Ekonomist ve maliyecilerinin günümüzde en çok izledikleri ve ilgilendikleri konulardan birisi de kur korumalı mevduat hesapları. Tabi onların ilgilenme ve izleme nedenlerinin başında kurlara ve bütçeye etkisi gelmekte. Konu aslında muhasebe ve vergi ile uğraşanları da yakından ilgilendiriyor. Bilindiği gibi, döviz bozmak suretiyle bu statüde hesap açma hakkı başlangıçta sadece gerçek kişilere tanınmış iken sonradan bu hesapların tüzel kişiler tarafından da açılabileceği kabul edildi ve hatta sermaye şirketlerini dövizlerini bozdurarak kur korumalı mevduat hesaplarına yönelmelerini teşvik maksadıyla vergi istisnası da ihdas edildi.
Kurumlar Vergisi Kanunu’na 7352 sayılı Kanun’la eklenen geçici 14. madde ile Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilen hesaplar ile ilgili olarak; kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını, dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk Lirası’na çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk lirası varlığı, bu kapsamda açılan en az üç ay vadeli Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda; bu kapsamdaki kapsamındaki yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının 1/10/2021 ila 31/12/2021 tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı ile 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk Lirası’na çevrilen hesaplarla ilgili oluşan kur farkı kazançları ve söz konusu hesaplardan dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna edildi.
Ayrıca aynı madde ile yukarıda aktardığımız kapsama girmemekle birlikte, kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru üzerinden Türk Lirası’na çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk Lirası varlığı en az üç ay vadeli Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda oluşan kur farkı kazançlarının, geçici vergi dönemi sonu değerlemesiyle Türk lirasına çevrildiği tarih arasına isabet eden kısmı ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar da kurumlar vergisinden istisna tutuldu.
Anılan madde de ayrıca kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk lirası varlığı en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda Türk lirasına çevrildiği tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar da kurumlar vergisinden istisna tutuldu.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin idari anlayış 19 seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel tebliği ile açıklandı. Tebliğ pek çok tartışmayı beraberinde getirdiyse de pek çok kurum 2021 yılı son dönemi Geçici vergi Beyannamesinde ve Yıllık Beyannamelerinde bu istisnadan, kimi uyarak kimi ihtirazi kayıtla beyanda bulunarak yararlandı. Ben bu yazımda söz konusu istisnayı irdelemeyeceğim ve bir başka konuya geçeceğim.
Vergi Usul Kanunu mük. 227. maddesinde “vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını (…) yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlama” konusunda Maliye Bakanlığını yetkili kılınmıştır. Bakanlıkta bu yetkisine dayanarak 1990 yılında “Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları ve Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”i yayınlamıştır.
Anılan Yönetmeliğin 7/G maddesinde, yatırım indirimi, döviz kazandırıcı işlemlerde vergi istisnası, yeniden değerleme, stok değerlemesi, eğitim, spor ve sağlık yatırımlarından elde edilen kazanç istisnası, dernek, tesis, vakıf ve kooperatiflere muafiyet tanınması gibi istisna ve muafiyetler tasdik zorunluluğu kapsamına alındıktan sonra, “diğer teşvik, indirim, istisna ve muafiyetlerle ilgili işlemler” şeklinde bir torba düzenleme ile tüm istisnalar da tasdik zorunluluğu kapsamına dahil edilmiştir.
Daha sonra 1992 yılında yayınlanan 5 Seri No’lu SM, SMM VE YMM Kanunu Genel Tebliği ile sayılan bazı kurumlar vergisi istisnaları ile bu istisna ve indirimler dışında kalan veya bu istisna ve/veya indirimler kapsamında olup da yıllık kurumlar vergisi beyannamelerinde yararlanılan istisnalar veya indirim konusu yapılan tutarlar toplamı belli tutarı aşan mükellefler için vergiden müstesna tutulan ve/veya indirim konusu yapılan işlemlerini yeminli mali müşavirlere tasdik ettirme zorunluluğu getirilmiştir. Dolayısıyla kurumlar vergisinden müstesna tutulan ve/veya indirim konusu yapılan tutarların; kurum kazancından indirilmek suretiyle yararlanılabilmesi; yeminli mali müşavirler tarafından düzenlenen "Kurumlar Vergisi İstisna ve İndirim Tasdik Raporları" ile belgelenmesine koşuluna bağlanmıştır. Burada anılan sınır 2021 yılı için 483.000 Liradır.
Dolayısıyla kur korumalı mevduat istisnasından sınırın üstünde yararlanan kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu konuda yeminli mali müşavirlerden tasdik raporu almaları, zorunlu gözükmektedir.
41 sayılı Tebliğe göre söz konusu Raporların, Bakanlıkça süre uzatılmadıkça, Haziran ayı sonuna kadar vergi dairelerine verilmesi gerekmektedir. Aksi halde mükellefe asgari 68.000 Lira ceza kesilerek ibraz için 60 günlük ek süre verilecektir. Bu sürede de rapor ibraz edilmezse, mükellefin istisnadan yararlanma hakkı ortadan kalkacaktır.
Dünya | Bumin DOĞRUSÖZ