Hani bir bilmece var ya, “Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane!” diye. İşte, yazımıza konu olan düzenlemede böyle bir şey! Yüzde 2 vergi ödeyerek, 8 avantaj kazanabiliyorsunuz.
Bunda şaşıracak bir şey yok, şu anda yıl sonuna kadar geçerli böyle bir uygulama var. Kapsama giren şirketlerin yıl sonuna kadar söz konusu düzenlemeden yararlanarak, ciddi vergisel avantajlar elde etmeleri mümkün. Hem de hiçbir risk almadan, üstelik tamamen yasal.
Konu tam olarak ne ile ilgili?
Konu, bir defaya mahsus yüzde 2 oranında özel bir vergi ödenmesi karşılığında işletmeye kayıtlı taşınmaz ve ATİK’lerin (amortismana tabi iktisadi kıymet) yeniden değerlemesi ile ilgili (VUK Geçici Mad. 31/7, 530 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği).
Yeniden değerleme düzenlemesi zaten yürürlükte değil mi?
Maalesef, yeniden değerleme müessesesi yürürlükte değil. Neden mi? Çünkü, 1984 yılından itibaren taşınmaz ve ATİK’lerin değerinin yükseltilmesini (güncellenmesini) sağlayan “Yeniden Değerleme Müessesesi”, 2003 yılında “Enflasyon Düzeltmesi”ne geçişle beraber yürürlükten kaldırıldı. Yani, 2003 yılından bu yana işletmeye dahil iktisadi kıymetler için yeniden değerleme yapılamıyor. Enflasyon düzeltmesi ise, 2003 ve 2004 yılları için yapıldı, sonraki yıllarda ise aranılan şartlar oluşmadığı için yapılamadı. Yani, şirketler 17 yıldır yeniden değerleme ve enflasyon düzeltmesi yapamıyor.
Yeni düzenlemeyle tam olarak ne getirildi?
Yeni düzenlemeyle; 9 Haziran 2021 tarihi itibariyle yasal defter kayıtlarında yer alan taşınmazlar ile ATİK’lerin kayıtlı değerlerinin, Yİ-ÜFE değişim oranı esas alınarak yeniden değerlemeye tabi tutulmak suretiyle yükseltilmesine imkan sağlandı. Ancak, sat – kirala - geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve ATİK’ler ile bu taşınmaz ve ATİK’lerin alım, satım ve inşa işleri ile devamlı olarak uğraşanların bu amaçla aktiflerinde kayıtlı bulunan emtia niteliğindeki iktisadi kıymetler, yeniden değerlemenin kapsamı dışında bırakıldı. Yani, bunlar için yeniden değerleme yapılması mümkün bulunmuyor. İşletmelerin kiraya verdikleri taşınmazlar emtia niteliğinde bulunmadığından, yeniden değerlemeye tabi tutulabiliyor. Ayrıca, yeniden değerlemeye tabi tutulacak taşınmazların amortismana tabi iktisadi kıymet mahiyetinde olma zorunluluğu olmadığından, boş arazi ve arsaların da yeniden değerlemeye tabi tutulması mümkün bulunuyor.
Burada inşaat şirketlerinin durumu biraz özellik taşıyor. İnşaat yapılmak üzere satın alınan arsalar sanılanın aksine emtia niteliğinde bulunmuyor. Satın alınan arsa veya arazi üzerine doğrudan inşaat yapılmıyor, öncelikle yapılacak inşaatla ilgili geliştirme (imar vb.) işlemleri yapılıyor. Bu süreç duruma göre 1 ila 3 yıl arasında değişiyor. Bu süreçte söz konusu arazi ve arsalar, muhasebesel olarak “Duran Varlıklar” grubunda 250 Arazi ve Arsa Hesabı’nda izleniyor. Maliye tarafından yayınlanan Tebliğde, bu arsa ve araziler için yeniden değerleme yapılıp yapılmayacağı konusunda bir açıklama bulunmuyor (530 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği). Bize göre, söz konusu arsa ve araziler için henüz emtia niteliğinde bulunmamaları nedeniyle yeniden değerleme yapılması mümkün bulunuyor. İnşaat sektörü, Maliye’nin kısa süre içerisinde bu konuya açıklık getirmesini bekliyor.
Yeniden değerlemeden kimler yararlanabiliyor?
Yeniden değerleme uygulamasından, tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan kollektif, adi komandit ve adi şirketler de dâhil olmak üzere ferdi işletme sahibi gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabiliyor. Ancak, dar mükellefiyet esasında vergilendirilen mükellefler, işletme hesabı (zirai işletme hesabı dâhil) esasına göre defter tutan mükellefler, serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı mükellefler, finans ve bankacılık sektöründe faaliyet gösteren mükellefler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları, münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, VUK uyarınca kendilerine kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilen mükellefler yeniden değerleme uygulamasından yararlanamıyor.
