KRAL ÇIPLAK !!! Gelecek denilen zaman sorunsalı bir kaygının şaheseridir aslında. Bu sebeple geleceğimizi konuşmak kadar olağan bir davranış yoktur var olmaz da. İnançlar ve her türlü ” izm ”...

11 Ağustos 2014 15:43

KRAL ÇIPLAK !!!
Gelecek denilen zaman sorunsalı bir kaygının şaheseridir aslında.

Bu sebeple geleceğimizi konuşmak kadar olağan bir davranış yoktur var olmaz da.

İnançlar ve her türlü ” izm ” olgusunda birey gelecek için hazırlanır ve tüm hazırlıklarınıda ona göre yapar.

Buradan yola çıkarak kurumların doğuşu ve büyümesi yani o çatıyı var eden bireylerin çığ gibi kenet olarak kuvvetle geleceğe yürümeleri de hep bir devamlı var olma sebebinde gizlidir.

Bu itibar ile Sayın Gökhan Uygur Üstadımın aşağıda paylaştığım yazısını paylaşarak grup bilinci ile düşüncelerinizi yorumlayarak kaleme almanızı ve yönlendirici önerilerinizi yazmanızı istemektir amaç.

Başlık ve içerik olarak ters paralellik kurabileceğimiz bir resim çizilebilir ve okuyucu bu şekilde bypass edilerek asıl düşünmesi gereken gündemi veya noktayı düşünmesi sağlanabilir.
Kısaca bireyin BEN MERKEZİYETÇİLİĞİNDEN BİZ MERKEZİNE geçememe sorunsalı üzerinde durabiliriz. Liderlik etme ve önder olmak her bireyin sahip olabileceği bir durum değil. Durumdan vazife çıkararak kendini yerine göre ateşe atmaktır liderlik bir anlamda. Ve o anlamı kuvvetlendiren ehilliğe de sahipseniz bu defa kitleyi yanınıza alırsınız.Nereye kadar?

İşte mihenk olan nokta burada saklı..Erdem eğer Hak ve Adaletli bir yol izleyerek memnunluk mottosunu yukarıya almış isek devamlılığını sağlamak ve ilelebet payidar kalmasını istiyorsak da temelini meri kanunlar ile iyi atarak kurumlar marifeti ile geleceğe taşımamız gerekecektir.
Kurum lideri yıllar yılı yaşatabilir ve fakat asla lider bir kurumu çok uzun zamanlara taşıyamaz…
Bu sebeple kurum yönetiminin demokratik bir ortamda,variyetine bırakılarak eşit seçme ve seçilme hakkı doğrultusunda yöneticiler tayini ile doğru çizgisinden ayrılmadan geleceğe yolculuk etmesinde fayda vardır.Bir şey kendiliğinden ortaya çıkmış oldu işte.Farkındalık..(!)
Lider seçilmez ve fakat yönetici seçilendir..Yani güç seçendedir.
Müreffeh yarınlara ulaşmanın dayanılmaz cazibesi, adımıza hareketle seçtiğimiz yöneticilerin elbet yanlış yapabilme haklarına karşı bunları önceden öngören ve duru görü sağlam denetimler ile olur.

Denetçi denilen eğer hile ve onun kardeşi şüpheden hareketle bu denetimlerini yaparak risk ve finansal analizler eşiğinde o kurumu geleceğe hazırlamakla kaimdir.

Tarihsel bir panaroma içinde bakacak olursak konuya halkın denetçiliği de öncelikle mizah kültürü ve bunun neticesinde pandomim ve dahi Türk toplumunda da Hacivat ve Karagöz ile oluşmuştur.V.s.
Yani söylenemeyen ve yazılamayanların ifade şekilleri.
Bunlar zamanla zaman içinde demokrasi çoktan sesliliğinde farklı argümanlarla denetlenir ve kurumların başında olanların yanlışları gösterilerek yerine hak eden yenilerin gelmesi sağlanır.

Su akar yolunu bulur..

