Muayenehaneye hamilelik kontrolüne giden kadının, doktorundan duyduğu ilk kelam;
Bakın çocuğun kalp atışlarını duydunuz mudur ?
Zamanımızın en popüler konularından biridir DENETİM. Volatil¹ bir zemin üzerinde denetim hortumcularının zaman damgasıdır. Zaman, ilgili veya paydaş kurumların, ülkeyi daha bir yaşanacak seviyeye yükseltmek uğruna eksik ve yanlış veya hatalı davranışlarında olan hep yeni doğacak olan bir mesleğin kadükleşerek, meslektaşa yük olmasının tam da denetim takvimidir.
Anı yaşayarak, an be an geleceğimize doğru koştuğumuzun farkındalığında akla gelen ticari bir sektör olarak, bu alanda kimler, nasıl duruşlar sergileyerek, hakkıyla bu işi kotarabilecek? Muammanın içinde sürüklenirken, bunun farkında olmak, öyle kolay olmasa gerek... Devamlı bir söz döğüşünde nasılsa herkes klavyenin başında bir başkalaşarak, varım demekte.
Öyleyse neden boşa geçiyor bu zamanlar..? Niye hiç kimse denetimi nasıl yaparız? Sorumluluklarımız ne diye sormadı? Neden eksiğiz? Boş ve tenekeci konuşmaları bırakarak eğitilmeliyiz gerçeğinde uyanarak, elimizi taşın altına koymuyoruz.?
Denetim, kendi izinde emin adımlarla geleceğin prezantable bir ticari sektörü olarak ilerlerken; bu işi yöneten ve yönlendiren Kurum ( Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) ) değil, fakat denetçilerin hazır olmadıkları ve sabırsız oldukları ortadadır. Denetimi yöneten ve yönlendiren ve hatta gözetenin yanlış ve yavaşlıklarından bahsedebiliriz. (!)
Mamafih denetimi kotaracak denetçiler, hatta boş monologlar ile örgütlenmeyi bir takım, "denetim hortumcularına" bıraktıkları için, gerçeğe uyandıkları vakit çoktan iş işten geçmiş olacak. Biz yine hantal meslek kanunumuz olan 3568² 'den bir şeyler dilenerek dolaşacağız.
An itibari ile "Islık Çalarak" geleceğe yürümemiz gerekir. Ya yoksa dernek adı altında, özellikle yönetim kurulu elitistleri (!), maalesef boy aynasında seyretmeye devam edeceğiz. Denetim alanının bir ekip işi olduğu bir vakadır.
Kimsenin bu konuda bir endişesi olmadan kabul edeceği bu durum hakkında, bir şeyleri tekrar tekrar yazmanın bir anlamı yok.
Tek tek bireylerin birleşerek, kuvvet olmaları gerçeğini insanlara hatırlatmamız gerekir.
Toparlayıcı olmak, güçleri birleştirmek, v.s…(!)
Yoksa akıl okuma yanlışlığına girerek kimse kendine ayrılan cürümü fazlaca abartmamalıdır.
Kümeleşmeler veya ötekileştirmeler ile kısa bir süre bir yere kadar yol alabilirsiniz.
Evet doğru...(!)
Lakin bu bölünmeler ile asıl gücü ortadan kaldırdığımızın çoğu zaman farkında bile değiliz.
Hak ve hukukta eşitlik olduğu hükmünden yola çıkarak ister birey ve isterse A.Ş, Dernek, Oda, Birlik v.s. en güçsüzünden en güçlüsüne kadar ve hatta en güçlüsünden de en zayıfını korumak adına, metodlaşmak gerekir…
Dolayısı ile bu alanda " free zone " olmaz..
Örgütlü topluma yapılan yolculukta öncelikle didişmeler yerine ortak bir konsensüs ile uyanmaları gerçekleştirmek gerektiğinin altını çizmekte fayda var. Yoksa yatıp, kalkıp da henüz daha yasası, yönetmeliği v.s. oluşmaya devam eden, BAĞIMSIZ DENETİM sektöründe, aldığı belgenin kendine verdiği titr ile aleme yolculuk edecek insanlar ile uğraşmanın bir anlamı yok. Kimseye bir şeyde kazandırmaz ayrıca…
Vicdanınızda kendinize mahkeme kurun.
Kendimizi yormamızın, şu saatten sonra, mesleğimize veya meslektaşımıza ne faydası var…
Bu kısır döngü niye?
KGK hesaplarında denetime girecek firmalar ile sektörde varlığını devam ettiremeyecek veya bir yere bağlanamayacak biçare mahsun ve masum ile âleme yolculuk edecek DENETÇİ İNSANLARININ tahmini belli bir seviye oranına yükselmeleri, 2025 yılı olarak kabul edilmekte sanırım.
Bu istatistikleri hemen hemen herkes kendi kafasında çok basit olarak yapmakta.
Böyle ise vavelyaya hacet olmadan eli yeten, gücü olanın bir şeyler yapma zamanı.
Denetim yapamasa dahi diyelim, ameline yazılacak güzelliklere imza atmalı.
Materyal pozisyon elbet önemli.
Hâsılı, maneviyat önde olmalı, ideası olmayan birey ufuksuz bir geleceğe yolculuk eder.
Yaratılış, bir kalp atışı ile başlar. Evet ama, ağrısız da olmaz…!
Saygılarımla… 30.Ocak.2016