Çünkü, bu sorunlar nedeniyle ülkemizin en önemli sorunu olan ekonomiye yoğunlaşılamıyor. Ancak, İstanbul seçimleri ve G-20 Zirvesi’nin geride bırakılmasıyla birlikte artık ekonomiye, yaşanan krize ve alınabilecek önlemlere yoğunlaşmak gerekiyor. 

İnşaat sektörü başta olmak üzere ülkemiz açısından büyük önem taşıyan bazı sektörlerde faaliyetler durmuş vaziyette, satışlar yok denecek kadar az, hatta sıfır diyebiliriz. Her sektörde küçülme başladı, istihdam da daralıyor. 

Bu durum işletme sahiplerini olduğu kadar, işletme çalışanlarını, SGK’yı, Maliye’yi, bankaları yani herkesi olumsuz etkiliyor. Satışların düşmesi ücret ödemeleri başta olmak üzere vergi ve SGK ödemeleri, banka kredi taksitleri gibi birçok ödemede de aksamalara neden oluyor. 

Ödemeler aksadıkça sorunlar da baş göstermeye başlıyor. Ancak, bazı ödemeler var ki, kazanılmış hakların kaybolmasına neden oluyor. Örneğin, imar barışı kapsamında yapılması gereken ödemeler, vergi affı yasaları kapsamında yapılan matrah ve vergi artırımları ile yapılandırma borçları ödemeleri. Bu ödemelerin ilgili kanunlarında belirtildiği şekilde yapılmaması halinde, kazanılmış olan sırasıyla yapı kayıt belgesi hakkı, vergi incelemesi yapılamaması hakkı ve Yİ-ÜFE aylık değişim oranları çerçevesinde hesaplanacak faizle yapılandırma hakkı ortadan kalkmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Geç de Olsa İmar Barışı Ödemelerini Uzattı, Hem De Taksitlendirdi!

İmar Barışında başvuru süresi 15 Haziran 2019 tarihinde, bu başvurulara ilişkin ödemeler ise 30 Haziran 2019 tarihinde sona erdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzatma için son günün son saatine kadar bekledi, ödeyebilenler ödedi, ödeyemeyenler ise haklarımızı kaybettik diye düşünürken, ertesi günün ilk saatlerinde yani 1 Temmuz 2019 tarihinde yayınlanan 30 Haziran 2019 tarihli ve 1267 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile, 15 Haziran 2019 tarihine kadar imar barışından yararlanmak üzere başvuranların, yapı kayıt belgesi ödeme süresi 31 Aralık 2019 tarihine kadar uzatıldı ve bu ödemelere % 2 oranında ilave fark alınmak suretiyle taksitlerle ödeme imkanı getirildi. Bu ödemeler için daha önce taksitlendirme imkanı yoktu.

Söz konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre; 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar için Yapı Kayıt Belgesi almak üzere 15 Haziran 2019 tarihine kadar başvuruda bulunmuş olanların yapı kayıt bedeli ödeme süresi; 

- Yapı kayıt bedelinin en az % 25’inin 31 Temmuz 2019 tarihine kadar peşin olarak, 

- Kalan kısmının ise takip eden aylarda taksitli olarak ve her ayın birinde kalan kısmının % 2 oranında artırılması suretiyle hesaplanacak miktarın yatırılması şartıyla 31 Aralık 2019 tarihine kadar uzatıldı. 

Kararname ile yapılan artırımlı taksitlendirme uygulamasını son derece yapıcı ve olumlu buluyoruz. Burada eleştirilecek olan tek husus, taksitlendirme uygulamasının başvuru süresi sona erdikten sonra getirilmesi. Bize göre, taksitlendirme uygulamasının başvuru süresinin sona ermesinden önce (örneğin aynı gün veya daha önce) uygulamaya konulması ve açıklanması gerekirdi. Kanuni süresi dolduktan sonra uygulamanın süresinin uzatılmasına yönelik yeni düzenleme yapılması şeklindeki uygulamaların eski Türkiye’de kaldığını düşünüyorduk, ancak bu tür uygulamaların bugün de devam ettiğini bazen görebiliyoruz. Bize göre, bu tür uygulamalardan artık vazgeçilmeli.


