Ekonomik hayatta ortaya çıkan zorluklar ve ticaretin seyrindeki düzensizlikler ,artan rekabet koşulları, ekonomik konjonktüre bağlı olarak ortaya çıkan finansman sıkıntıları mal ve hizmet arz eden işletmeleri vadeli satışlar yapmaya mecbur etmektedir.Şirketler, kendi sektörlerindeki diğer işletmelerle rekabet edebilmek, satılan ürünlerine olan talebi artırmak amacıyla peşin satışlar yanında vadeli olarak da satış yapma yoluna gitmektedirler. Genel ekonomik hayatın gidişine paralel olarak vadeler de uzayıp kısalmaktadır.
Ancak, toptancı veya perakendeci olarak, vadeli satışların bazı riskleri söz konusu olabilir. Ekonomik krizler, finansman zorlukları alacaklarını alamamaları riskini artırır. Alacaklarını zamanında veya hiç tahsil edememe durumunun şirketin sürekliliğini tehdit eder hale gelmeden sorunun çözümü için hukuki yollara başvurmak kaçınılmaz olabilir.
Günümüzde büyük işletmeler ekonomik gelişmeleri daha sıkı takip etmekte alacaklarının tahsil edilebilme derecesini inceleyerek vadesinden sonra tahsil kabiliyetini değerlendirerek uluslararası standartla da göz önünde tutarak karşılık ayırmaktadırlar. İşletmenin gerçek karlılığını görmek doğru karar almada yöneticilere yardımcı olur. Ayrılan karşılıkların vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması vergi kanunlarına göre belirlenir.
Vergi Kanunları çerçevesinde tahsili şüpheli hale gelen alacaklara karşılık ayrılması ve bunun vergi matrahının belirlenmesinde gider olarak kaydedilmesi bu kanunlarda belirlenen şartlara tabidir. Ülkemizde şüpheli hale gelen alacaklara karşılık ayırabilme şartları Vergi Usul Kanunu’nda hükme bağlanmıştır.
Şüpheli Alacaklar-Değersiz Alacaklar
Alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesi alacağın değersiz alacak haline dönüştüğü anlamına gelir. Şüpheli alacak ise vadesi geldiği halde alacağın tahsil edilememesi halinde söz konusu olur. Tahsil edememe süresi uzadıkça alacağı tahsil edilme ihtimali azalır.
Ayrıca, alacaklı ve borçlu arasında alacağın miktarı, vadesi ve gerçek borçlunun kim olduğu konusunda anlaşmazlık çıkabilmektedir. Çözüm için dava açılması yoluna gidilmesi gerekir.
Vergi Usul Kanunu Hükmü
Şüpheli alacağın niteliği ve yapılacak işlemler konusunda Kanun’un 323.ncü maddesinde düzenleme yapılmıştır. Madde hükmü aşağıda olduğu gibidir.
‘’Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla,
-Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
-Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlusu tarafından ödenmemiş bulunan ve 3000 (01.01.2023 tarihinden itibaren 8.900 ;01.01.2024 tarihinden itibaren 14.000) Türk Lirasını aşmayan alacaklar,
Şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
İşletme hesabında defter tutan mükellefler ,yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına ,hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde ,kaydederler.’’
Bir alacağın şüpheli alacak olarak kabul edilebilmesi ve karşılık ayrılıp gider kaydedilmesi yukarıda yer verdiğimiz kanun hükmü esas alınarak belirlenecektir.
-Alacak ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalıdır
Alacağın tahsilinin şüpheli hale geldiğinden söz edebilmek için öncelikle bu alacakla işletmenin elde etmeyi beklediği ticari veya zirai kazanç arasında illiyet bağı bulunmalıdır. İşletmenin ana faaliyeti dışında ,kayıtlara hasılat olarak girmeyen veya ticareti yapılacak ,üretilecek mal veya ifa edilecek hizmetin maliyetiyle ilgili olmayan alacakların tahsilinde güçlük olsa bile şüpheli olarak değerlendirilmesi ve karşılık ayrılıp gider yazılması mümkün olmaz. İşle ilgili olmaksızın 3.ncü kişilere borç verilmesi ve bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmesi halinde karşılık ayılıp gider yazılması mümkün bulunmamaktadır.
