Değerlendirmeye göre Şimşek,
- genel olarak enflasyon düzeltmesinin amacının, "mali tabloların gerçek durumu ifade eder hale gelmelerini sağlamak üzere düzeltme işlemine tabi tutulması" olduğunu,
- yaklaşık 1,7 milyon gelir ve kurumlar vergisi mükellefinin, 2023 yılı sonunda bilançolarını vergisiz şekilde düzeltme imkanı bulduğunu, bu sayede, 2023 yılı itibarıyla düzeltme öncesi tüm mükelleflerin bilançolarında yer alan aktiflerinin toplamının 17,4 trilyon lira iken düzeltme sonrası 48,9 trilyon liraya çıktığını, böylece, mükelleflerin herhangi bir vergi ödemeden 31,5 trilyon lira aktif artışı sağladığını, aktif varlıkların değerlerinde meydana gelen artışın, bu yılın başından itibaren maliyet ve amortisman yönünden mükelleflere önemli avantajlar sağladığını, sağlamaya da devam ettiğini,
- enflasyon muhasebesini hatalı uygulayan mükellefler bulunduğunu, bazı mükelleflerin sermaye artışını ticaret siciline tescil etmedikleri halde bilançolarında sermayelerini artırdıklarını, mükelleflerin bir kısmının da gerçekte bir satış olmamasına rağmen aktiflerinde yer alan taşıt, arsa, bina gibi kıymetleri aktiflerinden çıkardıklarını, bazı mükelleflerin de enflasyon düzeltmesinin vergisel etkisinden kaçınabilmek adına bilançolarında gerçeği yansıtmayan işlemler yaptıklarını ancak bu işlemlerin risk parametrelerine takıldığını,
ifade etmiştir.
“Enflasyon Muhasebesi Gerçeğe Uygun Olmayan Bilançolar Yaratıyor” başlıklı yazımda aşağıdaki örneği vermiştim.
“Burada çarpıcı olması bakımından gerçekten yaşanan bir örneği vermek istiyorum. Bir firma bilançosunun aktifinde yer alan makine ve teçhizatını 2023 dönem sonunda enflasyon muhasebesi kapsamında değerlediğinde bir milyar TL değere ulaştı. Mahkeme sürecinde olan bir bilanço olduğu için bir bilirkişi aynı makine ve teçhizatlar için 50 milyon TL, diğer bilirkişi 60 milyon TL ve başka bilirkişi heyeti bu makine ve teçhizatlar sıfır olsa 200 milyon TL civarında bir değer biçti! Şaka gibi değil mi? Bu değerlerin hangisi doğru, hangisi gerçeğe uygun değer, hangisi piyasa fiyatı? Başka bir örnekte ise değeri enflasyon muhasebesine göre oluşan değerin çok üzerinde değer çıktı. Gerçek olmayan değer!”
Sayın Bakan, enflasyon muhasebesi uygulayan mükelleflerden risk analizine takılanları izaha davet edeceklerini söylüyor ve gerekçesini ise enflasyon muhasebesini hatalı uygulayanlar olarak açıklıyor. Enflasyon muhasebesinin gerçeğe uygun olmayan bilançolar yarattığını söylerken kastım, bunu hatalı uygulayanların yanında belirlenen katsayı kaynaklı bilançoların aktifindeki değerlerin gerçek değerinin çok üzerinde çıktığı idi. Yukarıda verdiğimiz örnek gerçekten yaşanan bir örnekti. Bağımsız denetim uygulamasında “gerçeğe uygun değer” yani piyasadaki satılabilir fiyat esas alınırken burada katsayı esas alındığı için bir şişme söz konusu oldu. Birçok firmada da yukarıdaki örnekte olduğu gibi aktifteki varlıkların değeri kayden artmış oldu ama gerçekte öyle bir artış söz konusu olmadı.
Sayın Bakan, 2023 yılı itibarıyla düzeltme öncesi tüm mükelleflerin bilançolarında yer alan aktiflerinin toplamının 17,4 trilyon lira iken düzeltme sonrası 48,9 trilyon liraya çıktığını, böylece, mükelleflerin herhangi bir vergi ödemeden 31,5 trilyon lira aktif artışı sağladığını ifade ediyor ama acaba gerçekte aktifteki artış değeri 31.5 trilyon mu?
Enflasyon muhasebesini hatalı uygulayan mükellefler Sayın Bakan’ın da belirttiği gibi, bakanlığın davetini beklemeden hatalarını düzeltebilirler, böylece herhangi bir ceza ödemezler.
ENFLASYON MUHASEBESİ KAYNAKLI VERGİ ÖDEMEK İSTEMİYORSANIZ SERMAYENİZİ GÜÇLENDİRİN!
Enflasyon muhasebesinin uygulamada doğurduğu sonuç itibari ile en önemli konularından biri de aktifi güçlü olup sermayesi zayıf olan firmalar için vergi doğuruyor olmasıdır. Şimşek de açıklamasında bu durumu, "Enflasyon düzeltmesiyle dönem sonunda öz kaynakları güçlü olan mükellefler uygulama nedeniyle vergisel yönden avantaj elde ederken, varlıklarını sermayeden ziyade yabancı kaynakla yani borçla elde eden mükelleflerde düzeltme sonrası ilave vergi çıkabiliyor. Bu da esas itibarıyla uygulamanın temel felsefesini yansıtıyor. Bu kapsamda bilançolarını enflasyon düzeltmesi uygulayarak veren mükelleflerimizin gerek 2023 gerekse 2024 yılının ikinci geçici vergi dönemi beyannameleri analize tabi tutuluyor" şeklinde açıklıyor.
Genelde kar eden para kazanan firmaların sermaye yapıları güçlü oluyor. Ancak karlı olmayan firmaların ise sermayeleri yetersiz oluyor. Sermayeleri güçlü olan firmaların enflasyon muhasebesi kaynaklı az vergi ödemeleri, aksine sermayeleri zayıf olan firmaların enflasyon muhasebesi kaynaklı daha çok vergi ödemesi aslında para kazanamayıp kar edemeyenden daha çok vergi alma sonucunu doğuruyor ki, bu vergide adalet ilkesi ile örtüşmüyor. Yani 31.5 trilyon lira aktif artışından kaynaklı olarak sermaye yapıları zayıf olan firmalar daha çok vergi ödeyecek iken, sermaye yapıları güçlü olan firmalar daha az vergi ödeyecektir.
Örneğin, sermayesi çok zayıf olan ama aktifinde fabrika binası olan bir mükellef belki de çalışanların maaşını dahi ödeyemezken aktifinde fabrika binası var diye daha çok vergi ödemek zorunda kalacaktır. Yani, satılmayıp aktifte duran varlığın vergisi ödenecektir. Sermayesi zayıf olan firma zaten zorda olan firma demektir. Sermayesi yetersiz olan firmaya aktifinde varlık var diye, aktifte duran satılıp kar edilmeyen varlık üzerinden vergi ödetmek firmayı daha da zora sokmak anlamına geliyor aslında. Diğer yandan sermayesi güçlü olan firmanın aktifinde varlık var ise sermayesi güçlü diye tersine ödemesi gerekenden daha az vergi ödüyor olacak.
Denilebilir ki, o halde firmalar da sermayelerini güçlendirsinler! Ama firmalar kar elde ediyor olabilse zaten sermayesi güçlenecektir! Ya da şirket ortakları paraları var ise zaten sermaye artırımına gideceklerdir! Bunları yapamıyorlar ise zaten zorlanan sermayeleri güçsüz olan firmaların sırtına bir de enflasyon muhasebesi kaynaklı vergi binecektir!