Gıda ürünlerini “verimli”, “kesintisiz” üretebilmek için, “ürününü sattığında para kazanan üretici”, “planlama” ve “temiz su” gibi parametrelere ihtiyaç olduğu da bilinir…
***
Planlama ve “üretici karlılığı/verimliliği/sürdürülebilirliği” işin temelidir… Burada, “Temiz su nereden çıktı?” denilebilir...
***
1 litre suyun, ambalajıyla market rafına gelebilmesi için dahi 327 litre “temiz su” harcanırken…
“1 litre süt üretimi” için dahi ortalama 150 litre “temiz su” gerekirken…
“1 kg et üretimi” için 15 ton “temiz su”; “1 kg domates üretimi” için 200 litre suya ihtiyaç varken…
Ve gereken su miktarı: İşlenmiş/endüstriyel gıdalarda katlanarak artıyorken… Su konusuna öncelik vermemiz gerekmez mi/gerekmez miydi?
***
Suyu korumak ve verimli kullanmak için ne yapıyoruz? Ve tarımın/sanayinin “temiz su” ihtiyacını, “düşük maliyetle” karşılayabilmek adına hangi adımları atıyoruz?
***
Kısaca anlatayım: Yaklaşık 10 senedir “Su Kanunu” bekliyoruz (!)
VELHASIL
Su kaynaklarının izlenmesi konusunda mükerrerlik varken; Su tahsisine ilişkin sorunlar arapsaçına dönmüşken; Suyu tutamıyor; tuttuğumuzu dağıtamıyor; dağıttığımızı denetlenemiyorken; Suların yönetimine ilişkin kanuni bir düzenleme yokken; Suyu planlayacak “sorumlu kurumlar” aldığı kararlar ile birbirleriyle çelişirken…
***
Yani… Gıda üretimi için hayati öneme sahip “su” gibi sorunları çözmeden, fiyat artış sorununu, “para politikası” ile çözmeye çalışmak, gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemeye benziyor