Konu hakkında yüzlerce makale yazıldı, binlerce haber yapıldı.

Özellikle muhasebe mesleğini icra eden Mali Müşavirler ve Mali Müşavir odalarının üst birliği TURMOB tarafından, enflasyon düzeltmesinin uygulamasında şimdiye kadar uygulanmakta olan vergi kanunları ile bağdaşmayacak sonuçlarla karşı karşıya kalınacağı konusunda maliye idaresine uyarılarda bulunuldu.

Geç de olsa bu uyarılara iş dünyası da katıldı. Özellikle ikinci geçici vergi dönemi yaklaştığında, enflasyon düzeltmeleri yapılıp sonuçlar patronların önüne konulduğunda, enflasyon düzeltmesinin kendilerinin anladığı gibi vergilendirilecek dönem kazancının enflasyondan arındırılması işleminin olmadığı, aksine işletmenin parasal olmayan kıymetlerinin aktif ve pasifi ile birlikte enflasyon verilerine göre değerlendirilerek bugünkü değerlerine getirilmesi ve bunun sonucunda da özellikle sermaye yapısı zayıf olan işletmelere, hiçbir faaliyeti olmasa dahi ciddi bir vergi yükü ile karşı karşıya kalacaklarını öğrenmeleri üzerine, iş dünyası da enflasyon düzeltmelerinin gerçekleştirilmesi durumunda yaşanacak kaotik durum hakkında maliye idaresine uyarılarda bulunmaya başladı.

TURMOB tarafından, geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesinin uygulanmasının, Mali Müşavirler açısından inanılmaz ciddi bir iş yükü oluşturduğu, enflasyon düzeltmesinin sadece yılda bir kere kurumlar vergisi beyannamesi verilirken yapılmasının meslek mensupları açısından daha uygulanabilir olduğu her platformda Hazine ve Maliye Bakanlığına aktarılmasına rağmen, Hazine ve Maliye Bakanlığı gerek TURMOB’un ve gerekse iş dünyasının uyarılarına kulak tıkayarak, geçici vergi dönemlerinde kapsama giren bütün mükelleflerin enflasyon düzeltmesi yapması gerektiği konusunda geri adım atmadı.

Peki daha sonra neler oldu? Gelin olanlara adım adım bakalım.

Bilindiği üzere ikinci geçici vergi döneminin ödeme ve beyan süresi 19 Ağustos tarihinde son buluyordu. Ancak enflasyon düzeltmesinin doğurduğu iş yükü altında ezilen Mali Müşavirlerin bu tarihe kadar geçici vergi beyannamelerini hazırlamaları pek mümkün değildi. Çünkü birçok muhasebe ofisi gece yarılarına kadar çalışmalarına rağmen, enflasyon düzeltmesinin yarattığı iş yükünden dolayı işlemleri yetiştiremediler.

Bunun üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayınlanan Vergi Usul Kanunu sirkülerince 19 Ağustos tarihi, 27 Ağustos tarihine kadar uzatıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı da uzatmayla ilgili yaptığı duyuruda son kez uzatıldığının altını çizerek belirtti.

Sürenin uzatılmasına rağmen geçici vergi dönemlerinde uygulamadan vazgeçilmemesi, tepkilerin artarak devam etmesine yol açtı. Hazine ve Maliye Bakanlığı biraz daha zaman kazanabilmek ve gelen yoğun tepkileri değerlendirebilmek için son kez uzatıldığı bildirilen ikinci geçici vergi beyan ve ödeme süresini ikinci kez 6 Eylül tarihine uzattı.

Uzatmanın ardında Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileri, iş dünyasını temsilen TOBB Başkanı ve çeşitli oda başkanları ile bir araya gelerek enflasyon düzeltmesine ilişkin getirilen eleştiriler değerlendirildi.

Toplantının ardından bu defa Hazine ve Maliye Bakanlığınca, ikinci geçici vergi beyan ve ödeme süresi üçüncü kez 13 Eylül tarihine uzatıldı.

Bu defa sadece sürenin uzatılması ile kalınmadı, 563 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği yayımlanarak;

2023 yılı brüt satışlar toplamı 50.000.000 TL’nin altında olanların 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmayacakları belirtildi.

Sonunda Hazine ve Maliye Bakanlığı,  TURMOB ve iş dünyasından gelen tepki ve uyarıları değerlendirilerek uygulanması daha makul olan bir düzenlemeye imza attı.

Peki sorunlar bununla bitti mi?

Elbette hayır. 563 Seri No.lu VUK Genel Tebliği yayımlanmadan önce, geçici vergi beyannamesini veren, ancak tebliğ ile enflasyon düzeltmesi kapsamı dışında bırakılan mükelleflerin durumu ne olacaktı?

