Özellikle net te 17 bin 2 TL olan bugünkü asgari ücretin %25 ile %30 arasında arttırılması öngörülmekle birlikte %30 üzeri bir oranda artış piyasalar tarafından dezenflasyon politikasının gevşemesi olarak algılanacaktır.
(Not: Görüşüm burada %30 da düşük bir artış seviyesi olduğudur. Ancak ekonomik sistemin yapısal sorunları çözülmeden %30 üzerinde bir artış enflasyonist bir etkisi olacaktır. Burada çözüm vergi gelirlerinin doğrudan verginin payını artırarak dezavantajlı kesimlerin ki asgari ücretliler bu gruba giriyor enflasyon karşısında refah artışını da içerecek şekilde ücretlerinin arttırılması yönündedir. Ayrıca işletmelerimizin de emek merkezli kazanç elde eden üretim anlayışlarının değişmesi veya değişmesine yönelik ekonomi yönetiminin teşvik edici politikalar geliştirmelidir. )
Özellikle 2023 ve 2024 asgari ücret artışları TL düzeyinde işletmelerde yarattığı maliyet etkisi halen mali göstergelerinde yüksek seviyelerde kalmaya devam etmektedir (%20-25) Ancak çelişki ise euro bazlı asgari ücret seviyesi ise Türkiye’yi en düşük 5 ülkeden biri yapmaya devam etmektedir.
Türkiye’de asgari ücret ve ekonomi ilişkisi
Asgari ücret, çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bir devlet politikası olarak uygulanan ve belirli bir zaman dilimi için en düşük maaş miktarını ifade eden bir kavramdır. Türkiye’de asgari ücret, ekonomik dengeler üzerinde hem doğrudan hem de dolaylı olarak önemli bir rol oynar. Bu makalede, Türkiye’deki asgari ücretin ekonomik göstergeler üzerindeki etkisi, işgücü piyasası, enflasyon ve gelir dağılımı gibi temel unsurlar bağlamında incelenecektir.
1 Asgari ücret ve işgücü piyasası
Türkiye’de asgari ücret, işgücü piyasasında geniş bir kesimi etkileyen önemli bir belirleyicidir. 2023 itibarıyla Türkiye’de çalışanların önemli bir kısmı asgari ücret ya da asgari ücrete yakın maaşlarla çalışmaktadır. Asgari ücretin artırılması, işçiler için gelir artışını sağlarken işverenler için işgücü maliyetlerini artırır. Bu durum, bazı işletmelerde işçi çıkarımları veya kayıt dışı istihdamın artması gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Öte yandan, asgari ücret artışları, çalışanların satın alma gücünü artırarak iç talebi destekler ve ekonomide bir canlanma yaratabilir. Bu denge, hem işveren hem de çalışan açısından dikkatle gözetilmelidir. Önceliğimiz katma değerli üretim yapan ve emeğini aldığı ücretle refahını arttıran bir çalışan piyasası hedeflenmelidir.
2 Enflasyon üzerindeki etkisi
Türkiye gibi enflasyon oranının yüksek olduğu ülkelerde, yapısal sorunlarını çözemediği için asgari ücret artışları ile enflasyon arasındaki bu döngü gözlemlenmektedir. Bu nedenle, asgari ücret düzenlemeleri yapılırken öncelikle vergi yapısı düzenlenerek, enflasyon hedefleri ve piyasa dinamikleri dikkate alınmalıdır.
3 Gelir dağılımı ve sosyal adalet
Asgari ücretin en önemli sosyal etkilerinden biri, gelir dağılımı üzerindeki etkisidir. Düşük gelirli kesimlerin yaşam standartlarını iyileştirmek ve gelir eşitsizliğini azaltmak amacıyla asgari ücret politikası önemli bir araçtır. Ancak, yüksek oranlı artışlar, emek kazancı üzerine kurulmuş bir üretim anlayışına sahip bir üretim yapısı işsizlik oranlarını artırarak gelir adaletini sağlama hedefini olumsuz etkileyebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki gelişmiş ekonomilerde asgari ücret bir referans değeri olarak gözükmekle birlikte Türkiye’ de yaklaşık çalışan kesimin %40’ı asgari ücret almaktadır.