Yeni düzenleme iş dünyasının ihtiyacını tam olarak karşılamadı
17 yıldır yeniden değerleme ve enflasyon düzeltmesi yapılamaması, özellikle taşınmazların şirketteki kayıtlı değerleri ile piyasa satış fiyatları arasında korkunç bir uçuruma neden oldu. Taşınmazların kayıtlı değeri, maalesef piyasa satış fiyatının çok ama çok altında kaldı. Aslında yapılacak şey belli: Bilançolardaki taşınmazların kayıtlı değerlerinin piyasa satış fiyatlarına yükseltilmesi. İş dünyasının beklentisi de, işte tam olarak bu, “taşınmazların gerçek rayiç değerleriyle bilançolarda yer almasının sağlanması”.
Bunun için özel bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardı. Söz konusu yasal düzenleme 7326 sayılı Kanunla (9 Haziran 2021 tarihli Resmi Gazete) yapıldı, ancak yapılan düzenleme iş dünyasının ihtiyacını tam olarak karşılamadı. Düzenleme, bu şekliyle özellikle taşınmazların kayıtlı değerlerini piyasa satış fiyatlarına yaklaştırmaktan oldukça uzak. Bu fırsat kaçırılmasa ve kayıtlı değerler piyasa fiyatlarına yükseltilse daha iyi olurdu. Bize göre, yine büyük bir fırsat kaçırıldı, bilanço barışı tam olarak sağlanamadı.
Yeni düzenleme yine de çok avantajlı, yararlanmakta fayda var
Kayıtlı değerleri tam olarak piyasa rayiç fiyatlarına yükseltmese de, yine de, yeni düzenlemeden yararlanılarak taşınmaz ve diğer iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerlerinin olabildiği kadar yükseltilmesi gerektiği görüşündeyiz. Her şeye rağmen bu yeni düzenlemeyi çok değerli ve önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Yeniden değerleme; bankalar veya diğer kredi kuruluşları nezdinde şirket bilanço aktiflerinin güçlendirilmesi, kredibilitesinin artırılması, kısa süre içerisinde satışı yapılacak taşınmazların defter değerlerinin yükseltilerek, satıştan doğan kazancın ve ödenecek vergi tutarının azaltılması yönlerinden büyük önem taşıyor. Ayrıca, düzenlemenin, yeniden değerlemeye bağlı olarak oluşan ve öz kaynaklar arasında gösterilecek olan değer artışı nedeniyle örtülü sermaye ve finansman gider kısıtlamasından kaynaklanan KKEG’yi azaltması bakımından da işletmelere büyük katkı sağlayacağı son derece açık.
Yüzde 2 vergi ödeyerek, 8 ciddi avantaj sağlanabilir mi?
Evet, işletmeye kayıtlı taşınmaz ve diğer ATİK’leri yeniden değerlemeye tabi tutup, oluşacak değer farkı üzerinden yüzde 2 vergi ödeyerek, 8 ciddi avantaj sağlamak mümkün!..
Bu avantajlar neler mi? İşte sağlanacak avantajlar:
1- Yeni değer üzerinden amortisman ayırma avantajı
Taşınmazlarını ve ATİK’lerini yeniden değerlemeye tabi tutanlar, yeniden değerleme sonrasında bulunan yeni değerler (artırılmış yeni değerler) üzerinden amortisman ayıracaklar. Değerleme ne kadar erken yapılırsa, amortismanı gider yazmanın avantajı o kadar erken kullanılabilecek. Bu, işletmelere ileriye doğru gider yaratma açısından büyük bir avantaj sağlayacak.
Ayrıca, amortisman süresi bu yıl dolmak üzere olan taşınmaz ve ATİK’leri olan işletmeler için yeniden değerleme daha da bir cazip. Çünkü, yeniden değerleme işlemi taşınmaz ve ATİK’lerin değerini artırdığı için, amortisman süresi iktisadi kıymetin kalan ömrüne göre belirlenecek, yani son yıl değer artış tutarı kadar amortisman ayrılabilecek. Amortismanlarını doğrudan gider yazan işletmeler için bulunmaz bir fırsat.
2- Satışta, yeni değerlerin maliyet bedeli olarak dikkate alınabilme avantajı
İşletme kayıtlarında yer alan taşınmaz ve ATİK’lerin kayıtlı bedelleri, yeniden değerleme yapılmak suretiyle artırılıyor. Bu şekilde hesaplanan yeni değerler, söz konusu iktisadi kıymetlerin yeni maliyet bedeli olarak kabul ediliyor ve satışta bu yeni değerler dikkate alınıyor. Dolayısıyla, satış bedeli ile değerlenmiş yeni maliyet bedeli arasındaki satış karı daraltılarak azaltılmış oluyor, bu şekilde enflasyonun neden olduğu fiktif karların vergilendirilmesi de bir ölçüde önlenmiş oluyor.