Söz konusu tebliğ de bunula ilgili de düzenleme vardı. Tebliğ uyarınca;

• Enflasyon düzeltmesine tabi tutan ve enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan kar veya zararlarını yasal defterlere kaydetmek suretiyle bu döneme ilişkin geçici vergi beyannamelerini Tebliğin yayımı tarihi itibarıyla vermiş olan mükelleflerin, söz konusu döneme ilişkin yasal kayıtlarını düzeltmelerine gerek bulunmamaktadır.

• Bu durumdaki mükellefler, enflasyon düzeltmesinden kaynaklı kâr veya zarar kayıtları ile enflasyon düzeltmesi yapılmamasına göre oluşan kar/zarar farkını, 2024 hesap dönemi ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerinde duruma göre; "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler" veya "Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler Bölümünün Diğer İndirimler" kısmında göstermek suretiyle beyan edeceklerdir.

• Bu madde kapsamındaki mükelleflerin, ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerini, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde, enflasyon düzeltmesi öncesi oluşan kar veya zarara göre geçici vergi matrahlarını düzelterek vermeleri gerekmektedir. Düzeltme işlemlerinin beyanname verme süresi içinde yapılması durumunda herhangi bir vergi cezası veya gecikme faizi ödenmeyeceği tabiidir.

Denilerek, başka bir tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu.

Şöyle ki;

Tebliğde, beyannameyi vermiş bulunan mükelleflerin defter kayıtlarının düzeltilmeyeceği ancak bu mükelleflerin enflasyon düzeltmesinden kaynaklı kar veya zarar kayıtları ile enflasyon düzeltmesi yapılmamasına göre oluşan kar/zarar farkını, 2024 hesap dönemi ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerinde duruma göre "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler" veya "Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler Bölümünün Diğer İndirimler" kısmında göstermek suretiyle beyan edecekleri düzenlenmektedir.

Enflasyon düzeltmesi kapsamında parasal olmayan aktif ve pasif hesaplar düzeltilmiş, bu düzeltmeden kaynaklı olarak; 30.06.2024 tarihi itibariyle stoklar, mali duran varlıklar, maddi ve maddi olmayan duran varlıklar, verilen ve alınan depozito ve teminatlar, verilen ve alınan avanslar düzeltilmiş değerleri ile 01.07.2024 tarihi itibariyle defter kayıtlarında yer almıştır.

555 no.lu VUK Genel Tebliği hükmü gereği, maddi ve maddi olmayan duran varlıkların düzeltilmiş değerleri üzerinden amortismanlar hesaplanarak bu tutarlar üretimin maliyetine ya da doğrudan gider hesaplarına intikal ettirilmiştir. Üretim maliyetine intikal eden düzeltme farkları ürün maliyetini artıran bir unsur olarak 2024/3. geçici vergi döneminde stok maliyetini, dolayısıyla satılan mal maliyetini etkileyecektir. Ayrıca duran varlıkların 2024/3. geçici vergi dönemi amortisman hesabında düzeltilmiş değerler üzerinden amortisman ayrılması 2024/3. geçici vergi dönemi kazancına da etki edecektir.

Bununla birlikte; düzeltilmiş aktif parasal olmayan kıymetlerin (stok, iştiraki bağlı ortaklık, arsa, bina, demirbaş, hak vb) 01.07.2024 tarihinden itibaren elden çıkarılması halinde bunların satış gelirleri karşısında maliyet olarak düzeltilmiş defter kayıtlarının dikkate alınması gerekecektir ki bu da olası bir vergi incelemesinde ciddi bir sorun yaratacaktır.

Ayrıca; enflasyon düzeltmesinde geçmiş yıl karları bir dönem sonra enflasyon düzeltmesine tabi olduğundan, beyanname üzerinde yapılacak olan diğer indirim ya da KKEG şeklindeki bir işlem dönem ticari karının dolayısıyla 2025 hesap döneminde yapılacak olan enflasyon düzeltmesinde geçmiş yıl kar/zararının fazla ya da eksik çıkmasına sebep olacaktır. Bu da 2025 hesap döneminde yapılacak olan enflasyon düzeltmesinde fazla ya da eksik enflasyon kar/zararına sebep olacaktır.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

TURMOB tarafından 563 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay’a dava açılmıştır. Dava sonucu ne olur bilinmez ama söz konusu tebliğin uygulanmasının ileride çok ciddi sorunlar doğuracağı açık. Üstelik ilgili tebliğ, beyan döneminin başlamasından çok sonra çıkarıldığı içinde, Mali Müşavirlerin iş yükünü azaltmak bir yana, ilave bir yığın daha iş yükü ortaya çıkardığını söylememe gerek bile yok.

Enflasyon düzeltmesi ile ilgili tartışmalar daha çok su götürecek gibi görünüyor. Yıl sonuna kadar bu konuda daha nasıl düzenlemeler yapılacak hep birlikte bekleyip göreceğiz.  

Erol ÇEMBER       
Yeminli Mali Müşavir