Bu hafta torunlarımın ziyaret haftası. Eşimle onları en iyi nasıl ağırlarız, büyüklerini unutmamaları için anlatacağımız anılar, evde hazırlanacak yemekler gibi konuları gündeme getirdik.

Muhakkak ki bir etli yemek hazırlamamız gerekiyor yahut dışarıda yemek vermek de olabilir. Ama yavrularımız kesinlikle anneanne veya babaannenin yemeklerini tercih ediyorlar. O zaman onların tercih edeceği bir etli yemek hazırlamalıyız dedik. Eti de Bursa’nın merkezinde eskiden beri tanıdığımız bir kasaptan alalım kararını verdik.

Sabah, işe bile gitmeden, hanımefendi hazırlamış olduğu listeyi elime tutuşturdu. Arabamı metronun park et devam et sistemine park ederek metroya bindim. Şehreküstü – Hanlar bölgesi durağında indim. Çarşı içinde yürüyerek pazara ve kasaba gidiyorum.

Bu sırada sağımdaki solumdaki fiyatlara bakıyorum.

Hadi biraz taze fasulye de alayım dedim. (Yalan, ben demedim, hanım listeye onu da ilave etmiş). Tayakadın çarşısından yukarı çıkıyorum ve tezgahlardaki taze fasulye fiyatlarına bakıyorum. 20 lira Aydın fasulyesi, 25 lira İznik fasulyesi, 30 lira Nazende fasulye. Ooo; nazende fasulye çok güzel. Ama bir de yukardaki pazara bakayım dedim.

Aynı Nazende fasulye, bir tezgahta 40 lira, bir diğerinde 50 lira, onun yanındakinde 60 lira. Asabım bozuldu. Bu insanlar hiç mi utanmıyorlar hayret. Ondan sonra en çok da onlar, enflasyondan bahsederler.

Kasap’a girdim. Bunlar ne kardeşim dedim. Bu çarşıdaki insanlar, şu tezgahlardaki insanlar hiç mi utanmıyorlar.

Peki, Sayın Belediye yetkilileri, zabıta ne yapar, sayın vergi dairesi yetkilileri vergi kontrol memurları ne yapar? Hiç kimse bunların alış faturalarına bakmaz mı?

Ben biliyorum ki, bu insanlar oradaki tezgahlarına belli ve cüz’i-çok az- bir ücret ödüyorlar. Zaten size hiç birisi fiş vermiyor. İsterseniz, herhalde dayak yersiniz. Ama söyleyin sayın okurlar, bu yazdıklarımda haksız mıyım?

Kasapta işimi hallettikten sonra Tayakadın pazarından kilosu 30 liradan Nazende fasulye aldım. Yanımdan birisi geçiyordu, ama söylene söylene geçiyordu. Adamı haklı buldum. Ben de içimden söylenerek Metro durağına gittim. Arabamı park ettiğim istasyonda inip aldıklarımı eşime bıraktım.

Başıma gelenleri de anlattım. El birliği ile o tezgahlardaki insafsızlara, onları kontrol etmeyen belediye ve devlet görevlilerine ve sorumlulara beddua ettik.

Sayın okurlar, sevgili okurlar,

Biz bu şekilde alış ve satışlar yapan Pazar yerleri ile enflasyonu kontrol edemeyiz, önce satıcılarımız Türk ve Müslüman örf ve adetlerini hatırlamalı, bu milletin çocukları olduğunu hatırlamalılar ve ticaretlerini ona göre yapmalılar.

Aksi takdirde bu ülkede de bir gün, artık çok sert tedbirlerin uygulanmasının antidemokratik olmadığını hatırlayacak devlet görevlileri inşallah çıkacaktır.

Hepinize sinirlenmeden alış veriş yapacağınız çarşılar ve dükkanlarla karşılaşmanızı diliyorum.

EkoHaber | Cevdet AKÇAKOCA