Geçtiğimiz hafta Cuma günü TBMM'ye verilen ve kısa sürede yasalaşması beklenen "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi", iş dünyası, STK’lar, vergi mükellefleri ve kamuoyunun büyük bir kısmında karşılık buldu, olumlu karşılandı.
Torba Yasa’da yer alan düzenlemeler, zor bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde, işine devam eden, etmek isteyen, işine ve işletmesine sahip çıkan herkese, her işletmeye ilaç gibi gelecek.
Torba’da hayali para ve hayali alacaklar da var
Torba Yasa Teklifi’nde yer alan düzenlemelerden birisi de; kasada gözüken “gerçek dışı nakit para” ve/veya ortaklarca borç olarak çekilmiş gözüken hayali paralar ile bu hesaplarda gösterilmesi gerekirken bazı nedenlerle diğer hesaplarda gösterilerek muhasebeleştirilen tutarlarla ilgili.
Peki neden bu şekilde hayali paralar kasa ve ortaklar üzerinde gözüküyor?
Bunun en önemli nedeni, ülkemizdeki şirketlerin büyük bir kısmının aile şirketi olarak kurulmaları ve şirket sahiplerinin bu şirketleri şahıs işletmesi gibi yönetme arzuları. Bu şirketler aile şirketi olmaları nedeniyle de, yapılan gider ve ödemeler için ister istemez ortaklar cari hesaplarını kullanıyorlar. Ayrıca, bu şirketlerden büyük bir kısmının çeşitli nedenlerle belgesiz ödemeleri de olabiliyor. Örneğin; bazı işlerin sonuçlandırılabilmesi için belgesiz ödeme yapılması, satın alınan veya yaptırılan mal ve hizmetler için fatura alınamaması, işçi ücretlerinin düşük gösterilerek aradaki farkın açıktan ödenmesi gibi.
Belgesiz harcamaların artması kasa hesabının sürekli şişmesine neden oluyor. Kasada gerçekte 10 bin TL. olduğu halde, muhasebe hesaplarında 1 Milyon TL. ya da 2 Milyon TL. gözükebiliyor. Kasada yüksek tutarda para gözükmesi ciddi sorunlara neden olacağı için, uygulamada belgesiz harcama yapıldıkça, şirket ortaklarına borç para verilmiş gibi gösterilerek, "131, 231. Ortaklardan Alacaklar” hesabına ya da diğer hesaplarda (120, 121, 136, 159, 236, 259 no.lu hesaplar gibi) muhasebeleştiriliyor.
Bu şekilde adatlandırma suretiyle faiz hesaplamayan ve fatura kesip KDV uygulamayanları ise korkunç bir son bekliyor. Rahmetli Hocam Prof. Dr. Şükrü KIZILOT'un yazdığı gibi, Maliye, bu şirketlerden “Bir Koyundan 4 Post” benzeri vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza alıyor.
1) Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı hükümlerine göre, kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi,
2) Olay kâr dağıtımı kabul edildiği için yüzde 15 stopaj, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi,
3) Gerçek kişi ortaklarda kâr payı ya da temettü nedeniyle gelir vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi,
4) KDV, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi.
Yani, 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle defter kayıtlarında ve bilançolarda gözüken ama gerçekte, kasada olmayan “nakit para” ve yine gerçekte olmayan “ortaklardan alacaklar”, yüzde 5 vergi ödenmek suretiyle sıfırlanacak, affedilmiş olacak.
Fiilen kasada bulunmayan para ve ortaklardan gerçekte olmayan alacaklara, yüzde 5 vergi ödenmesi karşılığı getirilen bu af, şirketler ve ortakları için büyük bir fırsat. Aslında yapılan bu işlem şirkete kasko sigortası yaptırmak gibi bir şey. Bu şekilde şirketler haklarında yapılacak muhtemel vergi incelemeleri önleniyor. Çünkü, kasa ve ortaklar cari hesabında yüksek tutarlı paraların gözükmesi, Risk Analiz Sisteminde tanımlanan ve incelenecek mükelleflerin seçiminde dikkate alınan en önemli kriterlerden birisi. Artı, bu düzeltmeyi yapan şirketler, 4 post vergisinden de kurtulmuş oluyorlar! Bu büyük fırsatı kaçırmamak lazım.
Maliye’nin önceki af yasalarında da yer alan bu düzenleme ile ilgili resmi görüşü şu şekilde; “Yapılan beyan ile ilgili olarak söz konusu tutarların ortaklara dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine yönelik ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.” Yani, yapılmayacak olan vergi tarhiyatı, kar dağıtımına bağlı stopajla sınırlı. Teklifte kurumlar vergisine ve KDV'ye yönelik olarak tarhiyat yapılmayacağına dair bir düzenleme söz konusu olmadığından, kasa ve ortaklar cari hesabı düzeltmesinden yararlanan şirketlere geçmişe yönelik adat (faiz) hesaplamadıklarından le inceleme yapabilecek ve ilave kurumlar vergisi ve KDV tarhiyatları yapabilecek. Maalesef, geçmişe dönük böyle bir risk var! Kişisel görüşümüz, önceki yıllarla ilgili olarak kurumlar vergisi ve KDV yönünden matrah artırımı uygulamasından yararlanılarak bu riskin ortadan kaldırılabileceği doğrultusunda.
Bu düzenlemeye yönelik bir kaç öneri
1) Yüzde 5 oranı biraz yüksek kaldı, önceki düzenlemelerde bu oran yüzde 3 olarak uygulanmıştı. Bu oran konusunun gözden geçirilmesinde fayda var.
2) Kanunla getirilen bu düzeltme işlemi genel olarak olumlu olmakla beraber, bazı olumsuz sonuçlara da neden olabilecek nitelikte. Bu olumsuz sonuçlardan birisi de, düzeltme nedeniyle oluşan zararların şirket rasyolarını bozması. Bu husus özellikle kamu ihalelerine giren şirketler açısından büyük önem taşıyor. Çünkü, bu durum söz konusu şirketlerin ihalelere girememelerine neden oluyor, bu ise şirketlerin iflasına ve dağılmasına kadar sonuçlar doğurabiliyor. Hatta, bu zararlar, şirketlerin öz sermayelerini kaybetmesine ve teknik iflaslarına da neden olabiliyor.
Bu nedenle, anılan düzenleme kapsamında düzeltilerek beyan edilen Kasa, Ortaklardan Net Alacak tutarları ile bu hesaplarda yer alması gerekirken çeşitli nedenlerle başka hesaplarda gösterilen tutarların 689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar hesabında zarar gösterilerek muhasebeleştirilmesi zorunlu tutulmamalı, 7143 sayılı Af Yasası düzenlemesinde olduğu gibi isteyen şirketlere bu tutarları bilançolarının aktif kısmının duran varlıklar bölümünde yer alan 296 no.lu hesapta gösterme imkanı sağlanmalı. Bu şekilde, yasanın getirdiği düzeltme imkanından yararlanılması nedeniyle oluşan yüksek zararların olumsuz sonuçları önlenmiş olacak ve rasyolar da bozulmayacak.
3) Hesaplanan yüzde 5 verginin bir defada peşin olarak değil de, stok düzeltmesinde olduğu gibi ilk taksiti beyanname verme süresi içinde, izleyen taksitler ise beyanname verme süresini takip eden ikinci ve dördüncü aylarda olmak üzere üç eşit taksitte ödenmesine imkan sağlanmalı.
Dünya | Abdullah TOLU