Vergi yargısında öngörülen parasal sınırlar/tutarlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1’inci maddesi uyarınca her yıl VUK mük.m.298’e istinaden Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranı kadar artırılarak sonraki yıl uygulanır.
2024 yılı için uygulanan parasal sınır/tutarlar yüzde 43,93 oranında artırılarak 2025 yılı için uygulanacak. Yalnız bu hesaplamada bin Türk lirasını aşmayan tutarlar yokmuş gibi kabul edilir. Mesela yeniden değerleme oranı uygulandıktan sonra yeni tutar 44.618 TL ise bu tutar 44 bin TL olarak uygulanacak, bin TL’nin altında kalan küsurat dikkate alınmayacak.
İYUK Ek m.1 uyarınca 2024 yılındaki parasal sınırlar yüzde 43,93 oranında artırılarak 2025 yılı için uygulanacak yeni sınırlar/tutarlar bulunur. Bulunan yeni parasal sınırlar/tutarlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
2024 yılında 31 bin TL’yi aşmayan davalarda verilen kararlara karşı istinaf kanun yolu kapalıdır. Ancak konusu 31 bin TL’yi aşan davalarda ise istinaf kanun yolu kullanılabilir. Daha basit bir ifadeyle konusu 31 bin TL ve altında olan davalara karşı istinaf kanun yoluna gidilemez, karar kesindir.
Öte taraftan bölge idare mahkemelerince (halk arasındaki adıyla istinaf mahkemeleri) yani istinaf sürecinde verilen kararlara konu tutar 920 bin TL’yi aşmazsa temyiz yoluna (Danıştay’a) gidilemez ve karar kesinleşir. Ancak bölge idare mahkemelerince verilen dava konusu tutar 2024 yılı için 920 bin TL’yi aşan kararlara karşı temyiz (Danıştay’a) yoluna gidilebilir.
Önemli bir sorun vardı ki hâlâ var
Yukarıda 2024 yılı için vergi yargısında uygulanacak parasal sınırları belirttim. Örneğin istinaf kanun yolunu kullanmada 2024 yılı için dava konusu tutarın 31 bin TL’yi aşması şart iken 2025 yılı için 44 bin TL’yi aşması gerekmektedir.
Ya da temyiz yolunu kullanmada 2024 yılı için dava konusu tutarın 920 bin TL’yi aşması şart iken 2025 yılı için 1 milyon 324 bin TL’yi aşması gerekmektedir.
Ancak sorun şu; bu parasal sınırların/tutarların tespitinde, davayı açtığımız tarihteki tutarlar mı yoksa mahkemenin karar verdiği yıldaki parasal tutarlar mı dikkate alınacak?
Örneğin 2024 Ağustos ayında 40 bin TL’lik bir vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiş olsun ve bunu da vergi mahkemesinde dava konusu yaptığımızı varsayalım. Olur da aleyhte karar çıkarsa dava konusu tutar (40 bin TL) 2024 yılında istinaf kanun yolunu kullanma sınırı olan 31 bin TL’yi aştığından istinafa gidilebilir ancak vergi mahkemesi, kararını 2025 yılı içinde örneğin 2025 Şubat ayında verirse bu kez 2024 yılı için istinaf kanun yolunu kullanma sınırı olan 31 bin TL değil, 2025 yılı sınırı olan 44 bin TL uygulanacak. Daha basit bir ifadeyle 2024 yılındaki parasal tutara göre istinafa gidebiliyoruz ama 2025 yılı parasal tutarına göre gidemiyoruz. Yani dosya enflasyondan dolayı elimizde kaldı.
Bu sorunu gören Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2.Vergi Dava Dairesi konuyu somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine taşıdı. İstinafa ilişkin bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi 21 Aralık 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararla dokuz ay sonra yürürlüğe girecek şekilde iptal etmişti.
