Yazımızın başlığına bakar bakmaz, acaba bu nedir diye merak ettiniz değil mi?
Daha fazla merak ettirmeyelim; bahsedeceğimiz konu, 2018 yılı Nisan ayında 7104 sayılı Kanunla KDV Kanununun 29/3. maddesinde yapılan ve 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren önemli bir değişiklikle ilgili.
Vergi mükellefleri açısından bir kazanım niteliğinde olan bu değişiklik, yayınlandığı 6 Nisan 2018 tarihinden 23 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in yayınlandığı 15 Şubat 2019 tarihine kadar hep tartışıldı, farklı görüşler ileri sürüldü, hatta Maliye yayınladığı Taslak Tebliğ çalışmalarında bu konuda mükellefler açısından hak düşürücü niteliğinde görüşlere yer verdi.
Ancak, tüm bu tartışmalara rağmen ortak akıl ortaya çıktı ve nihayetinde herkesi rahatlatan, hayatın olağan akışına uygun, olması gereken bir düzenleme yapıldı.
Konu neydi?
KDV Kanununun 29. maddesinin değişmeden önceki 3. fıkrasında mükelleflerin KDV indirim haklarını ilgili takvim yılı ile kısıtlayan bir düzenleme yer alıyordu. Buna göre, mükellefler mal ve hizmet alımları ile diğer giderleri nedeniyle yüklendikleri KDV’leri, mal teslimi veya hizmetin ifa edildiği takvim yılı aşılmamak şartıyla, buna ilişkin olarak satıcılar tarafından düzenlenen fatura veya benzeri belgeleri kanuni defterlerine kaydettikleri ay’da indirim konusu yapabiliyorlardı.
Yıl geçtikten sonra gelen faturalardaki KDV’leri ise, yeni yılın yasal defterlerine kaydetseler dahi, söz konusu düzenleme gereğince indirim konusu yapamadıkları gibi, gider veya maliyet olarak da dikkate alamıyorlardı. İndirim konusu yapılamayan bu KDV’leri, kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alabiliyorlardı.
İşin ilginç yanı, faturaların geç gelmesinden alıcıların hiçbir günahı ve kusuru bulunmuyordu, ama cezasını onlar çekiyordu.
7104 sayılı kanunla yapılan düzenlemeyle, KDV sorunu giderildi
7104 sayılı Kanunun 8. maddesiyle 3065 sayılı KDV Kanununun 29. maddesinin (3) numaralı fıkrasına “vuku bulduğu” ibaresinden sonra gelmek üzere “takvim yılını takip eden” ibaresi eklendi. Yapılan bu değişiklik 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.
Söz konusu fıkra hükmünün değişiklikten sonraki son şekli şu şekilde:
“3. İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.”
Yapılan bu değişikliğin gerekçesi ise şu şekilde:
“3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (3) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı sonuna kadar kullanılabilmesine imkân sağlanmaktadır.”
Yapılan değişiklik ne anlama geliyor? Mükellefler bu değişiklikten ne fayda sağladı?
İncelenmesinden de fark edileceği üzere, yapılan bu değişiklikten sonra vergi mükelleflerinin KDV indirim hakları en az 1 yıl daha uzadı. Alış faturalarının geç gelmesi veya gelmemesi tartışmaları da bitti.
Mükellefler 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren alış faturalarında yer alan KDV’leri, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği (malın teslim edildiği veya hizmetin ifa edildiği) takvim yılını takip eden takvim yılını aşmamak şartıyla, ilgili fatura veya benzeri belgeleri kanuni defterlerine kaydettikleri ay’da indirebilecekler. Yıl geçtikten sonra gelen faturalarda yer alan tutarların dönemsellik ilkesi gereği Gelir ve Kurumlar Vergisi yönünden gider veya maliyet olarak dikkate alınamaması yani kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilmesi, bu faturalardaki KDV’nin indirimini etkilemeyecek. Yani, bu faturalardaki KDV’ler, artık indirim konusu yapılabilecek.
