde paylaşacağım.
Bir beyefendi Hüsamettin Başımi, şu anda 87 yaşında olmalı, o zamanlar Merinos Fabrikasının ticaret müdürü idi. Başbakanlık yüksek denetleme kurulu üyesi olarak çalışma hayatından ayrılmıştır.
Son bir resmi
Sadettin Akkiprik, sonraları sanayi bölgesinde de çalışan, sanayiin gelişmesine yardımları olan o devrin insanlarından ve ağabeylerimizden biridir.
Kaymas Akkalay, sonraki yıllarda Türkiye'de tekstilde İspanyol makinelerini tanıtan, boya makineleri imalatı yapan, yatırımların ve sanayiin danışman öncülerinden olmuştur
Akif Madaralı, önce merinosun muhasebe müdürü, sonra İpekiş'in genel müdür muavini olarak hayatımda büyük etkisi olanlardandır. Meşhur, Fikret Madaralının kardeşidir, onun sayesinde Fikret Madaralı ile de dost olmuştuk.
Bursalı gazetecilerle ilk tanışmamı sağlayan, gazeteciliğin ne olduğunu bilerek bilmeyerek bana öğreten Sayın Ayhan Sayın yazılı basın konusunda bilgi sahibi olmamı sağlamıştır.
Aysel Güse Alpaslan, Türkiye'de de hanımların her işi başarabileceğini ispat eden bir hanım efendidir ve merinostaki şefimdir.
Merinosa girerken Sait Emin Bildirener'e siz burada kaldığınız müddetçe ayrılmayacağım demiştim. Kendisi 1972 yılında Merinostan ayrılıp Petkim'e genel müdür muavini olarak geçti. Ben de artık sözümde durmayıp ayrılabilirdim.
Ancak şunu belirtmek isterim ki Sait Emin Bildirener de en az benim onu sevip saydığım kadar beni seviyordu ve ölünceye kadar iş hayatımda bir baba gibi hareket etti, beni takip etti, bana nasihatler verdi. Tecrübelerini aktardı. Kendisine sonsuz müteşekkirim ve daima fatiha okuyorum.
Bir önceki yazımda belirtmiştim.
Bursa Organize Sanayi Bölgesi gelişiyor ve yeni yeni fabrikalar kuruluyordu.
Bunlardan İpsan Sentetik İplik Sanayi A.Ş. nin başında yine Sümerbanktan ayrılma bir genel müdür vardı. Feridun Şahin. İpsan'a benim gibi bir insan lazımmış. Beni özel olarak takip etmiş, araştırmış. Bir gün davet ettiler. Görüştük.
İthalat işlemleri muhasebesi, tek düzen hesap planı ve bütçeleme konusu öncelik olmak üzere muhasebe şefi oldum. Muhasebe müdürüm ise Sükan Bayraktar idi.
İpsan ve Feridun Şahin'den ben çok şeyler öğrendiğimi söylerim, o da hayır ben senden öğrendim derdi. O da ölünceye kadar beni takip eden, benimle ilgilenen bir büyüğümdü. Ben okullarda okuduklarımı işimde uygulayan bir insandım. Feridun Şahin de bu çalışmalarımı takdir eden, destekleyen ve önümü açan bir insandı. Bu çalışmalarımın sonuçlarını kendisine sunduğumda o da iş takibi için bir takım tablolar geliştiriyordu.
Feridun beyin işle ilgili bu tablolarını daha sonraki bütün iş hayatımda tatbik ettim. Bu sebeple ben ondan çok şey öğrendiğimi söylüyordum. O ise benden öğrendikleri ile iş takibi tablolarını geliştirdiğini söylüyordu. İlk fizibilite raporumu Feridun Beyle birlikte yapmıştım.
İpsan macerası, sanayi bölgesindeki idarecilerle tanışmak, muhasebeciler toplantıları ve 1972-1976 arasındaki sanayi tecrübelerimi de yazılarımda anlatacağım.
LifeBursa | Cevdet AKÇAKOCA