İşletmesel karara açıklık getirilen Yargıtay kararında, iş sözleşmelerinin feshinin tutarlılık, keyfilik, ölçülülük/feshin son çare olması ilkeleriyle Medeni Kanun’daki dürüstlük kurallarına uygun olması gerektiği kaydedildi.

İşveren, işletmesel bir kararla yardımcı işlerde çalıştırdığı işçilerin iş sözleşmesine son vererek, bu hizmetleri artık dışarıdan başka firmalar vasıtasıyla ifa etmesi nedeniyle yardımcı işlerde çalışan işçilerinin işine son verilmesi geçerli bir fesih midir?

İş hukukumuzda alt işverenlik uygulaması sıkı kurallara bağlanmıştır. İşverenlerin her işi, alt işverenler vasıtasıyla ifa etmesi mümkün değildir. İşçilerin yasal hakların korunması için tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri hususunda katı düzenlemeler bulunuyor. 

Diğer yandan iş güvencesi (iş iade) kapsamında işverenlerin yapacağı fesihler de belirli kurallara bağlanarak bu konuda geçerli ya da haklı bir sebep olmadan keyfi fesih yapmaları kısıtlanmıştır.

Bu bağlamda işverenin işletmesel bir kararla yardımcı işlerde çalıştırdığı işçilerin iş sözleşmesine son vererek, bu hizmetleri artık dışarıdan başka firmalar vasıtasıyla ifa etmesi nedeniyle yardımcı işlerde çalışan işçilerinin işine son verilmesi geçerli bir fesih midir? İşte bu konuda usul ve esaslara kapsamlı bir şekilde yer veren emsal nitelikteki Yargıtay kararı bu yazımızda değerlendirildi.

Kararı veren daire başkanlığı: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Karar bilgileri: 2024/5208 Esas, 2024/7872 Karar Yasal dayanak: 4857 sayılı İş Kanunu’nun ikinci maddesinde “…Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur…” hükmü mevcuttur. 

Yine İş Kanunu’nun 18’inci maddesi şu şekildedir: “30 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.” Bu hükümler, uygulamanın yasal dayanağını teşkil ediyor.
 

KARARIN KONUSU

Bir bankanın … tarihinde alınan ‘işletmesel karar’ çerçevesinde bankanın asıl faaliyet kapsamı dışında kalan güvenlik hizmetinin artık banka bünyesinde değil, banka dışındaki firmalardan hizmet alımı şeklinde yürütmeye karar vermesi nedeniyle yardımcı işlerden sayılan güvenlik hizmetlerinde çalışmakta olan işçilerin hizmet akitlerini feshetmesi.
 

İŞÇİLER BİREYSEL DAVA AÇTI

İnceleme konusu olayda; işveren … banka tarafından yardımcı iş niteliğindeki güvenlik işinin, kendi bünyesinde istihdam ettiği güvenlik görevlileri eliyle yürütülmesi uygulamasına son vererek, güvenlik işinin ‘hizmet alınması’ yoluyla yürütülmesi uygulamasına geçti. Buna binaen iş sözleşmeleri feshedilen güvenlik görevlisi işçiler, bireysel olarak açtıkları davalarda iş sözleşmelerinin feshedilmesinin ‘feshin son çare olması ilkesi’ne aykırı olduğunu ileri sürerek, işe iade talebinde bulundu. Her bir işçinin bireysel olarak açtığı davalarda farklı kararlar ortaya çıktı.
 

UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ

Konuyla ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlık, ‘işletmesel karar’ çerçevesindeki fesihlerin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı konusunda farklı yöndeki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin hüküm de Yargıtay kararında yer aldı. 

Yargıtay kararında özetle, “Feshin işletme işyeri ve işin gereklerinden kaynaklanan nedenlerle yapıldığı ileri sürüldüğünde, bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığının (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmasının elzem olduğu belirtildi.
 

KEYFİ DAVRANAMAZ

Kararda ayrıca işletmesel kararla iş sözleşmesini fesheden işverenin, Türk Medeni Kanunu’nun ikinci maddesi uyarınca, yönetim yetkisi kapsamındaki bu hakkını kullanırken keyfi davranmaması, işletmesel kararın dürüstlük kurallarına uygun olarak alınması ve bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiğinin altı çizildi.
 

TUTARLILIK VE ÖLÇÜLÜLÜK

İnceleme konusu Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında; işverenin yönetim hakkı kapsamında işletmesel karar alabileceği ve bu kararlarda iş sözleşmesinin feshedilmesinin de dahil olduğu hiçbir duraksamaya mahal bırakmaksızın vurgulandı. Ancak bu kapsamda yasaya uygun olarak asıl faaliyet dışında kalan güvenlik hizmetleri gibi yardımcı işlerin dışarıdan sağlanarak bu hizmetlerde çalışmakta olan işçilerin geçerli sebeple iş sözleşmelerinin feshi için kararın tutarlılık, keyfilik, ölçülülük/feshin son çare olması ilkeleriyle Medeni Kanun’da yer verilen dürüstlük kurallarına uygun olması gerektiği kaydedildi. 

Bu bağlamda işverenin işletmesel bir kararla yardımcı işlerde çalıştırmakta olduğu işçilerin iş sözleşmesine son vererek bu hizmetleri artık dışarıdan başka firmalar vasıtasıyla ifa etmeye karar vermesi halinde yukarıda yer verilen yasal hükümlerle emsal nitelikte bu kararda yer verilen usul ve esaslara uygun hareket edilmesi hem işçi hem işverenin lehinedir. Aksi takdirde gereksiz yargılama ve sonuçları nedeniyle hem işçi hem işverenin maliyetlere katlanması söz konusu olur.
 

İŞLETMESEL KARARA AÇIKLIK GETİRİLDİ

İş Kanunu’nda geçerli fesih sebepleri sayılırken işletmenin, işyerinin veya işin gerekleri kavramına yer veriliyor. Ancak ‘işletmesel karar’ kavramından söz edilmiyor. Yargıtay’ın bu olayla ilgili kararında işletmesel karar ve bu nedenle yapılan fesihlere açıklık getirildi. Bu muvacehede işverenin yönetim hakkı kapsamında, amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu her türlü kararın bu kapsamda değerlendirileceği, bu kararlara iş sözleşmesinin feshinin de dahil olduğuna alenen yer verildi.