4 Ekonomik büyüme ve iç talep
Asgari ücret artışlarının iç talep üzerindeki etkisi, ekonomik büyüme açısından kritik bir öneme sahiptir. Türkiye gibi iç talebe dayalı bir büyüme modeline sahip ülkelerde, asgari ücret artışı tüketim harcamalarını artırarak büyümeyi destekleyebilir. Ancak bu büyümenin sürdürülebilir olması, işverenlerin rekabet gücünün korunmasına bağlıdır. İşverenlerin artan maliyetler nedeniyle küçülmesi ya da işten çıkarmalara yönelmesi, bu olumlu etkinin sınırlanmasına yol açabilir.
5 Politika ve uygulamalar
Türkiye’de asgari ücret, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmektedir. Bu süreç, ekonomik göstergeler kadar siyasi kararların da etkisi altındadır. Özellikle seçim dönemlerinde, asgari ücret artışları sosyal politika aracı olarak daha fazla ön plana çıkabilmektedir. Dengeli bir asgari ücret politikası, ekonomik büyüme ve istihdam hedefleriyle uyumlu olmalı, enflasyonist baskıları artırmadan gelir dağılımını iyileştirmelidir. Bunun için sektör bazlı farklılaştırılmış asgari ücret uygulamaları veya işletmelere yönelik teşvik mekanizmaları gibi alternatif çözümler de değerlendirilebilir.
6 Avrupa ülkeleri ve Türkiye asgari ücret karşılaştırılması
Türkiye’deki asgari ücretin Avrupa ülkeleriyle kıyaslanması, ekonomik gelişmişlik ve refah düzeyi farklarını anlamak açısından önemli bir ölçüttür. 2024 yılı itibarıyla Türkiye’de brüt asgari ücret yaklaşık 613 euro seviyesindedir. Net ücret ise 562 euro olarak hesaplanmaktadır. Bu değerle Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında 22. sırada yer alır.
Daha düşük asgari ücretlerin olduğu ülkeler arasında Sırbistan (544 euro), Karadağ (532 euro), Bulgaristan (477 euro), Arnavutluk (385 euro) ve Kuzey Makedonya (360 euro) bulunmaktadır. Avrupa’daki en yüksek asgari ücret ise Lüksemburg’da 2.571 euro olarak belirlenmiştir; bunu İrlanda (2.146 euro) ve Hollanda (2.070 euro) takip etmektedir. Saatlik ücretlere bakıldığında, Türkiye’de saatlik asgari ücret 3,05 euro iken, Bulgaristan’da bu rakam 2,97 euro ile Türkiye’nin gerisindedir.
Buna karşın, diğer Avrupa ülkelerinde bu oran 4 euronun üzerine çıkmaktadır. Örneğin, Almanya’da saatlik ücret 14,71 euro, Lüksemburg’da ise 16,96 euro düzeyindedir.Türkiye’nin asgari ücret düzeyi Avrupa ortalamalarının oldukça altında kalmakta, bu da genel ekonomik şartlar ve yaşam maliyetleri açısından az gelişmiş bir toplum şartlarının oluşmasına neden olmaktadır. Beraberinde a) Asgari ücretin euro karşılığı artışı, b) Asgari ücretin geneli temsil eden bir ücret olmaktan çıkarılması c) İşletmelerin işçilik seviyesi nedeniyle rekabet edememe durumunun yüksek teknolojili, katma değerli, marka yaratan dönüşüme girmesidir.
Son Söz: “Kişiye hatası söylenmezse kabahatini hüner zanneder” Sadi Şirazi