Kanun, Türkiye’nin hem Anayasa’daki çevre koruma yükümlülüklerine hem de uluslararası anlaşmalar kapsamındaki yükümlülüklerine/ taahhütlerine dayalı bir dönüşüm sürecini yasal çerçeveye oturtuyor.

Sera gazı emisyon izni

Kanun teklifi gereğince; doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmeler, bu faaliyetleri gerçekleştirebilmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Başkanlığı bünyesindeki İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan “sera gazı emisyon izni” almak zorunda olacaklar (md.9/3). Kanun kabul edildikten itibaren üç yıl içinde bu iznin alınması gerekiyor (Geçici md.1/2). Bu izin, belli bir ödeme (teorik olarak “harç”) karşılığında olacak (md.12/1-a).

“Doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmeler” Kanun teklifinde belirlenmemiş, Başkanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüş (md.9/3). AB mevzuatında, doğrudan sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetler, enerji üretimi, ağır sanayi ve kimya sektörlerinde yoğunlaşmakta.

Kapsam içine giren işletmeler, her bir ton CO₂ eşdeğeri emisyon için, yıl sonunda “tahsisat” tesliminde bulunacaklar (md.9/5). Tahsisat, karbon salım hakkını temsil ediyor. ETS kapsamında tahsisatlar kural olarak ya açık artırma yoluyla ya da ücretsiz olarak dağıtılacak. Açık artırma yönteminde, belirli periyodlarda ihale edilen tahsisatlar en yüksek fiyatı veren alıcalar tarafından alınacak ve burada Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmayacak (md.9/8). Ücretsiz tahsisat ise, tarihsel emisyon verileri veya kıyaslama ölçütleri nispetinde tesislere verilecek. Kanun teklifinde, geçiş döneminde ücretsiz tahsisatların söz konusu olabileceği belirtilmekte (md.9/6).

Tahsisat yükümlülüğünün, eşdeğer miktarda karbon kredisi ile karşılanması mümkün (md.11/1).

Yeni kurulan işletmelerin üretim faaliyetlerine başlamadan önce sera gazı emisyon izni alması, mevcut tesislerin sera gazı emsiyon izinlerine göre üretimi gerçekleştirmeleri, faaliyet değişikliklerinde ise bu izinlerini güncelleme veya iptal ettirmeleri gerekli. Aksi halde yüksek idari para cezaları söz konusu (md.14/4-b). Tahsisat teslim yükümlülüğünü yerine getirme zamanından önce tesislerin faaliyetine son vermesi, işletmenin tasfiyesi, konkordato kararı alınmış olması teslim yükümlülüğünü yerine getirmesine engel teşkil etmeyecek (md.9/10).

Bildirim ve raporlama ödevi

İşletmelerin bir diğer ödevi ise, bilgi vermeyle ilgili. Bu bağlamda Kanun teklifinde özellikle “doğrulanmış sera gazı emisyon raporu” düzenlenmiş durumda. Rapor Başkanlığa teslim edilecek (md.4). Raporun zamanında sunulmaması halinde idari para cezası söz konusu olacak, bu ceza ETS’ye tabi işletmelere iki kat olarak uygulanacak (md.14/1). Ayrıca, işlem kayıt sistemindeki hesaplarda yer alan tahsisatlar üzerinden teslim yükümlülüğünün ifası dışında işlem yapması engellenecek (md.14/4-a).

Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması

Teklifin en önemli özelliklerinden biri, AB’dekine benzer bir Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurmasıdır. Kanun teklifinde, ETS, “sera gazı emisyonlarına bir üst sınır belirlenmesi ilkesine dayalı olarak çalışan ve tahsisatların alınıp satılması suretiyle sera gazı emisyonu azaltımını teşvik eden ulusal ve/veya uluslararası piyasa temelli mekanizma”, ETS piyasası ise, “Tahsisatların ve/veya emisyon ticaretine ilişkin uygun görülen standartlaştırılmış diğer sözleşmelerin alım satımının gerçekleştirildiği, piyasa işletmecisi tarafından organize edilip işletilen ve düzenli faaliyet gösteren birincil ve ikincil piyasalar” şeklinde tanımlanmakta.

Ulusal bir Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) kurulması ise öngörülmemiş. Ancak, Türkiye’nin Gümrük Bölgesinde ithal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını ele almak için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması “kurulabileceği” belirtilmiş (md.8/1-ç).

AB’de birbirini tamamlar şekilde öngörülen bu iki mekanizmayı, ayrı bir yazı konusu olarak önümüzdeki ayrıca ele alacağım.

Kaynak: Dünya | Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR