Geçen yazımda ihracat ve yurtdışı işlerde götürü gider uygulamasını ele almıştım. Konuyu işledikten sonra özellikle kamuda bulunan ve inceleme yaparak rapor hazırlayan inceleme elemanları hakkında bazı ifadeler kullanmıştım.
Hah, şimdi korktu da vazgeçecek de, yanlış anlaşılmışım diyecek şeklinde kimse düşünmesin.

1.Bir kere masanın her iki tarafındakiler de meslek mensubudur.
2.Masanın devlet tarafında olanlar da bizim mesleğimizden olup, devleti arkasına almış, devlet gücüyle iş yapan, denetim yapan ve 65 yaşına kadar ne yaparsa yapsın iş garantisi içinde olan insanlardır. Bazısı mesleğini milli ve uluslararası standartlara uygun yapar, bazısı da mezarlıkları dolduran vazgeçilmezler gibi kendilerini vazgeçilmez sanarak devletin uygulamalarını tersine çevirirler. Masanın devlet tarafında olanlar yasalara uymak zorundadır. Uymazlarsa, meslek mensuplarını v küstürürler, sanayi ve ticaret kesimini küstürürler ve sonunda birisi çıkar, onlara da bu ülkede hakimler olduğunu, yargının var olduğunu hatırlatır.
3.Ülkede yargıya başvuran mükelleflerin açtığı davaların yüzde 90’dan fazlasını mükellef kazanıyordu. Şu andaki durumun da daha farklı olduğunu zannetmiyorum.
4.Mükellef, hakkı olmasına rağmen hatalı rapor yazan müfettişin üzerine gitmiyordu. Yasalardaki son düzenlemelerden sonra herhalde bundan sonra gidecektir.
5.Bir tarihte hatalı uygulama yapan vergi dairesi müdürlerinden birini mükellef dava etmişti. İşte o zaman, o vergi dairesi müdürünün arkasında hiçbir maliye yetkilisi durmamıştı. O arkadaş, ben bütün davaları kazanmış olduğum için bana gelmişti ve savunmasını birlikte yapmıştık. Sonra beraat etti ve derhal maliyeden ayrılıp emekli oldu. Kendini devlet sananlara bu anımı anlatmak istedim.
6.Gelelim masanın öbür tarafına, yani piyasada çalışan SMMM, YMM ve denetçilere.
7.Sizler, bu milletin özenle yetiştirdiği, uzun yıllar okul ve sonra yine uzun yıllar çalışma hayatından sonra birçok sınavlardan geçerek mesleği uygulama şerefine nail olmuş insanlarsınız.
8.Görevleriniz: Devlet ile mükellefi karşı karşıya getirmek değil, devlet için, millet için yan yana çalışır hale getirmektir. Yasaların ne demek istediğini siz de biliyorsunuz.
9.Defterler tekdüzen hesap planına veya bağımsız denetim esaslarına uygun hazırlanacak, mali tablolar hazırlanacak ve bu tablolar gerek mükellefin ve gerekse devletin ortak noktada buluşacağı tablolar olacaktır.
10.Sizin göreviniz vergi kaçırmak, vergi kaçırtmak yahut sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmak değildir, (eğer farkına varıyorsanız bunları kabul etmeyeceksiniz), göreviniz yasalar çerçevesinde vergiden kaçınmak ve mükellefin ve devletin menfaatlerini birlikte korumaktır.
11.Bu ülke ancak bu şekilde kalkınır. Masanın her iki yanındakiler de yüzde yüz haklı değildir. Ancak, yasalara uygun iş yapanlar haklıdır.
Önceki yazımda da belirttiğim gibi kimse Ali kıran, baş kesen değildir. Bu ülkenin menfaati için herkes görevini tam olarak yapmalıdır.
Konu ülkemiz ve ülkemizin kalkınmasıdır. Kimsenin vergi kaçırmasını, hayali ihracat yapmasını istemiyoruz, ama kimsenin de yasalardaki hükümlere uygun hareket edenleri önlemeye çalışmasını hoş karşılamıyoruz.     
Özellikle meslek mensupları, yasalara uygun hareket ettiğiniz takdirde bu ülkeye hizmetiniz daha fazla olacaktır. Bunu hatırlatmak isterim.
    
İslam aleminin mübarek kurban bayramını kutlarım.

Not: Yazının yayınından sonra değerli dostum Prof. Dr. Yaser Gürsoy, Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi kitabını göndererek bu konudaki fikirlerini benimle paylaştı. Kendisine teşekkür ediyorum.


EkoHaber | Cevdet AKÇAKOCA