Banka kredilerine ulaşmada sıkıntı yaşayan şirketlerin aklına haklı olarak gelen ilk şey, piyasadan olan alacakları. Şirketler ilk olarak bu alacaklarının peşine düştü! Bu alacaklar, sadece mal ve hizmet satışından doğan alacakları değil, Devletten olan alacakları da kapsıyor.

Şirketlerin Devletten olan en önemli alacakları; hakedişler, KDV iadeleri ve devir KDV’den oluşuyor.


Devir KDV’nin tahsili sorunlu!

Zaman zaman gecikmeler olsa da, Devletten olan hakediş alacakları ödeniyor. KDV iadelerinde yaşanan sorunlar ve tıkanıklıklar da, son dönemlerde alınan önlemler ve hayata geçirilen yeni düzenlemeler sonrasında büyük ölçüde giderildi. Bu iadeler de sorunsuz bir şekilde yapılıyor. Yani, Devletten olan bu iki alacak türünde tahsilat açısından fazla bir sorunla karşılaşılmıyor.

En büyük sorun, devir KDV alacaklarında yaşanıyor.

Devir KDV sorunu, 37 yıl önce getirilen ancak güncellenmeyen KDV sisteminin yarattığı yapısal bir sorun. Yani, sadece bugünün sorunu değil. Bu sorun, 1985 yılında yürürlüğe giren KDV Kanununda yer alan özel bir düzenlemeden kaynaklanıyor. Getirildiği dönem itibarıyla doğru ancak, günümüz koşullarında olmaması gereken bir düzenleme.


Devir KDV neden sıkça gündeme gelmeye başladı?

Bu konu, devir KDV tutarının yüksek olmaması nedeniyle pek gündeme gelmiyordu, kimse de üzerinde fazla durmuyordu. Ancak, son dönemde ekonomimizdeki olumsuz gelişmeler, banka kredilerine erişimde yaşanan sorunlar, şirketlerin finansman sıkıntılar vb., iş dünyasının gözünü 400 Milyar TL’yi aşan devir KDV’ye çevirmesine neden oldu.

Devir KDV alacakları, şirketler açısından büyük bir finansman kaynağı haline gelmiş durumda!


Devir KDV neden artıyor, niye azalmıyor?

Devir KDV tutarının günden güne artmasının en büyük nedeni, son dönemlerde sıkça yapılmaya başlanılan KDV oran indirimleri. İndirimli orana tabi mal ve hizmetlerin kapsamı genişledikçe (ki bizde öyle) devir KDV’nin artması da kaçınılmaz oluyor. Bunun dışında devir KDV’yi artıran diğer önemli bir husus da, sahte fatura kullanımı. Sahte fatura ile mücadelede de, son dönemde büyük mesafe kaydedildi


Devir KDV sorunu neden oluşuyor?

AB’de devir KDV sorunu bulunmuyor. Çünkü, AB KDV mevzuatına göre devreden KDV tutarları, belirli dönenler itibariyle (aylık, 3 aylık vb.) mükelleflere iade ediliyor. Biz de ise durum biraz farklı, mükellefler aylık satışları üzerinden hesapladıkları KDV’den, alışları ve genel giderleri nedeniyle yüklendikleri KDV’leri düşerek, aradaki olumlu farkı aylık dönemler halinde Maliye’ye ödüyorlar. Yüklenilen KDV’nin hesaplanan KDV’den fazla olduğu durularda ise, yüklenildiği halde hesaplanan KDV’nin azlığı nedeniyle indirilemeyen KDV, iade hakkı doğuran bazı işlemler hariç olmak üzere iade edilmiyor, indirilmek üzere sonraki aylara devrediliyor. 


İş dünyası, devir KDV ile devleti finanse ettiği görüşünde!

KDV sistemimiz, vergi mükelleflerinin Maliye’yi finanse ettiği bir sistem haline gelmiş durumda. Devir KDV’nin yarattığı finansman yükünü artık iş dünyası taşıyamıyor. Gerçekten taşınır gibi de değil, bu sorun özellikle bazı mükellefler açısından kangren haline gelmiş durumda.

Şirketlerin işletme sermayesi olarak kullanacağı tutarlar, devir KDV’de bulunuyor.


Devir KDV 400 Milyar TL.’yi aştı, artık sürdürülebilir değil!

Devir KDV sorunu ve tutarı günden güne büyüyor. Sanki kartopu gibi! 2017 yılı sonu itibariyle devir KDV tutarı 167 Milyar TL iken, 2018 yılı sonunda 200 Milyar TL., 2020 yılı sonu itibariyle 260 Milyar TL., 2021 yılı sonunda 350 Milyar TL., şu an ise 400 Milyar TL’yi aşmış durumda!

Yani, devir KDV sorunu artık sürdürülebilir değil!


İş dünyasının gözü 400 Milyar TL’yi aşan devir KDV’de!

Evet, iş dünyasının gözü Maliye’den olan 400 Milyar TL’yi aşan devir KDV alacaklarında. Finansman sıkıntısı arttıkça, devir KDV’ye olan talep de artıyor.


2018’de büyük fırsat kaçtı!

