Bu kez ise Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Ankara Sanayi Odası (ASO), Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İş İnsanları Derneği'nden (DOSABSİAD) konuya ilişkin açıklamalar yapıldı.

MÜSİAD'dan yapılan açıklamada, son dönemde enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi konusunun yeniden gündeme geldiği bildirildi.

"MÜSİAD olarak, ilgili kanun ve çıkarılacak tebliğin mevcut haliyle uygulanmasının Türkiye ekonomisi üzerinde yaratabileceği olumsuz etkileri en başından beri açıkça dile getirmiş ve görüşlerimizi ilgili taraflara aktarmıştık." ifadesine yer verilen açıklamada, bu çerçevede bugün gelinen noktada uygulamanın Türkiye ekonomisi üzerinde yaratabileceği muhtemel etkilerin daha yüksek sesle konuşulması gerektiği belirtildi.

"Enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi, yüksek bir risk taşımaktadır"

Enflasyon düzeltmesinin, yüksek enflasyon dönemlerinde şirketlerin mali tablolarını gerçeğe daha uygun hale getirmek amacıyla yapılan muhasebe uygulaması olduğu kaydedilen açıklamada, bunun şirketlerin mali durumunu daha doğru şekilde yansıtmayı hedeflediği ve genellikle öz kaynaklar altında izlendiği ifade edildi.

Açıklamada, bu farkların vergilendirilmesinin, işletmelerin finansal sürdürülebilirliğini tehdit edebileceği belirtilerek, şunlar kaydedildi:

"Enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi, ekonomik büyüme ve istikrar üzerinde olumsuz etkilere yol açma noktasında yüksek bir risk taşımaktadır. Yatırımcı güveninin zedelenmesi, sermaye maliyetlerinin artması, şirketlerin finansal sağlığının zayıflaması ve uluslararası rekabet gücünün azalması, bu tür bir vergi politikasının doğurabileceği başlıca sonuçlar arasındadır. Enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi ile öz kaynağı güçlü fakat parasal olmayan aktif varlıkları yani stokları, iştirakleri, maddi duran varlıkları, maddi olmayan duran varlıkları düşük olan firmalar açısından gider yönlü yani zarar artırıcı olup ödemesi gereken vergiden daha az vergi ödemektedir. Bununla birlikte öz kaynağı güçsüz olan fakat parasal olmayan aktif varlıkları yani stokları, iştirakleri, maddi duran varlıkları, maddi olmayan duran varlıkları yüksek olan, finansmanını borçlanma ile yapan, borçlu olan işletmeler açısından ise gelir yönlü yani kar artırıcı olup ödemesi gereken vergiden çok daha fazla bir vergi ödemek zorunda kalmaktadır."

KOBİ’ler için enflasyon düzeltmesinin bu haliyle uygulanması durumunda öz kaynak ve finansman sıkıntısına sebebiyet vereceği ifade edilen açıklamada, "Uygulanmakta olan Orta Vadeli Program'ın sabırla ve birçok fedakarlıkla adım adım ilerlediği böylesi zor bir dönemde KOBİ’lerimiz başta olmak üzere sanayicimizin finansal kısıtlar ve zorluklarla, yükselen maliyetlerle, giderek daha da zorlaşan rekabet koşullarıyla ve istihdam ortamının zorlayıcı faktörleriyle büyük bir mücadele verirken bu ay uygulanması istenen enflasyon muhasebesinin oluşturacağı bu haksız vergiyi yüklenecek durumu ve imkanı bulunmamaktadır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Açıklamada, bu tür vergilendirme politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından daha uygun çözümler bulunmasının elzem olduğu belirtilerek, "Bu çerçevede MÜSİAD olarak yeniden, ekonomi yönetimini bu konuda daha dengeli bir yaklaşım benimsemeye ve ekonomik büyümeyi destekleyecek adımlar atmaya davet ediyoruz." ifadesi kullanıldı.

ASO Başkanı Ardıç: "İşletmelerimiz, satışa konu etmedikleri değerler için vergi ödemek zorunda kalmaktadır"

ASO Başkanı Seyit Ardıç ise enflasyon muhasebesi uygulamasıyla ilgili, "Özellikle öz kaynakları yetersiz olan ve borçlanmaya giden şirketlerimiz başta olmak üzere işletmelerimiz, satışa konu etmedikleri değerler için vergi ödemek zorunda kalmaktadır." ifadesini kullandı.

Ardıç, yazılı açıklamasında, birçok ülkede muhasebe standartları gereğince enflasyon düzeltmesi yapıldığını ancak bu işlemin işletmeler üzerinde vergi etkisi yaratmadığını bildirdi.

Türkiye'de ise enflasyon düzeltmesinin vergi açısından önemli etkilerinin olduğunu ifade eden Ardıç, "Gelinen süreçte enflasyon düzeltmesi, olmayan bir servetin vergilendirilmesine dönüşmektedir. Özellikle öz kaynakları yetersiz olan ve borçlanmaya giden şirketlerimiz başta olmak üzere işletmelerimiz, satışa konu etmedikleri değerler için vergi ödemek zorunda kalmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Ardıç, şunları kaydetti:

"Kazanç üzerinden alınmayan, varlığı cezalandıran bir vergileme sistemi, işletmelerimiz üzerinde telafisi güç zararlara yol açabilir. Hem Anayasa'mızın vergilendirme hükümlerine hem de muhasebenin temel ilke ve esaslarına aykırılık teşkil eden bu uygulamanın gözden geçirilmesi, işletmelerimizin gerçek durumlarını daha iyi yansıtmaları ve karar verme süreçlerinde mali tabloların daha aydınlatıcı bilgi sağlaması açısından elzemdir."

