Gözlemlediğim kadarı ile E” logolu ve ışıklı olan bu levhalar ışığı, eczanelerin açık kaldığı zaman aralığında yanmakta, gece nöbetleri esnasında yanıp sönmekte, eczanenin kapalı olduğu zaman aralığında ise yanmamaktadır. Bir reklâm amacının dışında, sağlık sorunları dolayısıyla eczane arayanlara eczanenin yerini kolayca bulmalarını sağlamak düşüncesi ile ihdas edilmiş bu uygulama, hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinde de mevcuttur.
Bu logolarda, eczanenin adı, adresi veya telefonu yahut eczacının adı gibi, eczaneye özgü bilgiler yer almaz. Benzetecek olursak, soyut trafik işareti gibidirler. Dolayısıyla eczaneler bu levhayı kendi reklamları için koymazlar. Çünkü onların zaten, eczanenin ve eczacının adlarını, adres ve telefon bilgilerini gösteren levhaları camekân veya vitrinlerinde mevcuttur. Eczanelerin bu “E” logolu ışıklı levhayı -zorunlu olarak- kullanmaları, 12.04.2014 tarih ve 28970 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış bulunan “Eczacılar Ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik”in 25/3. maddesindeki yükümlülüklerinden kaynaklanmaktadır.
Ancak belediyeler, bu soyut yer belirtici levhaları, bir ilân ve reklâm tabelası gibi görmekte ve bu tabelalardan Belediye Gelirleri Kanunu kapsamında bulunan “ilân ve reklâm” vergisi talep etmektedirler.
Benim de haksız olduğuna inandığım bu uygulama, yargı kararlarına da konu olmuştur. Bu süreci de aktaralım.
Türk Eczacılar Birliği’ne bağlı odaların belediyelere yaptıkları “E” logolu levhalardan ilân ve reklâm vergisi alınmaması başvurularının reddi aleyhine açtıkları davalarda bazı Bölge İdare Mahkemeleri davaları kabul ederken bazıları “red işlemi ile eczacıların hukuki durumunu etkileyen bir hâlin ortaya çıkmadığı ve bir davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlemin bulunmadığı” gerekçeleri ile davaları reddetmiştir. Bunun üzerine konuyu ele alan Danıştay Bölge İdare Mahkemesi Kararları Arasındaki Aykırılığın Giderilmesi Hakkında Karar ile “başvuruların reddinin eczacıların ilân ve reklâm vergisi karşısındaki hukuki durumunu açıklayıcı nitelikte olduğu, onların hak ve yükümlülükleri üzerinde bir değişiklik yapmadığı ve bu nedenle icrailik vasfı olmadığı, icrailik vasfı olan işlemlerin tarh ve tahakkuka ilişkin vergilendirme işlemleri olduğu” gerekçeleri ile kararlar arasındaki aykırılığın bu davaların reddinin gerektiği yönünde giderilmesine karar vermiştir (E. 2022/3 K.2022/6 T.18.5.2022).
Danıştay’ın bu kararına katılma olanağı bulamamaktayım. Önce, kararda konunun esası değerlendirilmemiştir. İşlemin icrailik vasfının konunun esası değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği görüşündeyim. Burada Danıştay, “levhalar vergiye tabi değildir, bu nedenle başvuruların reddi yerinde değildir” veya “levhalar vergiye tabidir, bu nedenle başvuruların reddi yerindedir” şeklinde esasa dayalı karar verse idi, bu karar sonrası yapılacak tarhiyatları önlemek veya yol açmak biçiminde bir hukuki öngörü ortaya koyabilecek, hukuki istikrarı sağlamak adına yol almış olacaktı. Bu karar ile kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarının, meslek mensuplarının menfaatlerini koruma yolunda atabileceği adımlar veya kamuya yöneltecekleri taleplerin değeri de zedelenmiş olmaktadır. Öte yandan kamuya yöneltilen işlemlere zımnen veya açıkça verilen olumsuz yanıtların dava edilebilirliğinin de tartışma konusu yapılması gerekmektedir. Neyse, bu tartışmayı idare hukukçularına bırakalım.
Oysa Danıştay’ın burada esas’ı tartışmasına dahi gerek yoktu. Çünkü Danıştay bu kararından önce zaten “E” levhalarının ilân ve reklâm vergisine tâbi olduğuna hükmetmişti. Danıştay’ın yine Bölge İdare Mahkemesi Kararları Arasındaki Aykırılığın Giderilmesi Hakkında Kararı ile “İlgili düzenlemelerde faaliyetleri reklam yasağına tabi kılınan eczaneler tarafından iş yerlerinde kullanılan levhaların ilan niteliğinde olduğu ve bu ilanın ise 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca ilan ve reklam vergisinin konusuna girdiği, 2464 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi hariç söz konusu levhalar için vergi istisnası tanınmasını öngören bir yasal düzenlemenin bulunmadığı sonucuna” varmıştır.” (E.2021/8 K.2022/1 T.19.1.2022).
Danıştayın bu kararı da tartışılabilir nitelikte ve kendi içerisinde çelişiktir. Verginin konusu Kanunda, “Belediye sınırları ile mücavir alanları içinde yapılan her türlü İlân ve reklâm” yapmak olarak belirlenmiştir. Danıştay’ın kararında da belirtildiği üzere, bazı meslekler ve eczaneler reklâm yasağına tabi olup bu yasağı ihlal etmeleri disiplin cezasını gerektirmektedir. Dolayısıyla reklâm yasağına tabi bir faaliyeti, ilân ve reklâm vergisi kapsamında görmek bir çelişkidir. Bir başka çelişki de meslek mevzuatlarınca tabela veya levha zorunluluğu ihdas edip sonra bunu vergiye tabi kılmaktır.
Artık yargı kararlarına da konu olmuş bu çelişkinin kanun koyucu tarafından giderilmesi gerekmektedir. Aslında Gelir İdaresi yönetimi, ilgili mevzuatı ile reklâm yasağına tâbi ve tabela veya levha kullanma zorunluluğunda olan meslek mensuplarının kendi meslek birliklerince belirlenecek ölçütlerdeki levhalarının kanunun konusu dışında kabul edilmesi gerektiğine ilişkin bir genel tebliğ ile de bu sorunu çözebilir.