Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen hafta yüksek maaş zamlarının enflasyonu tetiklediğini belirterek, ücretlerin hedef enflasyona göre belirleneceğini açıkladı.
Eylül 2021 ile Haziran 2023 arasında enflasyonun sebebi; faiz, soğan terör örgütü (STÖ) ve üç harfli zincir marketler olarak gösteriliyordu. Seçim sonrası atanan yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen hafta yüksek maaş zamlarının enflasyonu tetiklediğini belirterek, ücretlerin hedef enflasyona göre belirleneceğini açıkladı. Önümüzdeki yıl, asgari ücretin yılda iki kez yerine bir kez belirleneceği açıklamaları ile birlikte konuyu değerlendirdiğimizde; suçlu bulundu, dağılabiliriz artık.
Bugün sizlerle; Türkiye'de enflasyonun nedeninin yüksek ücret artışları olup olmadığının yanıtını beraber bulacağız.
ENFLASYON RAKAMLARI DOĞRU OLMADIĞI İÇİN KEYNESYEN TEORİYE GÖRE DEĞERLENDİRME YAPILAMAZ
Ana akım enflasyon teorilerinin içinde en çok kabul gören teorilerden biri Keynesyen enflasyon teorisidir. Bu teori, şirketlerin üretim maliyetlerinin, özellikle de işçilik maliyetlerinin artmasının fiyatları da artıracağını öngörür. Enflasyon, emek gücü arzına ve ona olan göreli talebe bağlıdır. İşsizlik oranı ne kadar düşükse ve mevcut arza göre emek gücüne olan talep ne kadar yüksekse, ücretler dolayısıyla da fiyatlar da o oranda artacaktır. Böylece Keynesyen teori; ücret-fiyat sarmalı çerçevesinde artan reel ücretlerin enflasyonu körüklediğini ileri sürer.
Türkiye'deki yüksek enflasyonu “Ücret-Fiyat Spirali Yaklaşımı” ile açıklamaya çalışmak zorlama ve gerçeği gizleme amacına yöneliktir. Yıllar itibari ile TÜFE ile ÜFE arasındaki makasın, enflasyonu içeren TÜFE rakamına yapılan müdahaleler ile açılması ile birlikte açıklanan enflasyona göre verilen ücret artışları, reel bir artışa değil nominal bir artışa neden olmuştur.
Ülkemizde, 2022 yılının ikinci yarısı için uygulanmış olan 5.500 TL asgari ücrete göre oluşan asgari ücretin satın alma gücü, 2023'ün ilk yarısı için belirlenen ve uygulanan 8.506 TL'den daha fazla idi. Asgari ücret tutarının geçmişe göre ciddi oranda artırılmış olması, enflasyon rakamları doğru olmadığı için reel bir artış yaratmamıştır. Eylül 2021 ile Eylül 2023 arasında emeklilerin %120, asgari ücretlilerin ise %70 satın alma gücü kaybına uğramalarına rağmen, hâlâ enflasyonun nedeni olarak yüksek ücret artışlarını göstermek hedef saptırmaktır. Kaldı ki, sendikacılığın bu kadar güçsüz olduğu bir ekonomide ücretlerin reel olarak arttığına kim inanır?
Ayrıca ülkemizde işçilik maliyetlerinin üretim maliyetleri içindeki payının üçte birin altında olması da bu teoriyi çürütmektedir.
TÜİK verilerine göre bile; 2016 yılında sermayenin gelirden aldığı pay %41.1'den 2023'te %54'e ve aynı dönemde işgücünün gelirden aldığı payın %40.5'ten %25.4'e düşmesi her şeyi açıkça ortaya koymaktadır.
Şirket kârları nasıl patladı?
Ülkemizde, Temmuz 2023 tarihi itibari ile toplam çalışan sayısı, kayıt dışı dahil, 31.671.000 kişidir. Yani ülkenin sadece 1/3'ü çalışmaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu'na kayıtlı toplam 18.118.185 çalışanın %38'i asgari ücret alıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 2022 faaliyet raporunda yer alan Muhtasar Beyanname özetlerine göre; çalışanların sadece 46.000 ile 48.000'i aylık net 70.000 TL'den fazla alıyor ise yüksek ücret zamları nasıl enflasyona neden oluyor?
Türk-İş tarafından hesaplanan ve açıklanan yoksulluk sınırı 43.433 TL, açlık sınırı 13.334 TL iken ve nüfusun %60'ı bu eşik rakamların altında yaşamını sürdürmeye çalışıyorken, nasıl oluyor da bu insanlar ülkedeki enflasyonun nedeni olmayı başarıyorlar?
Ülkemizdeki yüksek enflasyonun kaynağını; yanlış faiz politikası sonucunda hızla artan döviz kurunda, ithalata bağımlı üretim ve ihracatta, dört kat artan banka kârlarında, sanayideki yüksek reel kâr artışlarına, ev ve arabanın yatırım ve kâr aracına dönüşüp spekülatif fiyat artışlarına neden olmasında aramak gerekiyor.
Ülkemizde enflasyon döngüsünün ana itici gücü, yükselen kâr marjlarıdır. Hal böyle iken, ücretleri işaret etmek, sanal ücret/fiyat sarmalı yaratmaya çalışmaktır. Yİ-ÜFE rakamları ile yükselen kâr marjlarını 2015 ile 2023 yılları arasında karşılaştırdığımızda; kâr marjlarının %15'lerden %100'lere çıktığını kolayca görebiliriz.
100 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez, şu anda ücretli olarak çalışanların, çalışarak ev ve araba sahibi olamayacakları bir dönem yaşadıklarından haberdar olmayanların, ücretlileri hedef tahtasına oturtmaları normal. Alınan ücretleri geri istemediklerine dua edelim…