Değerli okurlar, artık hepinizin ezberlediği gibi 2021 sonu itibariyle enflasyon muhasebesi (düzeltmesi) şartları oluştuğu halde yine hepinizin bildiği sebeplerle uygulama iki yıl ertelendi. Yapılan bir yasal düzenleme (Vergi Usul Kanunu geçici madde 33) uyarınca, 2023 sonu itibariyle şartlar oluşsun oluşmasın (ki oluştu), enflasyon düzeltmesi yapılacak. Maliye taslak tebliği görüşe açtı, böylece 2023 düzeltmesinin yapılacağı bir anlamda kesinleşti.
Geçici maddeye göre, 2023 düzeltmesi sonucunda hesaplanan kazançlar üzerinden vergi hesaplanmayacak, enflasyon düzeltmesi sonucunda doğan zararlar da vergiden indirilemeyecek.
2024 ve sonraki yıllar için ise genel hükümler devreye girecek ve şartların oluşmasına bağlı olarak enflasyon düzeltmesi uygulandığı dönemlerde enflasyon düzeltmesinden doğan kazanç ve zararlar (enflasyon kayıp ve kazançları) vergiye tabi olacak, yan vergisel sonuç doğuracak.
Artık enflasyon düzeltmesinin kimleri nasıl etkileyeceğini de okurlarımız çok iyi biliyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse;
Varlıklarını borçla finanse eden mükelleflerde enflasyon düzeltmesi kazanç doğuracak, dolayısıyla vergili uygulamada (2024 ve sonrasında) bunların ödeyecekleri vergi artacak, öz kaynakları güçlü olanlar (örneğin bankalar) ise enflasyon zararı yazacakları için bunların vergi yükünde azalma olacak.
Hal böyle iken, anlı şanlı patronlar ve patron örgütleri vergili olup olmadığı ayırımını yapmadan enflasyon düzeltmesi uygulamasını cansiperane savunuyorlar!
Prensip itibariyle vergisel sonuç doğurmayan 2023 düzeltmesi herkesin yararına olduğu için bunu savunmak anlaşılabilir bir şey. Çünkü bu düzeltme ile bilançoda yer alan stok ve duran varlıklar gibi kalemlerin değerleri Yİ-ÜFE ile artırılacağı ve bunlara maliyet olarak itibar edileceği için bunların satışından doğan kazançlar azalacak, dolayısıyla vergi yükü azalacak.
Ancak 2023’ü izleyen yıllarda enflasyon düzeltmesi vergisel sonuç doğuracağı için öz kaynakları güçlü şirketlerin vergisini azaltırken, borçlu reel sektörün vergisini artıracak.
Acaba enflasyon düzeltmesini hararetle savunanlar bunun farkında değiller mi? Yani iş dünyası basiretli bir tüccar gibi hareket etmiyor mu?
Bilemiyoruz, onlar farkında olmayabilir, ancak Maliye bunun farkında!
Çünkü Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe görüşmeleri sırasında “Enflasyon muhasebesine geçeceğiz, belki finans kuruluşlarına özel ayrımcılık yapacağız, onları kapsama almayacağız” şeklinde açıklama yaptı.
Yani Maliye şunu söylüyor, biz enflasyon düzeltmesini vergileri artırmak için bir fırsat olarak kullanacağız. Yani bu uygulamadan avantaj sağlayacak ve vergi ödeme yükü azalacak finansal kurumlarda enflasyon düzeltmesini uygulatmayarak vergi kaybının önüne geçeceğiz, enflasyondan kazanç sağlayan borçlu reel sektörden de enflasyon vergisini alarak vergi gelirlerini artıracağız.
Bazı meslektaşlarım bunu servet vergisi olarak nitelendirdiler. Haksız sayılmazlar.
Kişisel görüşüm, Bakanlığın bu yaklaşımının etik olmadığı yönünde. Eğer vergiyi enflasyon uygulaması sonucu hesaplanan kazançlar üzerinden alacaksak, bunu doğru kabul ediyorsak, tüm mükellefler için ayırım yapmadan bu esası uygulamak gerekir. Sırf vergi tahsilatını artırmak maksadıyla mükellefleri ayırıma tabi tutmak etik (ve şık) olmadığı gibi eşitlik ilkesine de aykırıdır. Hukukta “sebepsiz zenginleşme” diye bir kavram vardır. Finans kurumlarına enflasyon düzeltmesi uygulatmamak devletin haksız vergi tahsil etmesine, yani bir anlamda sebepsiz zenginleşmesine neden olur.
Eğer 2024 ve sonrasında vergili enflasyon düzeltmesinin vergi kaybına sebep olacağından endişe ediliyorsa, 2024 ve sonrası için düzeltme yapılması, torba yasaya konulacak bir hüküm ile kolayca engellenebilir. Bu kadar basit!
Zaten banka ve diğer finans kurumlarında kurumlar vergisi, genel orandan (yüzde 25'ten) beş puan yüksek (yüzde 30) . Finans kurumlarının vergi oranı ihracatçılardan 10 puan, imalatçılardan ise 6 puan fazla uygulanıyor. Bir de enflasyon düzeltmesi kapsamına finans kurumlarını almayarak, bunların vergi yükünü daha da artırmanın hiçbir haklı tarafı olmadığını düşünüyorum.
Umarım “belki” ifadesi tepkileri ölçmek amacıyla kullanılmıştır…