İşletmede kullanılan yabancı kaynaklar için katlanılan finansman giderlerinin Cumhurbaşkanlığı’nca belirlenecek bir kısmının gider olarak dikkate alınamayacağına ilişkin düzenleme 15 Haziran 2012 tarihli Resmî Gazete’de yayınlandı.
1 Ocak 2013’te yürürlüğe gireceği belirtildi, ancak 4 Şubat 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’na kadar Cumhurbaşkanlığı’nca bir oran belirlemesi yapılmadığından düzenleme uygulanmadı. 25 Mayıs 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan Kurumlar Vergisi Genel tebliği ile 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren alınan kredilerin 2021 yılında oluşacak faizlerine bahsi geçen düzenleme çerçevesinde kısıtlama uygulanacağı belirtildi. Mükellefler ise Cumhurbaşkanı Kararı ile uygulanmaya başlanan kısıtlamanın, Resmî Gazete’de yayınlandığı 4 Şubat 2021 (en azından 1.1.2021) tarihinden sonra alınmış olan krediler için uygulanması gerektiği gerekçesi ile dava açtı.
Konu aslında Danıştay’da çözülmüştü
Aslında Danıştay 23 sene önce bu konudaki sözünü söylemiş, konuyu düzenlemenin geriye yürütülemeyeceği şeklinde karara bağlamıştı. Bu konuda, 1996-2003 yılları arasında da benzer bir düzenleme vardı. Düzenleme, 1 Ocak 1996’dan itibaren yürürlüğe girmek üzere, bir buçuk sene önce 24 Haziran 1994 tarihinde (4008 Sayılı Kanun) Resmî Gazete’de yayınlandı. Bu düzenlemenin, yürürlüğü için ayrı bir karara, düzenlemeye, tebliğe de ihtiyaç yoktu.
Tebliğde (yürürlükten kaldırılan eski 54 Sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği) bu düzenlemenin kredi ne zaman alınırsa alınsın 1 Ocak 1997 sonrasında oluşan finansman giderleri için uygulanacağı ifade edilmekteydi. Danıştay, tebliğdeki bu düzenlemeyi iptal etti ve bu kısıtlamanın kanununu yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1997 sonrası için uygulanacağına hükmetti. (Danıştay 4. Dairesi’nin 27 Ekim 1997 tarih ve E.1997/636 K.1997/3797 sayılı kararıyla iptal edilmiş, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 12 Mart 1999 tarih ve E.1998/80 K.1999/146 sayılı kararıyla da temyiz talebi reddedilmişti.)
Danıştay, kanun, yürürlükten bir buçuk yıl önce kanunlaşmış ve Resmî Gazete’de yayınlanmış olmasına, yani mükelleflerce bir buçuk yıl önceden uygulanacak hüküm biliniyor olmasına rağmen, kanunun fiilen uygulamaya girdiği 1 Ocak 1997 öncesindeki borçlanmalar için (kanunun bir buçuk yıl önce yürürlüğe girmiş olmasını gözeterek en azından kanunun Resmî Gazete’de yayınlandığı tarihten itibaren alınmış kredilerin faizlerinin kısıtlamaya tabii tutulması gibi) bir ayırıma dahi gitmedi. Bir buçuk yıllık dönem için bile farklı değerlendirme yapmayan Danıştay’dan bu kez, 4 Şubat 2021’de sürpriz bir kararla aktive olan düzenleme nedeniyle farklı bir karara varmasının beklenemeyeceği düşüncesindeyim.
Velhasıl, Anayasa Mahkemesi benzeri durumlarda genel ilkelerden hareketle verdiği kararlarda ve Danıştay, bire bir ve ilkesel olarak benzeyen bu konuda daha önce sözünü söylemişti. Finansman Gideri Kısıtlaması Konusunda Gözler Yine Danıştaya Çevrildi Vergi Mahkemeleri, çoğunlukla, Anayasa'da güvence altına alınan verginin kanuniliği, hukuki güvenlik, öngörülebilirlik, devlete güven ve belirlilik ilkelerine aykırı düşeceği gerekçeleri ile mükellefin talebini oy çokluğu ile kabul etti. Ancak istinaf mahkemelerinde vergi mahkemelerinin verdiği kararlar bozulmaya başlanınca, vergi mahkemeleri de bu kararlar doğrultusunda karar almaya başladılar.
Bu kararlarda kısaca ifade etmek gerekirse;
1.2021 yılında Cumhurbaşkanlığı düzenlemesi şubat ayında da yapılmış olsa kısıtlamanın tüm yıl için uygulanabileceği üzerinde durulmaktadır ki bu kısım en azından bizim için ana tartışma konusu değildir. 2.Kanunun 2012 yılında kabul edildiği ve 1.1.2013 tarihinden itibaren yürürlükte olması sebebiyle hukuki belirginlik, hukuki güvenlik ilkesinin ihlalinin ileri sürülemeyeceğinden le,2021 öncesinde alınmış krediler için kısıtlama uygulamasının geriye yürüme olduğu iddiasını kabul etmemiştir.
Bu tartışmada sanki Anayasa Mahkemesi ile Danıştay arasında geriye yürüme konusunda bir tartışma varmış da , bu kararlarda Anayasa Mahkemesi görüşünden hareket edilmiş gibi bir sonuç çıkmaktadır. Gazete yazısı sınırları çerçevesinde bir cümleyle ifade etmek gerekirse biz bu konuda her iki Mahkemenin yaklaşımında bir farklılık olmadığını ve yargı yerlerinin yorum farkının bu sonucu yarattığını düşünüyoruz. Bizce her iki yüksek yargı yerlerinin yerleşik kararlarına göre de 1.1.2021 öncesi yapılmış kredi sözleşmeleri için 2021 ve 2022 yıllarında kısıtlama uygulanması geriye yürümedir.