Şimdi yazarın son sözü;

“Krallara hizmet etmedik etmeyeceğiz, Baronların yanında yer almadık yeni baronlar yaratmayacağız “

Bu kalbi düşünce ile yarınlar için ayağa kalktık ve dostlarımızla ağır ama emin adımlarla yolumuza devam edeceğiz.
Bizi bir araya getirmenin gayreti içinde kimseyi ötekileştirmeden ve dahi kutuplaştırmadan her kesimin sesi olmaya namzet birlik fikriyatı ile oluşumu tamamlayarak gerçek ehil olana devredene kadar bu figüre figüranlık etmeye söz verdik.
Şimdiye kadar var olupda sözüm ona kendini elit ve kebir gören markaların (!) güdümünden uzak güdülmeye dur diyenleri yanımızda görmek istiyoruz.
Bizim ayağa ve atağa kalkmamız neticesinde aslında hazirunda bulunanların ruhu cilalandı ve yaptıkları işi anlatamadıkları için daha bir alemde görünür oldular..
Önceleri kendilerini cılız ifade ederek vazgeçilemezler (!), egolarını tatmin edecek küçük gruplar kuranlar

TÜM BAĞIMSIZ DENETÇİLER BİRLİĞİ’ nin doğru,hızlı,atak ve cesur, konuya vakıf v.s. yaklaşımlar çerçevesinde ve yine teknolojinin kullanımı ile görsel temaların çarpıcı paylaşımları ile kendilerini buldular tahminindeyiz.
Kendi hallerinde orada burada görünerek seyr-ü sefer edenler aleme açılmayı fırsat bildiler.
Meslektaş camiası olarak sesini duyurmak ve bende bu taşın altında elim var demek isteyene kapımızda açık gönlümüzde açık. Kapıya vura değil herşeyden önce gönlümüze vurana buyurun gelin diyoruz.
Hasbel kader bu oluşumu götürmeye çalışanlar olarak eğer Ben daha iyi yaparım diyenler varsa onu arıyoruz ve devretmeye hazırız. Ki kalbi yaklaştığımızın işareti Sizlerin gönül gözü ile algıladığınız kadardır.

Bu sebeple kişilerin kendilerini tartarak nerede durmaları gerektiği tasarruflarındadır.

Gökhan Uygur Üstadın yazısını bilerek paylaşıp üst yazı yazmak istemedim.
Başka bir yerde yazımı paylaşmak istemiyorum diye küsme hakkını kullandığından O’nun yerine aşağıya alıyorum. Yorumlarınızla katkılarınızı bekliyoruz.
Saygılarımla..
*** YAZILAMAYANLAR YAZILABİLİYOR İSE UMUT VARDIR.

Kişiler mi önemlidir kurumlar mı sorusunu kendinize sorduğunuzda kurumlar dersiniz. Siz o kuruma önderlik ettiğinizde de bu sorunun cevabını kişiler olarak cevaplarsınız.
İnsan denilen varlığın içinden çıkamadığı tek sorun budur.
Aynı sorunu yeniden yaşıyoruz.
Bir çok kez de yaşayacağız.
Kişilerin önderlik etme becerilerinin tıkandığı yerde ideolojiler yardımına koşar.Kurumların tıkandığı yerlerde ise kişilerin fikirleri yardıma koşar.
Kişilerin olduğu yerde diğer fikirlerin önemi yoktur. Kurumların olduğu yerde ise ideolojilere yer yoktur. Her ikisinin ortak olduğu tek payda var oluş sebebinin merkezinde olmalarıdır.
Erwin Piscator’un yazdığı politik tiyatro adlı eserinde politikayı gerçekleri gösterme sanatı olarak değil, gerçeklerin istenilen yanını gösterme sanatı olarak betimlemiştir ki fazlası ile doğrudur.
Yukarıdaki yazılardan yola çıkarak bir değerlendirme yaptığımızda, Birisi yada birileri bir kurum oluşumunu kendi fikirleri üzerine kuruyor ise ,bir kurum oluşumunu kişi yada ideolojilerin dışında kurar iken diğerlerini dışarıda tutmaya çalışıyor ise ,her ikisinin de kirlenmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolayısı ile bu tip oluşumların içinde yer almak sahip olduğum bireysel değerlerimle örtüşmez.
Zamanla su akar,yolunu bulur. Bizler sadece olayın figüranları olarak kalmaz zorundayız. Asıl kahraman bağımsız denetimdir ve layık olduğu yere belki bugün değil ama gelecekte mutlaka çıkacaktır.
Saygılarımla,  ***