Bir garip dolandırıcılık...
Yine 1990'lı yıllardayız. Bu yıllar özellikle çok önemli. Çünkü 1960'lardan sonra başlayan sanayi hamlesi, rahmetli Özalla birlikte dışa açılmaya dönüşmüş, ithal ikamesi esaslı yatırımlar yerine dünyaya meydan okuyacak ihracat ve rekabet esaslı yatırımlara dönüşmüştür.
Bir otomotiv yan sanayi şirketinden bahsedeceğim. Şirket, büyük atılımlar, yatırımlar yapıyor, devamlı büyüyor, yurt dışına açılıyor, hatta yurt dışında fabrika bile alıyor. Elemanlar geliyor gidiyor, şirket büyüdükçe ithalat, ihracat, pazarlama ve muhasebe elemanları yeterli olmamaya başlıyor. Daha iyileri alınıyor.
Bir gün, eski muhasebe müdürünün ayrıldığını söylediler ve ne kadar şanslı olduklarını ilettiler. İstanbul İşletme Fakültesi ve İşletme İktisadı Enstitüsü mezunu süper bir muhasebe müdürü almışlar. Hatta bir başka şansları da bu müdürün hanımı şimdilik Ankara'da imiş ve Danıştay Vergi Tetkik Hakimi imiş. Yatırım, teşvik, muhasebe, pazarlama, ithalat, ihracat bilgileri bizleri bile aşan bir ölçüde imiş. İsmi de Mehmet Bey imiş.
Neyse, en kısa zamanda Mehmet Bey'le tanıştık. Ama bizim yıllardır insanlar hakkında bir takım tecrübelerimiz var. Arkadaş, hakikaten çok oturaklı ama yerine oturmayan bir şeyler var. Neticede, patron seçmiş, yapılacak bir şey yok. Kabulleneceğiz.
Ama bir müddet sonra, bilgisayarda bazı menülere müdahale etmeye çalıştığını gördük. Hesap planını akıl almayacak şekilde değiştirmeye çalışıyor. Yerine oturmayan konular artmaya başladı. Hiçbir yerden de başkaca bilgi gelmiyor. Ama ben İşletme Enstitüsü mezunuyum. Okula telefon ettim ve beyefendinin ismini söyler söylemez. EYVAH dediler o adam Bursa'ya mı geldi. Aman dikkat. Kendisi lise mezunudur. Son derece zeki bir insandır. Evli değildir. Çok güzel yalanlar uydurur ve herkesi de inandırır. İşletme Enstitüsü ismini kullandığı için yapılan takip sonunda hapiste yatmıştır. Hapisten yeni çıkıp İstanbul'da kalamadığı için demek ki Bursa'ya gelmiş, biz mahkeme evraklarını da size gönderelim diye bilgi verdiler ve evrakları gönderdiler.
Evrakları gerek patronun önüne ve gerekse beyefendinin önüne koyunca, Mehmet Bey hiiiiç ses çıkarmadan hemen ayrıldı. Firmaya da hiçbir zarar verememişti. Neyse, bizim seçtiğimiz yeni bir muhasebe müdürü işe başladı ve firmada işler tekrar yolunda gitmeye başladı.
Daha önce yatırım konusunda yardım ettiğim, raporlar yaptığım bir müşterim o yıl beni hiç aramadı. Zaten işimin çokluğundan ben de kendisi ile çalışmak istemiyordum.
Ancak, herhangi bir ihtiyaçları olduğunda yine de arıyorlar veya yeni Yeminli Mali Müşavirlerine istediği bilgiyi veriyordum. Nasılsınız diye kendilerine uğradım. Patron, DPT yatırım teşvik uygulama dairesinden emekli yeni bir müdür aldıklarını çok memnun olduklarını söyledi. Bundan sonra yatırım teşvik işlerinin daha yakından, bizzat firma içinden takibi ile daha iyi olabileceğini söylediler. Memnun olduk. Beyefendi ile tanışalım dedik ama tesadüfe bak ki, beyefendi o sırada dışarıya çıkmış. Tanışamadık. Aradan epey bir zaman geçti. Bir gün, o bahsettiğim patron telefon etti. Amann Cevdet Bey, ne olur bir uğra diye. Uğradım ki, teşvik belgesi yanmış, bir çok ceza yemişler, beyefendi ortalıkta yok. Çekmiş gitmiş, yüklü miktarda da avans almış ve götürmüş. Biraz daha konuşunca bu beyefendinin bizim bir önceki firmadaki Mehmet Bey olduğu ortaya çıktı.
Tam o sırada, yine bir sanayici arkadaş telefon etti. Bize yatırım işinde, firma içinden takip edecek, hem muhasebeyi, hem pazarlamayı, hem yatırımı, hem ithalat ve ihracatı çok iyi bilen bir eleman müracaat etti. İşe almayı düşünüyoruz. Senin de bir görüşmeni isteriz dediler. Eleman yanlarında imiş, hemen gelebilir miyim diye sorarken, eleman benim ismimi duyunca, görüşmeyi kesip hemen iş yerini terketmiş. Çok şükür firma bir zarara uğramadan kurtulmuşlar. Bu beyefendi, bu olaydan sonra Bursa'yı terketti. Bursa'da bulunduğu birkaç aylık dönemde firmalara büyük zararlar verdi.
Ama adamın cesaretine, öz güvenine, zekasına hayran oldum. Allah, bütün işletmeleri bu tip nitelikli dolandırıcılardan korusun inşallah.
Cevdet AKÇAKOCA | Ekohaber