Teknoloji tarihi her ne kadar ütopyacı değilse bile gelecek hakkında daha mutlu, sağlıklı ve keyif odaklı bir yer olarak gören iyimser düşüncelerle dolu.Fakat teknoloji de ki her yeni icat(olumlu veya olumsuz etkisi olsa da)hayatımıza birçok değişimi beraberinde getirdiği de bir gerçek.
2014 yılında biyomühendisler insan beynini örnek alarak, bir milyon nörona ve milyarlarca sinapsa karşılık gelen 16 “nöro-çekirdek” çipten oluşan, geleneksel bilgisayarlarla karşılaştırıldığında bilgi işleme hızı 9.000 kat ve enerji verimliliği 40.000 kat daha fazla olan bir devre geliştirdi. IBM, işler durumda bir kuantum bilgisayar hayalinin nihayet gerçek olacağı bir “altın çağ”ın eşiğinde olduğumuzu ilan etti. Yeni bir dünyanın eşiğindeyiz.
Hepimizin özellikle çalışma hayatımızda “gelişme hızı ikilemi” dediğimiz sorunla baş edebilmemiz şart. Peki, gelişme hızı ikilemi ne demek? Bunu anlamak için Albert Einstein’ın izafiyet teorisinden faydalanabiliriz. (İzafiyet teorisini, kuantum fiziğini ve E=mc 2 denklemini bulan kişi de “dahi” olduğu kabul edilmeden önce uzun bir süre görmezden gelindi ve hatta kendisiyle alay edildi.)
Einstein bize zamanın göreceli bir kavram olduğunu gösterdi. Birçok kişi sorunlarına yaratıcı çözümler bulma konusunda istekli davranmadığı gibi tam aksine sorunlarını hasıraltına süpürme eğilimleri daha yaygın.
Akıllı Telefonlar:İletişim teknolojilerinde yaşanan bu gelişmeler akıllı telefonların kapasitelerini ve dolayısıyla kullanım alanlarının sınırını da geliştirmektedir. Akıllı telefonlarda on binlerce kişinin iletişim bilgileri saklanıyor. Grafik işlemciler ve donanımsal özellikler de bulunuyor, GPS cihazları bir rota izlememize gerek kalmadan bizi gideceğimiz yere ulaştırıyor, uygulamalarla çalışan akıllı bileklikler bundan on yıl öncesinde kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde aldığımız ve yaktığımız kalorileri ve zindelik düzeyimizi takip edebiliyor, konuşma ve mesajlaşmanın dışında, internette gezinmek, alışveriş yapmak, bilgiye ulaşmak, müzik dinlemek, basit tasarımlar yapmak ve oyun oynamak gibi birçok avantaja sahipler. Aslında akıllı telefonların tüm bu işlevleri geçekleştirmesini sağlayan en temel özelliği internete bağlanabiliyor olmaları.
Akıllı arabalar: Otomobiller zaman içinde tasarım üretim ve satış-pazarlama alanlarında bir dönüşüm geçirerek günümüzde teknoloji harikası araçlar haline geldi. Buna son teknoloji ürünü sensörleri, kameraları, radarları, lidarları ve çipleri eklediğinizde, çok büyük bir değişime tanıklık ettiğimiz açık.
Akıllı Lastikler: Lastikler artık otomobile entegre tüm donanım sistemiyle ve sürücüyle konuşmaya başladı. Yani yolun genel durumu, lastiğin basıncı, sağlamlığı, frenlere etki edebilecek tüm mekanizmadaki durum anlık olarak iletilir hale geldi. Bu da güvenliği maksimum düzeye çıkardı. Uzmanlara göre 5 yıla kadar akıllı olmayan hiçbir lastik üretilmeyecek.
Akıllı Tabelalar:Tanıtım amaçlı kullanılan yazıların, görsel resim ve grafiklerin sürekli değiştirilme imkânını bizlere sunan bir teknoloji harikası oldular.İşletmenin hizmet verdiği sektöre özel olarak da tasarlanabilmekte ve kişilere yapılan çalışmalar veya satışa sunulan ürüne özel hazırlanabilmekteler.
Akıllı Klozetler: Teknoloji banyolarımızda da hızla yaygınlaşıyor. Su tasarruflu musluklar, masaj yapan duşlar, akıllı diş fırçaları gibi birçok örnek sayılabilir. Ancak son 2-3 yıldan beri klozetler de teknolojiden faydalanıyor. İlk olarak Japon şirketlerin geliştirdiği akıllı klozetler, artık yerli ve yabancı birçok şirket tarafından üretilmeye başlandı. Sensör teknolojisiyle donatılan yeni nesil klozetlerin yanına yaklaştığınızda elinizi bile sürmeden kapağı otomatik olarak açılıyor. Oturak ve taharet musluğundan akan suyun sıcaklığı ise ortama göre ayarlanıyor. Bazı modeller akıllı telefon uygulaması üzerinden kontrol edilebiliyor. Bazı modellerin yanında ise özel bir kumanda veriliyor.