Sıkıntının Büyüğü Geriden Geliyor: Maliye’ye Yapılması Gereken Ödemelerde de Ciddi Aksaklıklar Var, Mükelleflerin Büyük Bir Bölümü Ödeme Yapamıyor, Mükellefler Af Yasalarının Sağladığı Hakları Kaybetti Ya da Kaybetmek Üzere! Yeniden Yapılandırma ve Hak Kayıplarının Önlenmesi Şart 

Dünyadaki ekonomik ve politik riskler, yakın coğrafyamızda yaşanan bölgesel olaylar ve son dönemde bunların ekonomimizde meydana getirdiği olumsuzluklar vergi mükelleflerinin iş ve faaliyetleri üzerinde ciddi olumsuzluklara neden oldu. Satış ve işlemlerin azalması hatta bazı sektörlerde durma noktasına gelmesi, şirketlerin ve kişilerin ödeme güçlerini azalttı, bir ölçüde yok etti. Bu durum, vergi mükelleflerinin Maliye’ye yaptığı ödemeleri de olumsuz etkiliyor, mükellefler ödeme yapamıyor. 

Ödeme yapılamaması mükellefleri haciz ve e-haciz uygulamalarına maruz bırakıyor, Kanunda belirlenen şartlar çerçevesinde ödeme yapılmaması ise, sağlanan ve kazanılmış olan bazı hakların kaybedilmesine neden oluyor. Örneğin, 7143 sayılı Kanun kapsamında yapılan borç yapılandırması, matrah ve vergi artırımı uygulamalarına ilişkin olarak bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybediliyor.

Bu nedenle, içinde bulunduğumuz bu durum dikkate alınarak, kişi ve şirketlerin iş ve yatırım kararlarına daha sıhhatli bir şekilde odaklanmaları için, kamuya olan borçların yapılandırılarak ödenmesini sağlamak şart. Bu daha önceden defalarca yapıldı, yine yapılabilir. 

Diğer taraftan, vergi mükellefleri şu an itibariyle 6736, 7020 ve 7143 olmak üzere 3 ayrı Kanuna göre yapılandırma borcu ödemeye çalışıyor. Ancak, ülkede yaşanan ekonomik kriz ve durgunluk, ticari faaliyetlerin durması hatta dip yapması bu ödemeleri zorlamaya başladı, hatta ödeyemeyen sayısını artırdı. Ödeyememe eğiliminde bir kasıt yok. Dolayısıyla, bu durumda olanlara yeni bir hak verilmesi gerektiği kanaatindeyiz, ancak bir farkla, 3 ayrı kanuna göre ayrı ayrı ödenen taksitler birleştirilerek tutarı da daha ödenebilir seviyeye çekilerek tek taksit haline dönüştürülerek ödeme imkan sağlanmalı. Bu şekilde mükelleflerin kazanılmış hakları korunmalı, bunlara zor zamanlarında Devletin yanlarında olduğu gösterilmeli ve hissettirilmeli.


Benzer Durum SGK’ya Yapılan Ödemeler İçin de Geçerli, Ödeme Süresi Uzatımı ve Yeniden Yapılandırma Şart

Yukarıda Maliye’ye yapılan ödemelerde yaşanan sıkıntıların aynısı, SGK’ya yapılan ödemeler için de aynen geçerli. Burada da ciddi sorunlar söz konusu. Her şey ödemeye bağlı, ödeme olmayınca da, problem eksik olmuyor. SGK ödemeleri için de Maliye’dekine benzer bir ödeme kolaylığı ve yeniden yapılandırma söz konusu olabilir.

Sonuç olarak;

İmar barışındaki ödeme süresinin uzatılmasından sonra sıra Maliye ve SGK’da. Maliye ve SGK’nın da gerek cari dönem gerekse yapılandırma kanunları çerçevesinde taksitlerini ödeyemeyen mükelleflere kolaylık sağlaması, gerekiyorsa bu borçların yeniden yapılandırılmasına dönük düzenleme yapmasını bekliyoruz. Bize göre, yeni yapılandırma da artık kaçınılmaz gibi. Yapılandırma kanunlarındaki düzenlemelerden yararlanan mükellefler mağdur edilmemeli, elde ettikleri kazanımlar korunmalı. Bu son derece önemli.