Son yıllarda bir kısım kitlelere aktarılan servetin boyutu bu rakamlarla açıkça görülmektedir. Toplumun geniş kesimlerinin yoksullaşmasının yanında, ufak bir azınlığın nasıl palazlandığını bu rakamlar açıkça göstermektedir.

Credit Suisse Bankasının yayınladığı Türkiye ile ilgili ekonomik rapor gerçekten çok düşündürücü. Raporda Türkiye’nin toplam servetinin 1 trilyon 41 milyar dolar olduğu, bu servetin Yüzde 40’ının nüfusun sadece yüzde 1’inde bulunduğu, ayrıca nüfusun en zengin yüzde 10 diliminin toplam servetten aldığı payın yüzde 69.8 olduğu belirtilmektedir.

Ne yazık ki, ülkenin ekonomik durumunun en net özeti böyle. Son yıllarda bir kısım kitlelere aktarılan servetin boyutu bu rakamlarla açıkça görülmektedir. Toplumun geniş kesimlerinin yoksullaşmasının yanında, ufak bir azınlığın nasıl palazlandığını bu rakamlar açıkça göstermektedir.

Bu rakamların ne ifade ettiğini basit bir örnekle belirtmek gerekirse, ülkenin servetinin 10.000 TL olduğu, nüfusunun da 100 kişi olduğunu kabul edelim. Bu 10.000 TL servetin 4.000 TL’si sadece bir kişinin olurken, geriye kalan 6.000 TL’si ise 99 kişinin olmaktadır. Bu durumda bir kişi 4000 TL varlığa sahipken, diğer alt gruptaki bir kişi 61 TL varlığa sahip olduğu anlaşılmaktadır.

İkinci veriye bakıldığında ise üst grubu yüzde 10’a çıkardığımızda, geriye kalan yüzde 90’a düşen pay daha da azalmaktadır. Diğer bir ifadeyle, 10.000 TL’nin 7.000 TL’lik bölümü 10 kişinin olurken, 3.000 TL’lik kısmı 90 kişinin olmaktadır. Alt grupta kalan 90 kişinin her birine düşen pay 33 TL olurken, üst grupta yer alan 10 kişinin her birinin payı 700 TL’dir.

Bu adil olmayan dağılımın çarpık görünümü sosyal yaşamda da açıkça görülmektedir. Az bir kesim inanılmaz savurganca harcama yaparken, geniş halk kitleleri ise günlük yaşamını sürdürmenin acılı mücadelesini vermektedir. Deniliyor ya kullanılan arabalara, lüks mekanlara bakın ekonominin nasıl iyi işlediğini görürsünüz. Oralarda olanlar sözünü ettiğimiz yüzde 10’luk kesimdeki kişilerdir. O görüntülere aldanılmasın. Matematik yalan söylemez.

Böylesine çarpık bir servet bölümünün olduğu bir ülkede adaletten, hukuktan, insana saygıdan ve tüm değerlerin doğruluğundan söz etmek mümkün değildir.

Ne yazık ki, sürdürülen ekonomik politikalarda bu dağılımı düzeltecek önemli bir değişiklik gözlenmemektedir. Bu nedenle mevcut servet dağılımının adil olma yönündeki beklentilerde olamadığı gibi, durumun daha da kötüleşeceği endişesi taşınmaktadır.