3- Satış kazancına dahil edilmeme ve vergilendirilmeme avantajı
Yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmaz ve diğer iktisadi kıymetlerin satılması veya herhangi bir şekilde elden çıkarılması halinde, pasifte özel fon hesabında gösterilen değer artışı tutarları, satış kazancına dâhil edilmiyor (gelir yazılmıyor) ve vergilendirilmiyor. Söz konusu tutar, kayıtlarda fon hesabında kalmaya ve izlenmeye devam ediliyor. Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından önce enflasyon düzeltmesi yapılmasına ilişkin şartların oluşması halinde, pasifte özel bir fon hesabında tutulan değer artışı tutarları öz sermayeden düşülmek suretiyle, fon hesabının sermayeye eklenmesi halinde ise, bu tutar sermaye hesabından düşülerek enflasyon düzeltmesi yapılacak.
4- Vergisiz olarak sermayeye eklenme avantajı
Bilançonun pasif kısmında özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, istenildiği zaman vergisiz olarak sermayeye ilave edilmesi mümkün bulunuyor.
5- İşletmeden çekilmesi halinde, geriye dönük vergilendirme yapılmama avantajı
Bilançonun pasif kısmında özel fon hesabında gösterilen değer artış tutarının sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği durumda, başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen tutarlar, değerleme işleminin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutuluyor. Tasfiye halinde de bu şekilde işlem yapılıyor.
6- Devir, bölünme ve tür değiştirme durumlarında işletmeden çekilmiş sayılmama avantajı
Devir, bölünme ve tür değiştirme hallerinde, fon hesabında yer alan tutarlar işletmeden çekilmiş veya başka bir hesaba nakledilmiş sayılmıyor ve vergilendirme yapılmıyor. Söz konusu fon hesabının tamamen veya kısmen devrolunduğu şirketler için de düzenlemedeki şartlar aynen geçerli bulunuyor.
7- Teknik iflastan kurtulma avantajı
Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesi uyarınca, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisini zarar sebebiyle kaybeden şirketler, işletmelerine kayıtlı taşınmaz ve diğer iktisadi kıymetlerini yeniden değerleme yapmak suretiyle, öz kaynaklarını artırarak, teknik iflastan kurtulabilirler.
8- Örtülü sermaye ve finansman gider kısıtlamasından kaynaklanan KKEG’yi azaltma avantajı
Mevcut uygulamada, örtülü sermayeye isabet eden borçlanma faizleri ile yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerin yabancı kaynaklara ilişkin katlandıkları finansman giderlerinin bir kısmı, kurumlar vergisine esas mali karın tespitinde dikkate alınamıyor, kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak dikkate alınıyor.
Taşınmazlarını ve diğer iktisadi kıymetlerini bu düzenlemeye göre yeniden değerleyen çok sayıda şirket, oluşan değer artışları nedeniyle finansman gider kısıtlaması ve örtülü sermaye kapsamından çıkabilecek. Yani, düzenlemenin, yeniden değerlemeye bağlı olarak oluşan ve öz kaynaklar arasında gösterilecek olan değer artışı nedeniyle örtülü sermaye ve finansman gider kısıtlamasından kaynaklanan KKEG’yi azaltması bakımından da işletmelere büyük katkı sağlayacak. Bu da son ciddi bir avantaj.
Yeniden değerleme 31 Aralık 2021 tarihine kadar yapılabilecek
Yeniden değerleme işlemi, 9 Haziran 2021 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan taşınmazlar ile ATİK’ler için 31 Aralık 2021 tarihine kadar yapılabilecek.
Değer artışı üzerinden yüzde 2 vergi ödenecek
Yeniden değerleme sonucu oluşan değer artışı üzerinden hesaplanan yüzde 2 vergi, yeniden değerleme işleminin yapıldığı tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine beyan edilip, peşin veya üç eşit taksitte (ilk taksiti beyanname verme süresi içinde, izleyen taksitler sırasıyla beyanname verme süresini takip eden ikinci ve dördüncü ayda olmak üzere) ödenebiliyor. Ödenen vergi, gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilemiyor, gider olarak dikkate alınamıyor. Beyanın zamanında yapılmaması ya da tahakkuk eden yüzde 2 verginin süresinde ödenmemesi halinde, değerleme işleminden faydalanılamıyor, faydalanılmışsa iptal ediliyor.
Sonuç olarak, yüzde 2 oranında özel bir vergi ödenerek, bu 8 avantajın sağlanması mümkün bulunuyor. Yeniden değerleme zorunlu değil, isteğe bağlı. Sağladığı avantajlar dikkate alındığında, kapsama giren herkesin bu düzenlemeden yararlanmasında fayda var!..
Dünya | Abdullah TOLU