Ayrıca Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi, temyiz yoluna gitmedeki parasal sınırlar için yani İYUK m.46/1. fıkrasının (b) bendinde temyize başvuruyu parasal tutarla sınırlayan hükmün Anayasa’nın 2., 10., 13., 36. ve 37. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuş, Mahkeme de ibarenin Anayasa’nın 13 ve 36. maddelerine aykırı olduğuna 13 Ekim 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararla dokuz ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptal etmişti.
Buraya kadar her şey çok güzel geldi ancak gel gör ki bu iptal kararlarının ardından daha doğru bir düzenleme yapılması beklenirken iptal edilen hükmün aynısı tekrar getirildi.
Şöyle ki…
Yeniden aynı hüküm getirildi
Davanın açıldığı tarihteki parasal sınırlar değil de kararın verildiği tarihteki parasal sınırların Anayasanın muhtelif hükümlerine aykırı olduğu yukarıdaki Anayasa Mahkemesi kararlarında da net şekilde izah edildi. Ben dahil herkes yeni bir düzenleme beklerken kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin taslak metinler yayımlandı. Bu taslak metnin içinde İYUK m.45 ve m.46’nın iptal edilen bazı kısımları için yeni maddeler de vardı. Ancak o tarihte getirilmesi düşünülen yani yeni düzenleme iptal edilen hükümlerle aynı…
Diğer taraftan 9. yargı paketi ile bu düzenlemenin gelmesini beklerken bir anda 2 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı Kanun ile 2 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girmek üzere hayatımıza girdi.
Sonuç olarak
Resmi enflasyonun bile bu denli yüksek olduğu şu günlerde parasal sınırlar sorun yaratmaktadır.
Örneğin konusu 1 milyon TL olan bir davaya ilişkin 2024 Eylül ayında istinaf kanun yoluna gittik. 2024 yılında temyiz kanun yolunu kullanmada alt parasal sınır 920 bin TL iken 2025 yılında bu tutar 1 milyon 324 bin TL’ye yükselecek. Bölge idare mahkemesi (istinaf) kararını 2025 Ocak ayında verirse dava konusu tutar (1 milyon TL) 2025 yılı temyiz kanun yolunu kullanmadaki parasal sınır olan 1 milyon 324 bin TL’yi aşmadığından karar kesin olacaktır. Yani bölge idare mahkemesi kararını 2024 yılı içinde (örneğin Aralık 2024’te) vermiş olsaydı temyize gidebilecekken; 2025 yılında verdiği için temyiz yolu kullanılamamaktadır. Enflasyonun hak arama hürriyetini ve mahkemeye erişim hakkını gasp ettiğinin önemli bir örneğidir bu.
Örneğin aynı tarihte açılan davaların vergi mahkemelerinde karara bağlanma süreleri mahkemelerin iş yoğunluğuna bağlı olarak farklılık arz edecektir. İş yoğunluğu daha az olan bir mahkemenin daha kısa sürede davayı çözümlenmesi mümkünken iş yoğunluğu daha fazla olan mahkemenin davayı sonuçlandırma süresi daha uzun olabilecektir. Bu durumda erken sonuçlanan davaya ilişkin istinaf yolu açık olabilecekken geç sonuçlanan için ise istinaf yolu ortadan kalkabilecektir.
Özetle dava konusu tutara bağlı olarak verilecek kararların verildiği tarihler önem arz etmekte ve bu durum maalesef hak kayıpları yaşatabilmektedir.
Ve maalesef ki enflasyonun bu denli yüksek olduğu hele şu dönemlerde bu sorun, aleni bir şekilde hak arama hürriyetini, mahkemeye erişim hakkını ve hukuki güvenlik ilkelerini ihlal etmektedir.
2 Ağustos tarihli düzenleme, bu sorunu çözer mahiyette değildir. Hatta Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen iptal kararlarında eleştirdiği hususlar maalesef yeni düzenleme ile aynen getirilmiştir.
İvedi bir şekilde vatandaş lehine bir düzenleme yapılması dileğiyle.