2018 yılında devir KDV’lerin iade edilmesini öngören yeni bir sisteme geçilmesi için düzenleme yapılması planlanıyordu. Hazırlanan teklif TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi, ancak Genel Kurul’da “devir KDV tutarının iadesinin bütçeye etkisinin hesaplanamaması’ ve “diğer bazı yanlış anlamalar” nedeniyle verilen önergelerle son anda teklif metninden çıkarıldı!  

Eğer söz konusu düzenleme yasalaşmış olsaydı, iş dünyasının uzun süredir yasadığı bir sorun daha çözüme kavuşturulmuş olacaktı.


Endekslemeye tabi olsa devir KDV tutarı en az 900 Milyar TL!

400 Milyar TL’yi aşan devir KDV’nin yaklaşık 250 Milyar TL’lik kısmı reel sektöre ait. Devir KDV’nin bir kısmı 1985 yılından bu yana geliyor. Bu tutar endekslemeye tabi olsa, devir KDV tutarı, şu an en az 900 Milyar TL civarında olurdu! Mükelleflerin reel anlamda da kayıpları oldukça fazla!


Devir KDV sorununu çözmenin tam zamanı!

2018 yılında gündeme gelen çalışmada, devir KDV’nin iadesinin Hazine Bonosu veya Devlet Tahvili ile yapılması ve bu işleme de, kamu bankalarının aracılık yapması öngörülüyordu. Ancak, bu çalışma yasalaşmadı.

Yukarıda da ifade edildiği üzere, devir KDV tutarı 400 milyar TL’yi aşmış durumda. İş dünyası, artık devir KDV’nin yarattığı finansman yükünü taşıyamıyor. Çoğu işletmenin işletme sermayesi devir KDV’de bulunuyor. Artık, devir KDV sorununun çözülmesi bir zorunluluk haline geldi.


İş dünyası devir KDV tutarının iadesini istiyor!

İş dünyası, devir KDV tutarlarının nakden veya mahsuben iade edilmesinde ısrarlı. Ki, bu talebini de farklı platformlarda sıkça dile getiriyor.

Peki, devir KDV tutarının nakden veya mahsuben iadesi mümkün mü? Hemen cevap verelim, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik duruma bakıldığında, Maliye’nin iş dünyasına devir KDV tutarının tamamını nakden veya mahsuben iade etmesi fiilen mümkün bulunmuyor.


Peki, devir KDV nasıl tasfiye edilebilir?

Maliye’nin devir KDV tutarını nakden veya mahsuben iade etmesi fiilen mümkün bulunmuyor, ancak bu sorunun iş dünyası tarafından daha fazla taşınması da söz konusu değil! Artık bu sorunun çözümlenmesi şart! Ama nasıl?

Bize göre, devir KDV sorunu, milat olarak kabul edilebilecek bir tarih belirlenerek aşağıdaki şekilde çözülebilir. Örneğin bu tarih 2021 yılı sonu yani 2022 yılı başı olarak dikkate alınabilir.

1- 2022’den itibaren devir KDV’ler aylık veya 3 aylık dönemler halinde iade edilebilir

KDV Kanununda yapılacak değişiklikle, devir KDV’ler aylık veya 3’er aylık dönemler itibariyle nakden veya mahsuben iade edilebilir. Bu şekilde mükellefler üzerinde KDV yükü kalmayacak.  

2- 2022 öncesi devir KDV sorunu birkaç farklı yöntemle çözümlenebilir

2021 yılından 2022 yılına devreden 400 Milyar TL’yi aşan KDV tutarının nakden veya mahsuben iade edilmesi kısa ve orta vadede mümkün bulunmuyor.

Bize göre, bu devir KDV tutarı hem hazineyi hem de iş dünyasını yormayacak şekilde birkaç farklı yöntemle tasfiye edilebilir. Devir KDV tutarının;

- %30’luk kısmı gelir veya kurumlar vergisi yönünden gider yazılarak,

- %20’lik kısmı merkezi yönetim kapsamındaki kamu kurumlarına ve bankalara olan borçlara mahsup edilerek,

- %20’lik kısmı nakden iade edilerek,

- Kalan %30’luk kısmı ise en az 5 yıl vadeli devlet tahvili verilerek

tasfiye edilebilir.

Bu şekilde bir yandan küçük esnaf, KOBİ, büyük işletmelerin ve şirketlerin likidite ihtiyacı karşılanmış, diğer yandan üretim ve istihdam da desteklenmiş olur.


Devir KDV’nin tasfiyesi herkesi memnun edebilir!

Devir KDV tutarının belirtilen şekilde tasfiyesi halinde, iş dünyası devreden KDV alacaklarını, Devlet ve bankalar bunlardan olan alacaklarını tahsil etmiş olacak. Devlet ayrıca birikmiş devir KDV tutarının iadesini uzun vadeye yayarak bundan kurtulmuş olacak.

Bunun piyasaya etkisi ise, çarpan etkisiyle iadeye konu devreden KDV tutarının en az 3 - 4 katı olacak.

Bize göre, devir KDV’nin tasfiyesi KGF’den daha etkili sonuçlar doğurabilir.

Dünya | Abdullah TOLU