25.5.2021 tarihli genel tebliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile dava açılmış, yürütmenin durdurulması talebi reddedilmişti. Ancak bugüne kadar henüz esasa ilişkin karar (bildiğimiz kadarıyla)verilmedi. Mükellefler bu nedenle hem 2021 hem de 2022 yılı kurumlar vergisi beyanlarını ihtirazi kayıtla verip davalar açtılar.

Şayet Danıştay beyan dönemine kadar finansman gider kısıtlaması konusunda kararını vermezse, bu sene de 2023 yılı beyanları için birçok şirket ihtirazi kayıtla beyanda bulunup dava açmak zorunda kalacak. Dolayısıyla konunun Danıştay da karara bağlanmamış olması bu sene de yeni davalar açılmasına sebep olacak.
 

İlk derece mahkemesi kararları

2021 yılında ihtirazi kayıtla beyan konusunda açılan davalarda ağırlıkla mükellefler lehine kararlar verilmişti. Özellikle bu kararlarda 4.2.2021 öncesinde alınan borçların finansman gider kısıtlamasına tabi tutulmaması gerektiği kabul edilmiş ve davalar mükellefler lehine sonuçlanmıştı. Yabancı kaynak tanımı konusundaki mükellef iddiaları çoğunlukla kabul görmüştü.
 

İstinaf mahkemesi kararları

Daha sonra, istinaf mahkemesi kararları ile bu kararlar bozulmaya başladı. Gördüğümüz kadarıyla bazı istinaf mahkemeleri de Danıştay kararını bekliyor. İstinaf mahkemelerinin bozma kararları üzerine ilk derece mahkemeleri de aynı yönde kararlar vermeye başladı.
 

Danıştay’ın YD ret kararı karşı oy gerekçesi

Danıştayın yd ret kararı çok kısa ve gerekçesiz bir karar. Kanuna açık aykırılık ve gecikmesinde telafisi imkânsız zararlar doğabilme ihtimalinin birlikte oluşmadığından hareketle bu karar verilmiş.

Kararın oldukça ayrıntılı karşı oy gerekçesinin bazı bölümlerini paylaşmak isterim: “…henüz 2021 vergilendirme dönemi sona ermeden oranın belirlendiği ve Kararda 2021 vergilendirme döneminde uygulanmak üzere yürürlüğe girdiğinin açıkça belirtildiği ileri sürülebilirse de durumlarını oranın belirlenmediği önceki kurala göre belirleyen vergi yükümlüleri için 4/2/2021 tarihinden 1/1/2021 tarihine kadar da geriye doğru uygulanma söz konusudur.

Hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devletinin ön koşullarından olup bunun için hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması gerekmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi belirlilik, bireylerin hukuk kurallarını önceden bilmeleri, tutum ve davranışlarını bu kurallara göre güvenle belirleyebilmeleri anlamını taşımaktadır (AYM, 15/05/2019, E.2017/135, K.2019/35, § 22).

“Vergi güvensiz bir sisteme dönüşmemelidir” (AYM, 20/3/2008, E.2004/94, K.2008/83). Hukuk güvenliğinin sağlanması, bu doğrultuda hukuk kurallarının geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar.

Geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz (AYM, 9/2/2012, E.2010/93, K.2012/20). 1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine göre 3/2/2021 tarihine kadar oran belirlenmediğinden vergi yükümlüleri, Cumhurbaşkanı Kararının Resmî Gazete 'de yayımlandığı 4/2/2021 tarihine kadar gider kısıtlaması yapılmadığını bilerek hareket etmişlerdir.

Bu tarihten önce sağlanan finansman hizmetleri veya akdedilen kredi sözleşmeleri nedeniyle oluşan finansman giderleri, 1.1.2021 tarihinden itibaren kesinleşecek gider ve maliyet unsurlarının gider kısıtlamasına tabi tutulmakla öngöremedikleri bir durumla karşılaşmışlardır.

Oysa yükümlüler yasa kuralına göre oran belirlenmediği dönemde kısıtlama olmadığından o dönemin koşullarına göre giderlerinin tamamını kazancından indirebileceklerini bilerek yabancı kaynak kullanmışlardır. Buna göre, vergi yükümlüleri, yabancı kaynak kullandıklarında giderlerinin tamamını kazançlarından indirebileceklerini hesaplarken, yürürlüğün/uygulamanın geriye çekilmesi ile giderlerinin belli yüzdesinin indirilemeyeceği yönünde öngöremedikleri bu sınırlama ile karşılaşmışlardır.”

Kişisel olarak, daha önceki yazılarımda da paylaştığım gibi, Danıştay’ın aynı konudaki önceki kararı da göz önüne alındığında, Danıştay Kararını beklemek gerektiğini düşünüyor ve nihai kararın özellikle 4.2.2021 öncesinde alınmış borçların faizleri için kısıtlamanın uygulanmaması şeklinde verileceğini umuyorum. Bu nedenlerle Danıştay kararı yetişmezse 2023 beyanlarının da finansman gider kısıtlaması açısından ihtirazi kayıtla verilip dava yoluna gidilmesi gerekecek.

Kaynak: Dünya | Zeki GÜNDÜZ