TÜROB: "Şirketler ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödeyecektir"

TÜROB Başkanı Müberra Eresin, yaptığı açıklamada, enflasyon muhasebesine karşı olmadıklarını ancak düzeltmenin ilave bir vergisel etkisinin olmaması gerektiğini belirtti.

Eresin, turizm yatırımlarının, yatırımcıların aldıkları büyük risklerle önemli oranda bir kaynak sarf edilerek kısa sürede tamamlandığını, ancak yatırımın geri dönmesinin ise sektörün temel özelliği gereği uzun vadede gerçekleştiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Yani turizm yatırımları öz sermaye ve büyük ölçekli banka kredileri ile gerçekleşmekte, işletmenin faaliyete geçmesi sonucunda borçlar uzunca süre planlı bir şekilde ödenmektedir. Buradaki temel soru henüz para kazanmayan ve satış geliri oluşmayan bu işletmelerden ilave olarak getirilen vergi nasıl tahsil edilecek? Enflasyon düzeltmesinin birçok mükellefi ilave vergi yüküyle karşı karşıya bırakacağı görülüyor. İşletmeler için dezavantajlı bir durum ortaya çıkmaktadır."

Uygulamanın sadece bir muhasebe işlemi olarak ele alınması gerektiğini belirten Eresin, şunları kaydetti:

"2023 dönemine ilişkin düzeltmeyle birlikte 2024 yılından itibaren yapılacak düzeltme işleminde enflasyon düzeltme farkları gelir tablosu ile ilişkilendirilerek vergi matrahını doğrudan etkileyecektir. Düzeltmenin vergisel etkisi olacaktır. Yani şirketler ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödeyecektir. Özellikle yatırım sürecinde olan işletmelere büyük tutarlarda ilave vergi çıkabilecek. Bu uygulamanın vergisel bir sonuç doğurması arzu edilen bir durum değildir. Temel beklentimiz bu uygulama ile işletmelere ilave bir vergi çıkmaması ve Maliyenin her halükarda oluşabilecek ilave vergilerin terki yönünde adım atmasıdır. Aksi halde birçok işletmemizin finansal yapılarında önemli oranda zorluklar çıkacağını bekliyoruz."

Hükümetin Orta Vadeli Programı uygulama kararlığında olduğunu, buna da TÜROB olarak sonuna kadar destek verdiklerini aktaran Eresin, "Enflasyon düzeltmesi uygulamasının ana amacı işletmelerin enflasyon karşısında mağdur olmasının engellenmesiydi. Ancak şirketler bugünkü durumda kazanmadıkları paranın vergisini ödemekle karşı karşıya. Vergi bir vatandaşlık görevidir. Verginin adil dağılımı da çok önemlidir. Enflasyon düzeltmesi hesaplamalarıyla ortaya çıkacak farklardan dolayı ilave vergi çıkması pek adil bir durum olmayacaktır. Ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödemek durumunda kalan işletmelerde ciddi sıkıntılar yaşanabilir." ifadelerini kullandı.

DOSABSİAD: "Yatırım yapmış ve satış geliri henüz oluşmayan bir şirketten vergi tahakkuk ettirilmesi adil değil"

Bursa'daki DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel de enflasyon düzeltmesiyle KOBİ’lerin gelirleri yerine "yatırımlarından" vergi verir hale geleceğini belirterek, "Yatırım yapmış ve satış geliri henüz oluşmayan bir şirketten vergi tahakkuk ettirilmesi adil değil. Enflasyon düzeltmesi vergisinden dolayı, yeni yatırım yapacak şirketler yeni yatırımdan vazgeçer." açıklamasında bulundu.

Enflasyon düzeltmesinin mevcut ekonomik koşullarda işletmelere ek vergi yükü getirmesinin, iş dünyasının finansal dengelerini zorlayabileceğini ifade eden Çevikel, şunları kaydetti:

"Enflasyon düzeltmesinin yeniden gündeme gelmesi, ülkemizde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve firmaların karşılaştığı zorlukları dikkate aldığımızda, doğru bir hamledir. Bu sayede firmalarımızın finansman yapıları ve kredibiliteleri güçlenmiş oluyor. Ancak bu düzenlemenin işletmelere ek vergi yükü olarak yansıtılması, zaten sıkı finansman koşulları altında faaliyet göstermeye çalışan tüm şirketlerimiz için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Enflasyonla mücadele sürecinde, üretim ve istihdamın korunması hayati önem taşırken, işletmelerin finansal sağlığını zedeleyecek ek yüklerin getirilmesi, uzun vadede üretim kapasitemizi ve ekonomik büyümemizi olumsuz etkileyebilir."

FinansGündem