Örneğin, 26 Ekim 2019 tarihli mal alış faturasının alıcı tarafından 16 Şubat 2020 tarihinde yasal defterlere kaydedilmesi halinde, bu faturadaki KDV, ancak Şubat 2020 dönemi KDV beyannamesi ile beyan edilerek indirim konusu yapılabilecek.
Maliye, 2018 yılında düzenlendiği halde 2019 yılında gelen faturalardaki KDV’nin indirilip indirilemeyeceği konusunda yaşanan tartışmaları da bitirdi
7104 sayılı Kanunla KDV Kanununun 29/3. Maddesinde yapılan ve 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren bu değişikliğin, 2018 yılında düzenlenen ancak 2019 yılında mükelleflere gelen faturalardaki KDV’lere de uygulanıp uygulanamayacağı konusunda yoğun tartışmalar yaşandı.
Bu konuda iki farklı görüş ortaya çıktı:
Birincisi, bu düzenlemenin 2018 yılında düzenlenip 2019 yılında gelen ve 2019 yılı yasal defterlerine kaydedilen faturalardaki KDV’ler için de uygulanabileceği, bu faturaların 2019 yılında defterlere kaydedildiği ay’da indirim konusu yapılabileceği doğrultusundadır. Kişisel görüşümüz de bu doğrultu olup, bunu çeşitli platformlarda dile getirmiş ve Gelir İdaresi Başkanlığı’na da mail ortamında yazılı olarak bildirmiştik.
İkincisi ise; bu düzenlemenin 2019’da yürürlüğe girdiği ve bu yılın başından itibaren düzenlenen faturalar için geçerli olduğu, 2018 yılında düzenlenen ancak 2019 yılında gelen ve 2019 yılı defterlere kaydedilen faturalar için geçerli olmadığı ve bu faturalardaki KDV’nin indirim konusu yapılamayacağı şeklindeydi.
Maliye ise, bu konuyu kamuoyu ile paylaştığı ilk Taslak Tebliğ çalışmalarında ikinci görüş çerçevesinde değerlendirdi.
Bu konuda şahsım da dahil olmak üzere Taslak Tebliğ ile görüş bildirenlerin tamamına yakın bir kısmı, bu görüşün doğru olmadığını, söz konusu düzenlemenin 2018 yılında düzenlenen ancak mükelleflere 2019 yılında gelen faturalardaki KDV’ler için de geçerli olması gerektiğini, aksi halde çok sayıda dava açılacağını, durup dururken yeni bir ihtilaf yaratılacağını, bundan vazgeçilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Duruma duyarsız kalmayan Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, 15 Şubat 2019 tarihli ve 30687 sayılı Resmi Gazete’de yayımladığı 23 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile, bu konuya mükellefler lehine açıklık getirerek, 2018 takvim yılına ilişkin mal ve hizmet alımlarına ait fatura veya benzeri belgelerin 2019 takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili defterlere kaydedilmesi halinde, bu belgelerde gösterilen KDV’lerin 2019 yılının ilgili ayında indirim konusu yapılabileceğini açıkladı.
Maliye, bu konuda da son birkaç yıldaki yeni misyonuna uygun şekilde çağdaş ve akılcı bir şekilde hareket etti, yeni bir ihtilaf yaratılmasının önüne geçerek çok sayıda dava açılmasını önledi, en önemlisi de mükelleflerin KDV indirim haklarını korudu.
İşte size günümüzün hizmet ve vatandaş odaklı Maliye’sinden güzel bir örnek.
Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Bize göre, yapılan örnek niteliğindeki bu düzenleme bir yönüyle eksik kaldı, o da sonraki yıl yasal defterlerine kaydedilecek bu faturalarda yer alan KDV hariç tutarların dönemsellik ilkesine bir istisna getirilerek gider veya maliyet olarak dikkate alınmasına izin verilmesidir. Bu şekilde, bu durumun yaşanmasında hiçbir kabahati bulunmayan alıcıların gelir ve kurumlar vergisi yönünden yaşadıkları mağduriyetleri de önlenmiş olacaktır.
Hadi, küçük bir hamle daha gerekiyor.
OGÜNHABER