Ancak en çok dikkat çeken özelliklerin başında ise kurutma özelliği geliyor. Kumandalar aracılığıyla sıcaklığı ayarlanabilen hava sayesinde kurutma işlemi yapılabiliyor. Kısaca yeni nesil klozetler önümüzdeki dönemlere damga vuracak gibi görünüyor. Hatta belki de tuvalet kâğıdı kullanımını ortadan kaldıracaklar.
Akıllı Fabrikalar: Yeni sanayi devrimi endüstri 4.0’ laakıllı fabrikaların ortaya çıkışını tetikleyen en önemli unsur, firmalarda insan ya da alet hatalarından kaynaklanan, üretim faaliyetlerinin aksaması olarak kabul edilebilir. Bu durumun sonucunda da mevcut problemin ortadan kaldırılması için otomasyon sistemlerinin bir sonraki aşamaya geçmesini sağlayan akıllı fabrika anlayışının gelişim süreci başlamıştır.Akıllı fabrika sisteminin yarattığı en önemli avantaj, üretim sürecinin her aşamasının kontrol altında olması. Ortaya çıkabilecek hata ya da arızaların ön görülebilme olanağının bulunmasıdır. Bu ön görünün ortaya çıkmasını da makinelerin ve üretim hattının tüm aktörlerinin birbiriyle iletişim içinde olmaları sağlamaktadır.
Yukarıda yazılan örnekleri çoğaltmak mümkün, aletler akıllanıyor, beyaz eşyalar akıllanıyor,akıllı gözlük,spor ayakkabıları hatta belinize taktığınız kemerler (kilo aldıysanız size söylüyor) akıllanıyor. Akıllı evler yapılıyor, akıllı şehirler inşa ediliyor vs. vs.
“Akıllanan teknolojiyi aklımız almıyor.”
Peki ya insanlar;bu gelişme hızı ikilemi karşında onlar ne yapıyor?İnsanlar da akıllanıyor mu?
Peki ya bukadar akıllı cihazların hiç dezavantajları yok mu?
Endişe yaratan en temel konulardan biri, eskiden eşyalar akılsız, insanlar akıllıydı. Dolayısıyla eşya (para dâhil) insana değil, insan eşyaya (paraya) hükmederdi.
Son yıllarda hayatımıza giren akıllı cihazların insan zekâsını geriletip geriletmediği ya da zihnimizin çalışma biçimini değiştirip değiştirmediği tartışma konusu.Hayatımıza büyük ölçüde bilgisayar, telefon, internet, televizyon ve para hükmediyor. Beynimiz âdeta devre dışı!
“Kullanılmayan organ işlevini yitirir” kuralınca, kullanmaya kullanmaya beynimiz önemli ölçüde işlevini yitirdi!İnsanlar önemli telefon numaralarını hatırlayamıyor, harita kullanma sanatı tarihe karıştı, eşi görülmemiş fitness aletlerini kullanabilmemize rağmen obezite ve yaşam tarzına bağlı hastalıklar kronik bir sorun haline geldi.
“Teknoloji akıllandı da sanki biz yavaşladık”
Ortada bir paradoks var: Cihazlar bizim yerimize ne kadar fazla iş yaparsa, doğal ortamımızla ve ritmimizle daha az temas ediyoruz ve bedenimizle zihnimizi daha az çalıştırıyoruz.
Düşünemiyoruz, doğru düzgün cümle kuramıyoruz, derdimizi anlatamıyoruz, derdimizi paylaşamıyoruz, hatta konuşma adabını unuttuk, tartışamıyoruz bile.
140 karakterle dünyaya hükmettiğimizi zannederek, hüküm altında tükeniyoruz.
Yazar ve psikolog Douglas Lise buna keyif tuzağı adını veriyor. İnsan beyni doğal olarak en kolay yoldan, en keyif verici şekilde iş yapmaya yöneliyor, diyor. Fakat bir işi yapmanın en kolay yolu her zaman o işi yapmanın en iyi yolu olmuyor.
Kitabının yazarı NicholasCarr, internetle ortaya çıkan anında bilgi edinme kültürünü sorguluyor. Carr, TheAtlanticMonthly için kaleme aldığı makalede şöyle diyor: “Zihnim artık bilgileri internetin sunduğu gibi almak istiyor: Yani parçacıkların hızla hareket ettiği bir akış içinde. Bir zamanlar kelimelerden oluşan bir denizde dalgıçtım. Artık bu denizin yüzeyinde jet ski’yle dolaşır gibi ilerliyorum.”
Araştırmacılar bilişsel düşünceyi ve yeni ortaya çıkan dijital dünyanın onu nasıl şekillendirip düzenlediğini incelemeye daha yeni başlıyor olsa da bir şey kesin: Beyinlerimiz teknolojiye uyum sağlamak için değişip evrimleşecek. Zekâmız artacak mı yoksa yapay zekânın gölgesinde kalarak gerileyecek mi, bunu zaman gösterecek.
Kaynak:
Faydalı olması ümidiyle…
Özkan ÇİNAR
Mali Müşavir/SPK Denetçisi
Yönetim Danışmanı/Eğitmen
Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)