Hazine ve Maliye Bakanlığı geçtiğimiz perşembe günü ağustos ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerini açıkladı. İktidarın ekonomi biliminden ve rasyonaliteden kopuk ekonomi politika ve uygulamalarının yansımalarını, 2022 bütçesinde de görmeye başladık.
2022 bütçe gelir ve gider hedefleri aşılınca haziran ayında ek bütçe çıkarıldı ama bütçede öngörülen 278.4 milyar liralık bütçe açığı rakamı değiştirilmedi. Daha sonra eylül başında yayımlanan Orta Vadeli Program’da ise bütçe açığı tahmini 461.2 milyar liraya çıkarıldı ve kafalar iyice karıştı.
2021 yılı ağustos ayında 40.8 milyar lira olan bütçe fazlası, 2022 Ağustos ayında 3.6 milyar lira bütçe fazlasına geriledi. 2022’nin ilk sekiz ayında (ocak-ağustos dönemi kümülatif) bütçe gelir gerçekleşmeleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 102.6 oranında artarak 1 trilyon 736.3 milyar liraya yükseldi, bu gelirlerin içindeki vergi gelirleri ise yüzde 106.9 oranında artarak 1 trilyon 474.5 milyar liraya çıktı. 2022 yılının ilk sekiz ayında bütçe gider gerçekleşmeleri ise önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 90.7 artarak 1 trilyon 735.2 milyar lira oldu.
Böylece 2022’nin ilk sekiz ayında bütçe gelirleri, bütçe giderlerinden fazla arttığı için 2021 Ocak-Ağustos dönemi kümülatif bütçe dengesi 37.5 milyar lira açık vermişken 2022 Ocak-Ağustos döneminde bütçe 33.1 miyar lira bütçe fazlası vermiş oldu. Ancak ayrıntıları analiz ettiğimizde sürekliliği olmayan sağlıksız bir bütçe karşımıza çıkıyor.
ENFLASYON, FİKTİF MATRAHLARI VE VERGİ GELİRLERİNİ BÜYÜTTÜ
2022’nin ilk yarısında işletme karları üzerinden alınan geçici kurumlar vergisi ve dolaylı (ÖTV, KDV gibi) vergilerin, bütçe gelirlerini artırdığını görüyoruz. Yüksek enflasyon ortamında işletmeler, enflasyon artışlarını içeren kazanç ve cirolar (bazıları daha fazlasını) elde etti. Enflasyon muhasebesi de uygulanmadığı için Hazine daha fazla vergi toplamış oldu. 2022’nin ilk sekiz ayında Geçici Kurumlar Vergisi tahakkuku, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 212.2 oranında artmıştır. Ancak enflasyonun, adil olmayan bir vergileme rejimi olduğu ve sürdürebilir olmadığı unutulmamalıdır.
Öte yandan bütçede yılın başında Merkez Bankası’ndan kâr ve faiz transferi gibi bir seferlik gelirler de var. Daha önemlisi faizler, paylar ve ceza gelirlerinin, ilk sekiz ayda önceki döneme göre yüzde 107.4 oranında artarak 150.4 milyara yükseldiğini görüyoruz. Bunun önemli bir kısmını Hazine’nin TÜFE’ye endeksli tahvil ihracı nedeniyle elde ettiği primli satış (faiz) gelirleri oluşturuyor. Ancak bugün bütçeye gelir olarak kaydedilen bu rakamlar, gelecekte katlanmış faiz giderleri olarak bütçeye geri dönecektir.
SEÇİME DOĞRU KAMU HARCAMALARININ FRENİ PATLADI
2022’nin ilk sekiz aylık bütçe gerçekleşmelerinin gider tarafı büyük sorunlar barındırıyor. Önceki yılın ilk sekiz ayında BOTAŞ, TMO, TCDD, Elektrik Üretim AŞ gibi kamu kurumlarına verilen sübvansiyonlar (borç verme), 21.5 milyar lira iken bu dönem 150.5 milyar liraya çıkmıştır. Baskılanan döviz kurlarına rağmen kur korumalı mevduatın (KKM), ağustos ayında bütçeye getirdiği yük 15 milyar lira, altı aylık toplam maliyeti ise 75.6 milyar liraya çıkmıştır. Buna KKM nedeniyle vazgeçilen yaklaşık 10 milyar liralık vergi gelirlerini de dahil etmek gerekir. KKM’nin Merkez Bankası’na altı ayda getirdiği yük ise yaklaşık 95 milyar liradır.
İktidar, seçimler yaklaştıkça siyasi popülizm amaçlı kamu harcamalarını artırmaya başladı. Bir de sosyal konut projesi gibi maliyetlerinin çoğu seçimden sonraya sarkan projeler varsa bunlar ballı börekli proje oluyor. Murat Kurum, ilk etapta 250 bin konutla başlatılan sosyal konut projesinin, bütçeye maliyetinin yaklaşık 170 milyar lira olacağını söyledi. Yüksek inşaat maliyetleri, enflasyon ve belirsizlikler, bu projede kamuya maliyetin daha da yükseleceğini gösteriyor. Dar gelirli gruplara yapılacak elektrik, doğalgaz fiyat sübvansiyonların ve diğer sosyal yardım giderlerinin giderek artacağı anlaşılıyor.
Buna karşın ekonomik canlılığın göstergesi olan dahilde alınan KDV’nin, ağustos ayında temmuz ayına göre yüzde 34 oranında düştüğünü görüyoruz. Ağustos ayına ilişkin PMI verileri, kapasite kullanım oranlarındaki gerileme ve reel kesim güven endeksindeki düşüş gibi öncü göstergeler de ekonomik büyümenin yavaşlayacağını teyit ediyor.
Dolayısıyla kamu harcamalarının arttığı ancak vergi gelirlerinin nispeten azaldığı bir sürece giriyoruz. Bu durumda OVP’de öngörülen 461.2 milyar liralık bütçe açığı da aşılacak demektir.
Cumhuriyet | İrfan Hüseyin YILDIZ