Bilanço kalemleri bazen bize çok şey anlatır, yeter ki doğru soruları soralım. Özellikle bir şirketin kasa hesabı ve ortaklara borçlar hesabı aynı anda şişmeye başlamışsa, orada bir hikâye olabilir.
Peki nedir bu hikâye? Gelin birlikte düşünelim…
1. Satışlar Gerçek, Ama Defterlerde Yoksa…
Bazen şirketler yaptığı satışların tamamını resmiyete dökmez. Yani fatura kesilmez, satış “yok” gibi davranılır. Ama para gelir, o para bir yere konulmalıdır. Kasa hesabı şişer. Peki bu para nasıl açıklanır? “Ortak verdi” denir ve 331 Ortaklara Borçlar hesabına yazılır.
Yani aslında satıştan kazanılmış ama ortak borcu gibi gösterilmiş. Bu, açıkça bir muhasebe hilesi ve vergi kaçırmanın klasik yöntemlerinden biri.
2. Ya Ortak Gerçekten Para Verdiğini Söylüyorsa?
Elbette bu da mümkün. Ortak şirketin sıkıştığını görmüş, cebinden para koymuş olabilir. Ama burada da sormamız gereken sorular var:
Bu borç belgelendi mi?
Ne zaman geri ödenecek?
Bu işlemin ticari bir mantığı var mı?
Eğer bu soruların cevabı yoksa, bu işlem zamanla “örtülü sermaye” sayılabilir ve şirket ciddi risklerle karşı karşıya kalabilir.
3. Adat Faizi Nerede?
Ortak şirkete para verdiyse, bu bir borç ilişkisidir ve borçların faizi olur. Yani adat faizi hesaplanmalıdır. Hesaplanmadıysa, şirket ortak lehine kazanç aktarmış sayılır ve bu da vergiye tabi olur. Birçok şirket bu ayrıntıyı atlıyor.
4. Bilançoda Makyaj mı Var?
Bazen şirketler güçlü görünmek ister. Bankaya, yatırımcıya, ortaklara… Kasa dolu, bilanço parlak görünsün diye sanki ortaktan borç alınmış gibi gösterilir ama ortada gerçek para yoktur. İşte bu da bilançonun makyajlanmasıdır ve incelemelerde mutlaka ortaya çıkar.
Yani, Kasa ve 331 hesabı birlikte kabarıyorsa, dikkatli olunmalı.
Gerçekten borç mu var?
Yoksa satış mı gizlenmiş?
Faiz hesaplandı mı?
Her şey şeffaf mı?
Akif Göktürk
|Vergi Müfettişi |Eğitmen |Kamu İç Denetçisi |Bilirkişi