Verilen sipariş avanslarının mal veya hizmet alımı mümkün olmaması ve verilen avansın geri alınamama ihtimalinin yüksek olması halinde bu alacak için karşılık ayrılıp ayrılamayacağı tartışma konusu olmuş ise de bu tür şüpheli alacak için kanundaki şartlar yerine getirilirse karşılık ayrılabileceği vergi idaresince kabul edilmiştir.
-Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar
Vadesi dolmasına rağmen tahsil edilemeyen, tahsili geciken alacağın alacaklısı tarafından ciddi şekilde takip edildiğinin inandırıcı delillerle gösterilmesi önemlidir. Bunun için icra takibinin başlatılmış olması gerekir. Alacağa ilişkin ihtilaflar varsa dava açılmış olmalıdır. Dava veya icra safhasında olmayan alacaklar için karşılık ayrılsa bile bu karşılığın gider yazılması kanunen kabul edilmez.
Karşılık alacağın tahsili için dava açıldığı veya icra takibine başlandığı yılda-dönemde ayrılmalı ve gider kaydedilmelidir. Bu konuda farklı görüşler varsa da bu konuda dikkatli olunmalıdır.
-Küçük alacakların tahsilinin gecikmesi ve karşılık ayrılması
Miktarı 3.000 (2023 yılı için 9.800,2024 yılı için 14.000)Türk lirasına kadar olan alacaklar için karşılık ayrılarak gider yazılabilmesi için yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenmesine rağmen borçlusu tarafından ödenmemiş olmalıdır. Bu duruma gelmiş alacaklar için karşılık ayrılabilir ve gider yazılabilir.
-Bilanço hesabı veya işletme hesabı esasına göre defter tutulmasının karşılık ayrılmasına etkisi
Daha önce sadece bilanço esasına göre defter tutan ticaret ve ziraat erbabı şüpheli alacakları için karşılık ayırabiliyorlardı.7338 Sayılı Kanun’un 35.nci maddesi ile VUK 323.ncü maddesinde değişiklik yapılmış ve 26.10.2021 tarihinden itibaren işletme hesabi esasında defter tutan mükellefler de maddede belirtilen diğer şartlara uymak suretiyle karşılık ayırabilmektedirler.
İşletme hesabı esasının özelliği gereği, ayırdıkları şüpheli alacak karşılıklarını defterlerinin gider kısmına ,bu alacaklardan tahsil edebildiklerini tahsil ettikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına ,hangi alacakları ile ilgili olduğunu gösterecek şekilde kaydetmelidirler.
-Teminatlı alacaklara karşılık ayrılmaz
Vadesinde tahsil edilemeyen alacak kısmen veya tamamen teminata bağlanmış olabilir. Bu durumda karşılık alacağın teminatsız olan kısmı için ayrılabilir. Alacağın teminatının paraya çevrilmesinden sonra geriye kalan alacak için takibat yapılması mümkündür.
-Kamu kurumlarından alacaklar için karşılık ayrılması
Vatandaşın kamu kurum ve kuruluşlarına olan güveni nedeniyle vadesinde ödenmeyen alacakları için karşılık ayrılamayacağı düşünülür. Ancak ,Kanunda şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında borçlunun kimliği konusunda bir belirleme yapılmamıştır. Dolayısıyla maddede belirtilen şartlar yerine geldiğinde karşılık ayırmaya bir engel yoktur.
-Tahsil edilemeyen Katma Değer Vergisi
334 Sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtildiği üzere, katma değer vergisi ekonomik faaliyetlerin tabii bir sonucu olarak ortaya çıkan ve işletmenin alışları sırasında ödediği, işletme alacaklarının bir unsurunu teşkil eden doğrudan doğruya mal veya hizmet tesliminden kaynaklanan bir alacak olduğundan, VUK 323.ncü maddede belirtilen şartların mevcut olması şartıyla, ilgili dönem kayıtlarına girmesi ve KDV beyannamelerinde beyan edilmiş olması halinde karşılık ayrılabilecektir.